ABnin Türk futboluna etkisi
Abone olDeloitte Avrupa ve Türkiye’de futbolu masaya yatırdı. AB sürecinde Türk futbolunda köklü değişimler olacak.
Deloitte, yayımladığı “Avrupa Birliği Sürecinde Türk Futbolu”
başlıklı raporu ile Avrupa futbolunda son gelişmeleri inceledi ve
AB üyelik sürecinin Türk futbolu üzerindeki olası etkilerini
değerlendirdi.
Raporda Avrupa’da birkaç zengin kulübün başarıyı tekellerine almaya
başladığı ve liglerde rekabetin azaldığı belirtildi. Çalışmaya
göre, Avrupa müktesebatına uyumla birlikte, Türk futbolu da önemli
değişiklikler yaşayacak. Müzakereler tamamlandıktan sonra AB
vatandaşı futbolcuların Türkiye’de Türk statüsü ile oynamaları
mümkün olacak. Üç büyüklerin ve onlara futbolcu satan Anadolu
kulüplerinin yeni döneme uyum için gelir kaynaklarını
çeşitlendirmeleri ve artırmaları gerekiyor.
Deloitte, yayımladığı bir raporla Avrupa futbolundaki gelişmeleri
ve Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne uyum çalışmalarının Türk futbolu
üzerindeki etkilerini ele aldı. Kuruluş, AB sürecinde Türk
futbolunun yaşayacağı değişimi “Avrupa Birliği Sürecinde Türk
Futbolu” başlıklı raporla masaya yatırdı.
Raporda özellikle naklen yayın gelirlerindeki artışın ve
sponsorlukların Avrupa’da futbol kulüplerini zenginleştirdiği,
talep olan önemli futbolcuların transfer ücretlerinin de yükseldiği
vurgulandı. 2010 yılı Dünya Kupası’ndan 2.5 milyar dolar yayın
geliri beklendiğini vurgulayan raporda, bazı kulüplerin
zenginleşmesine örnek olarak Real Madrid’in 2005 – 2006 cirosunun
292.2 milyon Euro’ya ulaşması verildi. Zengin kulüplerin giderek
başarıyı tekellerine aldıkları ve liglerde rekabetin zayıfladığını
kaydeden çalışmaya göre, Avrupa’da bu duruma çözüm geliştirmek için
çalışmalar yapılıyor.
Türkiye’de ise futbol kulüplerinin AB’ye uyum sürecinin sonuçlarına
hazırlanması gerekiyor. Türkiye’nin AB üyesi ülkelerden gelen
futbolculara yerli futbolcularla aynı koşullarda forma giyme hakkı
tanıması gerektiğini, ancak bunu yapmadığını hatırlatan Deloitte
çalışmasında, üyelik müzakereleri sonucunda bu durumun değişeceği
kaydedildi. AB ülkeleri futbolcularının yerli statüde oynamaya
başlamasıyla birlikte yerli futbolcuların değeri düşerken, üç
büyüklere oyuncu satarak gelir sağlayan Anadolu kulüpleri de zor
durumda kalacak. Dolayısıyla Anadolu kulüplerinin de üç büyüklerin
de gelirlerini çeşitlendirmeleri ve artırmaları gerekiyor.
Türk futbolunun önemli bir dönemece yaklaştığını vurgulayan
Deloitte Denetim Ortağı Ömer Tanrıöver, AB sürecinin kulüpler
açısından önemli risk ve fırsatlar sunduğunu belirtti. Tanrıöver
sözlerine şöyle devam etti:
“Risklerin ne kadar iyi yönetilebildiği ve fırsatlardan ne oranda
yararlanılabildiği futbolumuzun geleceğini belirleyecek. Bosman
yasası ile AB üyesi ülkelerden gelen futbolcuların serbest
dolaşımının yürürlüğe girmesi Avrupa’da dengeleri büyük kulüpler
lehine çevirdi. Bonservis uygulamasının de benzer bir akıbete
uğraması futbol kulüplerini önemli bir gelirden mahrum bırakabilir.
