Abi beni kurtar çığlığı kulaklarında
Abone olHavza'da jandarma ateşiyle ölen 13 yaşındaki Gökhan'ın ağabeyi Habip Çetintaş olay yerinde o anı anlattı.
Olaydan yaralı kurtulan Habip Çetintaş, "Onu ensesinden
itip yere yatırmak istedim. Kendimi de çalılıkların arasına attım.
Allah'a ölmeyelim diye dua ettim" dedi.
Samsun'un Havza ilçesinde düğün dönüşü "terörist" zannedilerek
jandarma tarafından açılan ateş sonucu öldürülen 13 yaşındaki
Gökhan Çetintaş'ın ağabeyi Habip Çetintaş olay yerinde
yaşadıklarını gözyaşları içinde anlattı.
Kardeşinin, "Abi beni kurtar" çığlığının hâlâ kulağında
yankılandığını söyleyen Habip Çetintaş, "Üzerimize yağmur gibi
kurşun yağıyordu. Kurşunların saplandığı topraktan sıçrayan
parçalar üzerime düşüyordu. Allah'a ölmeyelim diye dua etim.
Korkudan dudaklarım şişti" dedi. Boğaziçi mevkisinde
jandarmanın "terörist'' sanarak açtığı ateşte ölen 13 yaşındaki
Gökhan Çetintaş'ın ağabeyi Habip Çetintaş korkunç geceyi olay
yerinde Sabah gazetesinden Murat Alhan'a anlattı. Gözyaşlarına
boğulan Habip Çetintaş olaydan nasıl sağ kurtulduğuna hâlâ
inanamadığını söyledi.
ONU YERE İTTİM AMA
Kardeşinin öldüğü yeri ve o gece nerede saklandığını gösteren
Çetintaş, kardeşinin ölmeden önce "Abi beni kurtar" çığlığının
kulaklarında yankılandığını söyledi. O gece Paşapınar köyündeki bir
düğünden döndüklerini ifade eden Çetintaş, "Yolu yarılamıştık. Yol
karanlık ve sessiz olduğu için yolun hemen üzerindeki tren yoluna
çıkıp, oradan da viyadüğün üzerindeki anayola çıkmak istedik. O
sırada silah sesi duydum. Ben de kuru sıkıyla karşılık verdim.
Fakat havaya doğru ateşledim. Birkaç saniye sonra toprağa kurşunlar
saplanmaya başladı. Ne yapacağımızı şaşırdım. Kardeşimi
ensesinden tutup iterek, yere yatırmaya çalıştım. Ben de kendimi
tren yolunun kenarındaki çalılıklara doğru attım. Üzerime yağmur
gibi mermi yağıyordu. Kurşunların saplandığı topraktan sıçrayan
parçalar üzerime düşüyordu. O sırada kardeşime, 'Gökhan neredesin?
İyi misin?' diye seslendim. Bana 'Abi beni kurtar' dediğini duydum.
Daha sonra birkaç kez daha 'Kardeşim Gökhan' diye bağırdım, ses
gelmedi" dedi.
"155'İ ARADIM"
O sırada "155 polis imdat" telefonunu aradığını söyleyen
Çetintaş, "Ne olur bize yardım edin, birileri bize ateş ediyor'
dedim. Nereden aradığımı sordular. Ben de 'Boğaziçi mevkisindeyim'
dedim. 'Tamam seni arayacaklar' dedi. Ama bu sırada yağmur gibi
mermi yağmaya devam ediyordu. Sonra beni biri telefonla aradı 'O
çalılıklardaki sen misin' diye sordu. Ben 'evet' deyince tam olarak
yerimi tarif etmemi istedi. Ben de tren yolunun hemen üzerinde
olduğumu söyledim. O sırada bir ses geldi. 'Ateşi kesin ve bütün
askerler geri çekilsin' dedi. Beni arayan komutandı. Fakat ismini
bilmiyorum. Sonra bana 'Ellerini başının üzerine koy ve ben sana
çık deyince çıkarsın' dedi. Sonra öyle söyleyince ben de
dediklerini yaptım. 'Komutanım kardeşim nerede, onu da alalım'
dedim. 'Tamam biz sana getiririz onu' dedi ve yolun karşısına
götürdü" diye konuştu. Habip Çetintaş, olayın yaklaşık
yarım saat sürdüğünü ve yağmur gibi yağan mermilerden kendisini
çalılıklara atarak korumaya çalıştığını, başını korumak için
ellerinin arasına aldığını göstererek anlattı.
"ALLAH'IM KURTAR"
Kardeşinin öldüğünü 12 saat sonra karakolda öğrendiğini söyleyen
Çetintaş, "Kurşunlar yağmur gibi yağmaya başladığında tek
düşündüğüm kardeşimdi. 'Allahım ne olur ölmeyelim, bizi kurtar'
diye dua etmeye başladım. O anda her şey aklımdan geçti. Korkudan
dudaklarım şişti" dedi. Habip kardeşinin son anlarını gözyaşlarıyla
şöyle anlattı: İlk kez sigara içmek istediğini söyledi. Birlikte
sigara yaktık. Kardeşimi benden aldılar. Bizi nasıl
terörist sanırlar. Hiç o saatte terörist tişört ve yazlık ayakkabı
giyer mi? Üzerinde bunlar mı olur? O askere gidip yeşil üniforma
giyecekti ama beyaz kefen giydi. Köye her gidişimde onun öldüğü
yeri göreceğim. Bu acıya nasıl dayanacağım? Onsuz nasıl
yaşayacağım?"