İnsanoğlu garip bir canlı vesselam… Bazen bir incir çekirdeği
için bir kaşık suda fırtınalar koparıp, bir tane pire için yorganı
yakarken bazen de en büyük zalimlikler karşısında
nemelazımcılık yapıp kulağının üzerine yatıveriyor.
Bu durumun son örneğini yaşamaktayız şu günlerde. Dahi çocuk (!)
Acun Ilıcalı’nın keşfedip aziz milletimize hediye
(!) ettiği adı lazım olmayan bir şahsı muhterem (!) psikolojik
rahatsızlıklarını bir papağan üzerinde tatmin (!) etmeye kalktı.
Üstelik yaptığı bu densizlik ve zulmü utanmadan
videoya çekip bir marifetmiş gibi sosyal medyada paylaştı.
Olayın kamuoyuna yansımasının hemen ardından haklı olarak
kızılca kıyamet koptu.
Malum şahsı lanetleyen mesajlar çığ gibi
paylaşılmaya başladı. Daha da ötesinde bu kendini bilmezin hemen
tutuklanması ve en ağır şekilde cezalandırılması istekleri
dillendirildi.
Şahsın bizzat kendisi ve yaptığı eylem lanetlendi…
Bu olaya tepki gösterenler arasında kimler yoktu ki…
Sokaktaki vatandaştan, lise ve üniversite öğrencisine; kadın
hakları savunucularından sivil toplum kuruluşlarına, sanatçısından
siyasetçisine varıncaya kadar binlerce, on binlerce,
yüzbinlerce kişi mesaj yağmuru başlattı adeta.
Acun Ilıcalı’dan Haluk Levent’e varıncaya kadar
onlarca tanınmış isim lanetledi bu menfur olayı. Malum şahsa karşı
hakaretler, papağana karşı şefkat sözleri sıralandı…
Neredeyse bütün TV'lerde haber programları gündemlerine
taşıdılar. Hatta Haber kanalları sabah-akşam her haber saatlerinde
dile getirdiler.
Eh, ne de olsa insandık, vicdanımız vardı ve savunmasız
bir hayvana karşı yapılan bu zulme haklı olarak isyan
ettik. Edeceğiz de…
Ama…
İşin bir de aması var…
Artık sağır sultan bile duydu, hiç kimsenin
bilmiyorum, duymadım, görmedim deme gibi bir lüksü yok.
Doğu Türkistan’da dindaşlarımız ve aynı
milletten olduğumuz insanlar Çin devletinin sistematik olarak
uyguladığı asimilasyon zulmü altında inim inim
inliyorlar.
Yapılan işkenceleri anlatmaya yürek dayanmaz.
Bir kısmını direk görüştüğüm körpecik kızların
ağızlarından anlatılanları bu köşeye taşımıştım.
Ailelerinden zorla koparılan çocukları mı anlatmaya
dayanır yürek yoksa Çinli erkeklerle zorla evlendirilen genç
kızları anlatmaya mı?
Hiçbirini anlatmaya dayanamaz yürekler.
Hele kulaklar o zulümleri dinlemeye hiç dayanamaz.
Öldürülen veya kendisinden haber alınamayan insanların
sayısı ise bilinemiyor…
Lakin bir papağana yapılan zulüm karşısında
sanatçısından insan hakları savunucularına kadar aslan kesilip
kükreyen aziz (!) insanımız Çin’in yapmış olduğu zulüm karşısında
süt dökmüş kediye dönüyor.
Ne bir tweet, ne bir paylaşım göremiyoruz bu papağan hakkı
savunucularından.
Bu sessizlik karşısında insan sormadan edemiyor: Daha
kaç tane Doğu Türkistanlı ölürse bir papağana yapılan zulme
verdiğiniz tepkiyi vereceksiniz?
Bir papağan kaç Doğu Türkistanlı’ya bedel acaba?
Bir çağrım da Acun Ilıcalı’ya…
Son zamanlarda halkımızın değerleriyle ters
düşmüş, davranış ve yaşantılarıyla toplum
tarafından tepki görmüş insanların çoğunluğu Acun
Ilıcalı’nın düzenlediği programlarda ekrana çıkıyor.
Bu bir proje midir bilmiyorum ama Acun Ilıcalı biran
önce program formatlarını gözden geçirmelidir.
Ya da bu kadar yoğun seyircisi (!) varken Doğu
Türkistan ile ilgili programlar yaparak bir
millete yardımcı olmayı, bir milleti de uyandırmayı düşünür
mü?
Her şey reyting uğruna olduğu için Doğu Türkistan dikkat
mi çekmez!
Bu kadar çok takip edilirken sadece üst sıralarda yer almak,
sürekli gündemde olan programlar gerçekleştirmek; insan
değerleri ve gelecek adına Acuna Ilıcalı en azından bazı
program formatlarını gözden geçirmeli.
Bu kadar çok sevilirken eğlencenin dışında da katkıları olmalı
diye düşünüyorum.
Yoksa tarih Acun Ilıcalı’nın omzuna büyük
sorumluluklar yükleyecek bu gidişle…
SOSYAL MEDYA
TAKİP
twitter.com/msbeser
facebook.com/msbeser