Ağardan çarpıcı açıklamalar
Abone olDYP lideri Ağar, Orgeneral Yaşar Büyükanıt'a olan kırgınlığına açıklık getirdi
Doğru Yol Partisi Genel Başkanı Mehmet Ağar, Hürriyet Genel
Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök ve Ankara Temsilcisi Enis
Berberoğlu’nun sorularını yanıtladı. Ağar, Bayar Köşkü’ndeki bayram
sohbetinde İstanbul’un asayişinden, Yaşar Büyükanıt’la arasındaki
kırgınlığa kadar çeşitli konulardaki görüşlerini açıkladı.
Eski bir İstanbul Emniyet Müdürü olarak İstanbul’a asayişin
yetersiz olduğunu düşünüyor musunuz?
Bugün çalışan arkadaşlarım, benim hep yanımda çalışmış arkadaşlar.
Onların iyi niyetinin var olduğunu düşünüyorum. Ama zorlukları
olduğunu düşünüyorum, siyasette bana düşen, zorlukları ortadan
kaldırmaktır. Daha rahat bir İstanbul yapacağımızdan hiç kimsenin
bir şüphesi olmasın.
Mesela nasıl bir güvenlik anlayışınız var?
Cengiz İmparatorluğu’nun bir hikáyesi vardır. Bir bakire, at
sırtına bindirilir. Yanına bir çuval altın konur. İmparatorluğun
bir ucundan bir ucuna at sırtında bir çuval altınla güvenlik içinde
gider gelir. Biz işte bunun Türkiye’nin bütün büyük şehirlerinde
aynısının olmasını istiyoruz.
Kadın bakire değilse ne olacak?
(Gülüyor) Bunu misal olarak söylüyoruz. Elbette onun güvenliği de
aynı şekilde.
BULGUR-FASULYE VERME DÖNEMİ BİTTİ
Deniz Baykal, İstanbul’da AKP’yi geçtiğini söylüyor, sizce de öyle
mi?
İstanbul da başta olmak üzere biz Türkiye’nin her tarafını
geziyoruz. İstanbul’da bugün böyle hiç kimse fetva vermesin.
İstanbul’un ne olduğunu sandıkta hep beraber göreceğiz.
İstanbul’a bir inanış var: AKP varoşları kolay teslim etmez,
imkánlar sağlanıyor oralara.
Şimdi bu imkánlar sağlanıyor doğru. Oradaki halka "Biz size iş
vermeyeceğiz, biz size daha iyi bir hayat standardı vermeyeceğiz.
Ama bunun yerine biz size bulgur, fasulye, nohut vereceğiz. Odun,
kömür vereceğiz. Üşümeden, aç kalmadan, böyle hayatı devam ettirin"
deniyor. Bulgur, fasulye dönemi bitti. Bu devam edemez. Solun terk
ettiği değerlerin biz bugün sahibiyiz. Gelir dağılımı,
adaletsizlik, yoksullukla mücadele, işsizlikle mücadele, suçla
mücadele...
HALK SUSURLUK’TA BENİ YALNIZ BIRAKMADI
Susurluk olayında kendinizi çok yalnız hissettiğiniz zamanlar oldu
mu?
Olmadı. Neden biliyor musunuz? Sokaktan olağanüstü bir destek
aldım. Ben bugünkü siyasi şekillenmemi de ona borçluyum. Ya beni
halk taşıdı, halk korudu, halk muhafaza etti.
Üniter devlet yetmez üniter halk da lazım
CHP’nin milliyetçi söylemi sizi rahatsız etmiyor mu?
Hayır. Çünkü bunlar, o milliyetçilik anlayışı bizim milliyetçilik
anlayışımız olamaz. Bizim tek bir milliyetçilik anlayışımız vardır,
Türkiye’yi böldürmeyen milliyetçilik anlayışı. Zaten bizim bin
yıllık tarihimizde Anadolu’daki, Trakya’daki tarihimizde, İslam’la
birlikte, buradaki milliyetçilik hiçbir zaman etnik anlamda bir
milliyetçilik olmamıştır.
Yani sizin konuştuğunuz bütün halkı bir arada tutmak.
Türkiye’nin en vazgeçemeyeceğimiz temeli üniter devlet. Burada
hiçbir tavizimiz yok.
Üniter devlet, üniter halk diyorsunuz siz.
Aynen. Halkı bütünleştirme. Biz herkesi anasının karnından doğduğu
gibi hür ve eşit kabul ediyoruz. Doğumdan gelen farklılıklar,
Türkiye’nin zenginliğidir. Ve herkesin kimliğine, herkesin
doğuşundan gelen farklılıklarına saygı gösteririz. Yukardan
bakmadan, kibir içinde bakmadan, kimseyi birbirinden ayırt
etmeksizin. Baktığınız vakit, 1950 ile 60 arasında Türkiye’nin
Doğu-Güneydoğu’sunda silahlı bir hareket yoktur. Bunu iyi analiz
etmek, iyi görmek lazım.
Türk subayının kafasının 4’te 3’ü Atatürk 4’te 1’i Enver Paşa
olmalıdır
Hayatınız boyunca gördüğünüz, sizi en çok tatmin eden
cumhurbaşkanları kimlerdi?
Hayattakilere sağlıklar dileyelim. Geçmiş açısından söyleyelim
isterseniz. Turgut Özal ve mutlaka Celal Bayar. Son dönemler
açısından söylüyorum, yoksa Atatürk gibi bir deha.
Peki Enver Paşa hakkında ne düşünüyorsunuz?
Gönlümüze hoş gelen tavırların, kararlılıkların, cesaretin
sahibidir. Bir Türk kurmay subayının kafasının dörtte üçü Mustafa
Kemal Paşa ise dörtte birinde de Enver Paşa olmalıdır.
