Abdullah Gül'den geriye ne kaldı?
Abone ol7 yıllık görevini tamamlayan Abdullah Gül, "İlklerin Cumhurbaşkanı" oldu. Aday gösterilmesiyle başlayan ilkler, hiç bitmedi.
Geçtiğimiz perşembe günü 7 yıllık görev
süresini tamamlayan Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı dönemi, birçok
ilklere sahne oldu. İşte Gül dönemi ilklerinden
bazıları:
- Gül, eşi başörtülü ilk cumhurbaşkanı olarak da tarihe
geçti.
- Abdullah Gül, cemevi ziyaret eden ilk
cumhurbaşkanı oldu.
- Köşk’te onun döneminde ilk kez şehit aileleri için iftar
verildi.
- Muharrem ayı iftarını da yine ilk kez
Köşk’te gerçekleştirdi.
- Görev süresi boyunca Türkiye’nin 81 ilini de ziyaret eden
ilk cumhurbaşkanı oldu.
- En çok yurtdışı seyahati yapan isim
oldu. Türkiye dışına 119 seyahat
gerçekleştirdi.
- TBMM tarafından seçilen son cumhurbaşkanı
oldu.
367 garabetiyle başlayan, TSK'nın 27 Nisan
e-muhtırasıyla engellenmeye çalışılan Cumhurbaşkanı adaylığı
sonrası Abdullah Gül, Türkiye’nin 11. cumhurbaşkanı olarak Köşk’e
çıktı. Peki 7 yıl nasıl geçti? İşte Zaman gazetesinin kendi bakış
açısından derlediği 10 maddede Gül’ün Çankaya serüveni:
HİTAP
KİRİZİYLE BAŞLADI, BİR GÜNDE BAŞKOMUTANLIĞINI KABUL
ETTİRDİ
Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral
Büyükanıt kapıda karşıladığı Gül’ü, kürsüye çıkarken selamlamadı.
Bu iyi haber değildi. Gül, tedirgindi. Ardından GATA Komutanı
Korgeneral Necati Özbahadır ve diğer konuşmacılar da Gül’e
alışıldığı gibi “Sayın Cumhurbaşkanım” yerine “Sayın Cumhurbaşkanı”
diye hitap etti. Cumhurbaşkanı’nın morali bozulmuştu. “Selam ve
hitap” krizi bir gün sonraki Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde
aşıldı. Komutan ve askeri öğrenciler Gül’e “Sayın Cumhurbaşkanım”
diye seslendi. Cumhurbaşkanı, rahat bir nefes aldı. O artık fiilen
de başkomutandı.
TERÖRLE
MÜCADELEDEN, ÖRGÜTLE MÜZAKEREYE!
Göreve geldiği ilk dönemde, terör
örgütüne çok sert ifadelerle yüklendi. Yapılan saldırıların
intikamının alınacağını söyledi. Bununla beraber Cumhurbaşkanı,
2009’da söylediği ‘İyi şeyler olacak’ sözüyle aslında çözüm
sürecinin fitilini ateşleyen isimler arasında başı çekti. Genel
olarak süreç boyunca, hükümetle paralel bir yol izledi. Zaman zaman
ise tedirginlikler yaşadı. Örgütün, Başbakan Erdoğan’ın naif
tabiriyle ‘şımarması’, özellikle hükümete yakın medya tarafından
PKK’ya giydirilen dokunulmazlık zırhı, Gül’ü de rahatsız etti. Yine
de süreçten desteğini çekmedi. Terör örgütü lideri Abdullah
Öcalan’ın 2013 Nevruz’undaki ‘barış’ çağrılarını da olumlu
karşıladı.
GEZİ OLAYLARINDA HÜKÜMETLE AYRI DÜŞTÜ
2013’ün Mayıs ayının sonlarına doğru, Taksim Gezi Parkı’nda ağaçların sökülmesini engellemek için başlayan protesto gösterileri şiddet eylemlerine dönüşerek diğer şehirlere de yayıldı. Erdoğan, eylemcilere ‘çapulcu’ dedi. Yaşananları, birçok olaydaki gibi ‘darbe girişimi’ olarak nitelendirdi. Gül ise farklı bir yol izledi. ‘Mesaj alınmıştır’ dedi. Demokrasinin sadece sandıktan ibaret olmadığını vurguladı. Hatta “Bir açıdan bu ve benzeri olayların başlangıcı ile ilgili açıkçası gurur da duyarım.” ifadelerini kullandı.
TARTIŞMALI YASALARI ONAYLADIKÇA 'ÇANKAYA NOTERİ' DAMGASI YEDİ
2013’te şike soruşturmasının ardından, bu eylemi yapanlara
verilen cezaları azaltan yasayı veto ederek, toplumun geniş
kesimlerinin büyük sempatisini kazandı. Fakat son dönemi
anti-demokratik yasalara ‘evet’ demekle geçti. Ülkeyi muhaberat
devletine çevirme potansiyeli taşıyan MİT yasası olmak üzere,
yargıyı siyasallaştıran HSYK, hür teşebbüsü engelleyen dershane
düzenlemelerini onayladı. Veto etmediği internet düzenlemesiyle,
Twitter ve YouTube yasaklarının önünü açtı. Sonra da bu yasakları
tweet atarak eleştirdi.
YARGITAY'DAKİ OLAY
HİYERARŞİYİ ALT ÜST ETTİ
Özel yetkili mahkemelerin kaldırılması
sürecinde karşılıklı sıcak mesajlar veren Başbakan Tayyip Erdoğan
ve Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, 10 Mayıs
2014’te tarihe geçecek sertlikte bir tartışma yaşadı. Erdoğan,
Feyzioğlu’nun konuşmasına sinirlendi ve müdahale etti. Feyzioğlu
“Çok yapıcı bir konuşma.” görüşünde ısrar edince Erdoğan, daha da
öfkelenerek “Böyle edepsizlik olmaz ki.” tepkisini gösterdi.