UEFA’nın bütçe konusunda getirdiği yeni kısıtlama ve kriterlerle
birlikte değerlendirdiğimizde, Türk kulüplerinin yeni gelir
kaynakları yaratmalarının ne denli önemli olduğu daha iyi
anlaşılıyor. Kulüplerimizin gerek Türkiye’de gerekse Avrupa’da
rekabet güçlerini artırmaları için başka yol bulunmuyor. ”
Avrupa’da canlı yayına yaklaşım değişiyor
Deloitte’un çalışmasında, Avrupa’nın en büyük beş liginin toplam
gelirinin 2003-2004 sezonunda 10 milyar doların üzerine çıktığına
dikkat çekiliyor. Futbol ekonomisindeki bu hızlı yükselişin nedeni
olarak ise, medyanın kamu tekelinden çıkmasıyla birlikte özel
televizyon kanalları arasında maç yayınları için rekabetin
kızışması ve büyük şirketlerin futbol kulüplerine ve etkinliklerine
sponsorluk yapmaya başlaması gösteriliyor.
Futbol ekonomisindeki büyümeye paralel olarak, Avrupa’da rekabet
kuralları ışığında değerlendirilen futbol maçlarının yayın hakları
konusunda da önemli değişiklikler yaşanıyor. Özellikle İnternet ve
cep telefonlarının da yeni yayın ortamları olarak gündeme
girmesiyle birlikte, konu AB’de yeniden değerlendirilirken yayın
haklarının her bir medya için ayrı satılması ve televizyonla ilgili
yayın haklarının da tek bir yayıncı kuruluşa verilmemesi yönünde
bir eğilim oluşuyor. Raporda, yayın haklarının paketlere bölünerek
farklı yayın kuruluşlarına satılmaya başlandığı Almanya ve Avrupa
Komisyonu’nun müdahalesi ile Premier League’in yayın haklarının 6
pakete bölünerek 2 farklı şirkete satıldığı İngiltere örnek olarak
gösteriliyor. Son dönemde, spor kulüpleri de kendi sahalarındaki
maçların yayın hakkını maç bitiminden 24 saat sonra satma ve
maçların belirli bölümlerini cep telefonu ve İnternet üzerinden
yayınlama hakkını elde ettiler.
Türk kulüplerinin finansal yapılarını değiştirmesi gerekiyor
Deloitte’a göre, Türkiye’nin AB sürecinde Türk futbolunun
yaşayacağı önemli gelişmelerin başında yabancı oyuncu
kısıtlanmasında yapılması gerekecek değişiklikler geliyor. Halen
Türk futbolcular Avrupa takımlarında AB vatandaşı futbolcu
statüsünde oynayabilirken aynı durum Türkiye’de top koşturan
Avrupalı futbolcular için geçerli değil. Deloitte, mütekabiliyet
ilkesi doğrultusunda, Türk takımlarındaki AB vatandaşı oyuncuların
da Türk statüsünde oynamalarının gerekeceğine dikkat çekiyor.
Raporda, bu durumun en çok finansal yapılarını, yetiştirdikleri
Türk futbolcuları büyük kulüplere satmak üzerine kuran Anadolu
kulüplerini etkileyeceği vurgulanıyor. Futbolcu transferini ana
gelir modeli olarak belirlemiş kulüpleri bekleyen bir diğer tehdit
olarak da Avrupa Toplulukları Adalet Divanı’nın, bonservis
sisteminin serbest dolaşım ilkesini ihlal ettiğine hükmetmesi
ihtimali gösteriliyor.
Yeni düzenlemeler 2006 yılından itibaren yürürlüğe giren UEFA
lisans kuralları doğrultusunda bütçelerini disiplin altına almak
zorunda olan Türk kulüplerini, gelirlerini artırmak için başka
formüller bulmaya itecek.
Kulüplerin yeni gelir kaynakları bulmaları açısından Avrupa’daki
eğilimler önemli örnekler sunuyor. Deloitte, Türkiye’de de naklen
yayın haklarının Almanya örneğinde olduğu gibi birden çok pakete
bölünmesini öneriyor. İnternet ve cep telefonu üzerinden yayın
haklarının satılmasını sağlayacak ve kulüplerin kendi sahalarında
oynanan maçların görüntülerini maç bittikten belirli bir süre sonra
satabilmesini sağlayacak düzenlemelerin yapılması da kuruluşun
tavsiyeleri arasında yer alıyor. Ayrıca, futbol kulüplerinin stat
sahipliği, statların yenilenerek eğlence merkezi haline
dönüştürülmesi, kulüp markasının farklı ürünlerle birleştirilerek
daha değişik ortamlarda kullanılması, forma satışlarının
artırılması ve sahte ve taklit formalarla daha etkin mücadele
edilmesi de gelirleri artıracak önlemler arasında gösteriliyor.