ÇOK ZOR BİR DURUM
Ya Mustafa Muğlalı olayı?
Devlete sadakati şüphe götürmez. Uzun süre bizim silahlı
kuvvetlerimizi etkilemiş bir olay olduğunu da kabul etmek lazım, bu
bakımdan demokrasi ve hukukun ne kadar önemli olduğunu bugün
görüyoruz. Bir vatansever adamın, ömrünün son noktasında karşı
karşıya kaldığı bir zor durum mutlaka, onu da kabul etmek lazım.
Üzüntü verici bir durumdu. Hiç olmamalıydı, bunun olmamasının önünü
açacak olan güç siyaset yönetimi, bunun önemini görmek lazım bu
olaylarda.
O bir bilgeydi
Türklük tarihinde sizi en çok etkileyen simalar, kişilikler
kimlerdir?
Osmanlı İmparatorluğu açısından bakacak olursak yükselme devri
padişahları çok önemli. Birinci Murad ve Fatih Sultan Mehmed çok
önemli devlet adamları. Ne açısından önemli? Çağının en bilgili, en
bilgin kişisi Fatih Sultan Mehmed. Bir yönüyle bir Türk imparatoru,
bir yönüyle de Bizans’ın tarihsel ağırlığında sırtını arkasına
almış, daha büyük ufukları düşünen bir Roma İmparatoru. Gerileme
döneminde kuşkusuz Sultan Abdülhamid.
Eşsiz misyonun değerli bayraktarı
DYP Lideri Mehmet Ağar’ın masasında Adalet Partisi ve DYP’nin eski
genel başkanı, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in dünya görüşünü
ve çalışmalarını anlatan "Devran" adlı kitap duruyor. Kitabının
ithaf notunda şunlar yazılı: Eşsiz bir misyonun değerli bayraktarı
Doğru Yol Partisi Genel Başkanı Sayın Mehmet Ağar’a başarı
dileklerimle.
S. Demirel 26/8/2006
Tayyip Bey acılı günümde yanımdaydı
Başbakan’ın hastalığında ilk giden siz oldunuz...
En zor günümde gelmişti bana Tayyip Bey ve normalin ötesinde de bir
ilgi göstermişti o dönemde. Siyasette bizi zora, köşeye sıkıştırmak
isteyip yakınımızda olması lazım gelenlerin olmadığı bir noktada,
cenazeye gelip, ne lazım gelirse, İstanbul belediye reisi olarak
onu yapmıştı. Günü geldiğinde bizim yapmamız gerekeni de biz yaptık
diye düşünüyorum. İnsan kötü gününde yakınında olanları hiçbir
zaman unutmaz, unutmamalıdır.
Beni kırmaya hakkı yok
Devlet kavramı çok güçlüdür sizde. Yaşar Paşa’nın o laflarını
duyduğunuz zaman ne hissetiniz?
Kimsenin beni kırmaya hakkı olmadığını düşünüyorum. Ve ben hep dik
durdum yani. Ben Mehmet Ağar’ım, ben duruşumu hiçbir zaman bozamam.
Ama ben ülkede büyük gerilimleri ortadan kaldırmaya aday çıkmışım.
Canımı ortaya koymuşum, her dönemde koymuşum, gene koyuyorum
ortaya. Ve küçük gerilimler yaratmak istemem ben. Ben kavgaların
adamı değilim, ben büyük uzlaşmaları getireceğim. Ama bütün bunları
yaparken, siyasi kişiliğimi de, hayatımdaki kişiliğimi de
ezdirtmem. Ben herkesi kırmamaya dikkat ediyorum, herkesi. Beni de
kimse kırmasın.
Diyarbakır’ın patlayan kanalizasyonuna baksın
Osman Baydemir’in "Buranın kaynakları buraya bırakılır" sözlerine
ne diyorsunuz?
İşte bu tam gülünecek bir şey. Türkiye’nin vergisinin yüzde 80’ini
İstanbul, Ankara, İzmir, Kocaeli veriyor. Doğu, Güneydoğu’daki 24
vilayet de en fazla yüzde 2 vergi ödüyor. Ama en büyük kamu
yatırımları bu bölgelere yapılıyor. Baydemir, Diyarbakır’da
patlayan kanalizasyonuna baksın.
Seçimden sonrası için koalisyon modelleri konuşuluyor. AKP-DYP
formülü için ne diyorsunuz?
Hani biz barajı geçemiyorduk? Şimdi bize koalisyon ortağı
seçiliyor. Bir müddet sonra, süreç geliştikçe tek başına doğru
tepelere gittiğimiz, birinciliğe doğru gittiğimiz görülecek.
Mücadele ettiğim bugünkü iktidardır. Ben onunla mücadele ederek,
oylarımı yükseltip, birinci parti olacağım.
Zaten siyaset yapıyorlar
Ovada siyaset yapılsın derken somut olarak neyi kastettiniz?
Siyaset zaten yapılıyor, yapılmıyor diye bir şey var mı? Bugün
siyaset yapılmıyor mu? Bugün, farklı şekillerde işte mahalli
idarelerde olsun, bazı siyasi partilerde olsun, bazı sivil toplum
kuruluşlarında olsun...
Ama Meclis’e giremiyor bu irade?
Halk istiyorsa Meclis’e girer. Baraj konusunda şöyle bir şey yapmak
gerekiyor: Yüzde 10 barajının bu saatten sonra indirilmesi zor. Ama
bir Türkiye milletvekilliğini yüzde 3’lük, 4’lük barajlarla var
etmek mecburiyeti var, dolayısıyla böyle bir temsili adaletin önünü
açmak lazım.