Açlık grevlerini BDP mi teşvik ediyor?
Abone olBDP Milletvekili Ertuğrul Kürkçü açlık grevindeki mahkûmların durumu ile ilgili RS FM’e çarpıcı açıklamalarda bulundu...
İNTERNETHABER.COM
Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesindeki Cezaevi Alt
Komisyonu Bolu F ve T tipi cezaevlerini ziyaret ederek açlık
grevindeki mahkûmlarla görüştü. Komisyon Başkanı Ayhan Sefer
Üstün, F tipi cezaevinde 19, T tipi cezaevinde ise 6 mahkûmun açlık
grevinde olduğunu belirtirken, “51 gündür açlık grevi
yapanları, yapmayan mahkûmlardan ayırt edemediklerini, sağlık
durumlarının iyi göründüğünü” söyledi. Heyette
bulunan BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul
Kürkçü ise 'Atilla Güner'le Akşam
Postası' programına canlı yayınla bağlanarak, açlık
grevindeki mahkûmların durumu ile ilgili RS
FM’e çarpıcı açıklamalarda bulundu. Kürkçü
“Komisyon Başkanı, açlık grevi yapanları ayırt edemediğini
söylüyor. Çünkü koğuşta en şişmanın yanına gitti” diye
konuştu.
AYHAN BEY BUGÜNE KADAR HİÇ AÇLIK GREVİ
GÖRMEMİŞ
Tabii ki orda bir şov yok. Şovu Başbakan ve bakanları yapıyor
ortada trajedi öncesi bir durum var. Benim gözlemlerim ki Komisyon
Başkanı Ayhan Sefer Üstün ayırt edemedik koğuşlara girdiğimizde
dedi. Ben doğrusu ayırt ettim doğrudan doğruya açlık yapana gittim
ama anladığıma göre Ayhan Bey hiç açlık grevi bugüne kadar
görmemiş. O yüzden koğuştaki en şişman kişiye gitti ve tabii ki
yanıldı. Bütün bu yüzeysel gözlemlere bakarak çok mühim bir şey yok
izlenimine bizi kaptıracak beyanlardan bence sorumlular sakınmalı
çünkü mühim bir şey var. Hükümetin şöyle bir yaklaşımı var, önce
sorunların olmadığını söylüyor sonra sorun ortaya çıkınca onun
başka bir sorun olduğunu söylüyor. Sonunda her şey vahimleştiği
zaman sıra bir şey yapmaya geliyor ama en önceki yapılacaklar
yapılmadığı için sonunda da hiçbir şey yapılamıyor ve bir
trajediyle karşı karşıya kalıyoruz.
EYLEMCİLERİN DURUMU ÇOK İYİ DİYENLER DOĞRUYU
SÖYLEMİYOR
Bu sefer öyle olmasın derim ben o nedenle uyarıyorum, dikkat
çekmeye istiyorum. Sorunları hafifletmeye, olduğundan hafif
göstermeye çalışmasın kimse, komisyonumuzun AKP’li üyeleri
vicdanlarıyla hükümet siyaseti arasında sıkışabilirler ama
vicdanlarının sesini dinlesinler ve problemin olduğunu görsünler,
göstersinler. Ben göstermeye devam edeceğim. Ortada ciddi bir açlık
grevi var ve bu vahim sonuçlara gebedir. Evet, bugün için kimse
ölüm döşeğinde değildir ama 10 gün sonra böyle olmayacağını hiç
kimse söyleyemez. Bugün bunu ben çok yerde söyledim. Çok uzun
zamandır cezaevinde kalan hepsi ağırlaştırılmış müebbet hapse
mahkûm insanlar. 14 yıldır yatan en az o kadar yatıyor. 14 yıldır
yatan var, 16, 18, 20, 32 sene hayatını cezaevinde geçirdikten
sonra açlık grevine insanın adım atması için kimse tarafından
kışkırtılması, kandırılması değil kendisinin bu yönde son derece
açık, samimi bir kanaati ve kararlılığa sahip olması gerekir. Ben
vekillerimizin bunu gözlemiş olduklarını düşünüyorum ama
gördüklerini itiraf etmek onlara zor geliyor, bu tabloya
baktığımızda bir şey yok, zaten ayırt edemedik, hepsi zaten çok
iyiler diyenler doğru söylemiyorlar. Sorunu çözme yönünde adım
atmaz isek biz aslında sorun yok ya da sorun başka. Sorun denilen
şey aslında sorun değil diye Başbakan gibi yaparsak üstelik bu
sorunu gösteren, işaret eden, bizzat sorunun kendisi olan insanlara
hakarete, dışlamaya, onları aşağılamaya başlar isek, bize Bolu’da
grevcilerin bize söylediği gibi sonuçta ölüm oruçlarının kapısı
açılmış olur bunu da hiçbirimiz istemiyoruz, temenni etmiyoruz. Bu
yönde bir davranış da göstermiyoruz.