Feyzioğlu da, “Edepsizlik yapan ben değilim Sayın Başbakan.”
karşılığını verdi. Başbakan bu kez, sesini yükseltti. “Sen kendin
yapıyorsun. Yalan konuşuyorsun hep, Van’da neler yapıldığından
haberin var mı?” diye bağırdı. Erdoğan, beraberindekilerle birlikte
salonu terk etti ve Gül’e ‘gidelim’ manasında bir el işareti yaptı.
Devletin zirvesini, birliğini ve bütünlüğünü simgeleyen Gül de
Erdoğan’ın peşinden salonu terk etti.
DDK'YA HAZIRLATTIĞI RAPORLARLA
TARİHE IŞIK TUTT
Gül’ün yaptığı en olumlu
hareketlerden biri Devlet Denetleme Kurulu’nu (DDK) etkin
kullanmaktı. DDK, önce Muhsin Yazıcıoğlu’nun şüpheli helikopter
kazasını araştırdı. Tarihî bilgi ve belgelere ulaştı. Dosya, Özel
Yetkili Mahkeme’ye taşındı. Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın
kabri de DDK raporu sonrasında açıldı. Özal’ın vücudunda zehir
çıktı. Hrant Dink cinayeti ve Madımak olayıyla ilgili hazırlanan
rapor da devletin bu süreçlerdeki hata ve ihmallerini gözler önüne
serdi.
KULAK
RAHATSIZLIĞI SİYASİ HAYATINI BİTİRECEKTİ
Gül’ün kulak rahatsızlığı aslında daha
eskiye dayanıyordu. 2006’nın Mart ayında GATA’da bıçak altına
yattı. İç kulak operasyonu tam iki buçuk saat sürdü. 2012’nin
Ağustos ayı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül için tam bir kâbustu.
Kırgızistan ziyaretini yarıda kesti, ülkeye döndü. Bir süre
hastanede ilaç tedavisi gördü. Fakat iyileşememişti. Bir yıl sonra
bu kez ameliyat olmak zorunda kaldı. Gül’ün sol kulağına ‘koklear
implant’ yerleştirildi. Bu teknoloji sayesinde kulağa gelen
sinyaller doğrudan sinirlere iletilmeye başlandı. Gül artık
iyileşmişti. Rahat bir nefes aldı.
ÇANKAYA KÖŞKÜN'DE BİRÇOK İLKİ
GERÇEKLEŞTİRDİ
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Çankaya
Köşkü’ndeki 7 yıllık görev süresi boyunca birçok ‘ilk’e imza attı
Abdullah Gül, cemevi ziyaret eden ilk cumhurbaşkanı oldu. Yine
Köşk’te onun döneminde ilk kez şehit aileleri için iftar verildi.
Gül, Muharrem ayı iftarını da yine ilk kez Köşk’te gerçekleştirdi.
Görev süresi boyunca Türkiye’nin 81 ilini de ziyaret eden ilk
cumhurbaşkanı oldu. Gül, il ziyaretleri sırasında valiliklere de
hediye takdim edilmemesi konusunda uyarıda bulundu. Bunun yerine
Gül için 460 bin fidan dikildi, 3 bin öğrenciye burs verildi. 11.
Cumhurbaşkanı, haleflerine göre en çok yurtdışı seyahati yapan isim
oldu. Türkiye dışına 119 seyahat gerçekleştirdi. Gül, eşi başörtülü
ilk cumhurbaşkanı olarak da tarihe geçti. Ayrıca TBMM tarafından
seçilen son cumhurbaşkanı oldu.
SİYASİ PLANLARINI BİR SÜRE ERTELEMEK
ZORUNDA KALDI
Önce, ‘bu şartlarda siyasete devam
etmeyeceğini’ söyledi, birkaç ay sonra ‘millete hizmete devam’
kararı aldı. Görev süresinin bitmesine sayılı günler kala ‘Partime
döneceğim.’ dedi. Fakat Bülent Arınç’ın tabiriyle partinin yeni
yetmeleri Gül’ü istemiyordu. Gazetelerdeki köşelerinden, TV ve
gazetelerden hatta sahte isimlerle açtıkları sosyal medya
hesaplarından bunu açık açık dile getirdiler. Tabii yeni yetmeleri
cesaretlendiren asıl isim Başbakan Erdoğan’dı. Ve Erdoğan sonrasını
şekillendirecek olağanüstü kongreyi, Gül’ün görev süresinin
bitiminden bir gün önce topladılar. Siyaset dilinde buna ‘Seni
partide istemiyoruz.’ deniyordu. Gül için işaret ettikleri yer en
azından şimdilik bekleme odası oldu.
KÖŞK'ÜN
PATRONU HER ZAMAN HAYRÜNNİSA HANIM OLDU
Hayrünnisa Hanım’a ayrı bir parantez
açmak lazım. 7 yıl boyunca Köşk’ün tartışmasız tek patronuydu.
Gül’ün giyeceği kıyafetten, Çankaya’ya alınacak personele kadar son
sözü hep o söyledi. Zaman zaman kullandığı bütçenin büyüklüğü
nedeniyle eleştirilse de Köşk’e zarafet kattı. Restorasyon
çalışmalarıyla, devletin zirvesi bambaşka bir çehreye büründü.
Depolarda çürümeye terk edilmiş sanat eserlerini ülkeye kazandırdı.
Giderayak yaptığı ‘Asıl intifadayı ben başlatacağım.’ açıklamasıyla
da aslında siyasetin de ne kadar içinde olduğunu
gösterdi.