AÇLIK GREVLERİNİ BDP TEŞVİK ETMİYOR
Bu arada şunu da belki eklemem gerekir, bize Barış ve Demokrasi
partisine yönelik olarak bu grevleri teşvik ettiğimiz ya da bu
grevleri durdurmadığımız yönünde sağdan, soldan söylenenler var. Bu
konuda bugün sağlık bakanını dinledim diyor ki; “İçerdekiler
bıraksın grevi, dışarıdakiler yapsın”. Ben şimdi bu mugalâtalarınla
vakit geçiremeyeceğimizi herkese söylemek isterim. Çünkü bu
insanlar siyasal karakterlerini ve hayattaki duruşlarını ifade
ettiğim bu insanların herhangi birinin emriyle ve esasen de Barış
ve Demokrasi partisinin emriyle kendileriyle aralarında herhangi
bir organik bağ olmayan kişilerin tavsiyesiyle açlık grevine
girmesi mümkün olmadığının siyasetten anlayan insanlar bilir.
Bunların rica minnet ile sonlandırılamayacağı da bütün deneyimlerle
sabittir.
KOMİSYON ÜYELERİ DE EYLEMİN TALEPLERİNİ MAKUL
BULUYOR
Ortada bir talep var, talebin meşru ve mazur görülüp
görülmemesiyle ilgili ben açıkça söyleyebilirim cezaevlerinde bu
grevcilerle görüşen komisyon başkanımız diğer üyeler aslında ortaya
konulan taleplerin hiçbirine karşı olmadıklarını söylediler. Bu
talepler yerine getirilebilir, burada bir problem de yok dediler.
Ama sonra şöyle devam ettiler; arkadan dördüncü talebin
gelmeyeceğini nereden bilelim?Şimdi böyle bir şey olur mu? Böyle
bir muhakeme olur mu? Nihayet ortada kendini ahlaken siyaseten bir
talepler dizisiyle bağlamış bir insan topluluğu var. Eğer dördüncü,
beşinci talebi bunun peşine eklerse sadece rezil olur, o zaman
bizim de desteğimizi ya da talepleri hakkındaki desteğimizi alamaz.
Yoksa mücadele tarzını, seçim meselesi kendine kalmış.
HÜKÜMETİN EYLEMCİLERE MÜDAHALE HAKKI
YOKTUR
Ben bugünden herkesi uyarmak istiyorum: Bir müdahale lafıdır dolaşıp gidiyor, gene bu Malta bildirgesinde açıkça belirtildiği gibi bu konuda grevciler ve hekimler dışında bu konuda kimse karar veremez. Ben hekimlerin kendi meslek deontolojisine bağlı olarak, önlerindeki tıbbi ve etik ilkeleri göz önüne alarak her somut durumda grevcilerle danışarak bu konuda karar almaları gerektiğini söylemek isterim, bu konuda Başbakanın durmadan söylediği müdahale ederiz, müdahale hakkımız var laflarının hiçbir aslı astarı yoktur. Müdahale hakkı yoktur. Ve şunu da söylemek istiyorum bu zorla besleme yönünde girilecek her türlü müdahalenin aslında kendi haline bırakıldığında ortaya çıkacak olandan çok daha fazla kayba yol açacağını öngörebiliriz. Neye dayanarak? Geçmişteki deneyimlere dayanarak, Türkiye’de ilk kez açlık grevleri olmuyor. Ve her açlık grevi dalgasında anlayışsızlıklar, kaba müdahaleler sonucunda hayatını kaybeden grevci sayısı geometrik olarak arttı.