Abdullah Avcı: Beş maçla antrenörlüğümü sorgulayamazsınız
Abone olBeşiktaş Teknik Direktörü Abdullah Avcı, kendisini eleştirenler için ''Ben buraya geldiğimde beş maçla benim antrenörlüğümü sorgulayamazsınız. Performansı sorgula, ben de sorguluyorum kendimi çünkü.” dedi.
Beşiktaş Teknik Direktörü Abdullah Avcı, DMAX'te yayınlanan
"Aslında?" programında Fuat Akdağ ile Bağış Erten'in konuğu
oldu.
Abdullah Avcı, Beşiktaş'ta bugün oynatmaya çalıştığı futbolun Başakşehir’de oynattığı pas oyununundan neden farklı olduğunu anlattı.
İşte Avcı'nın DMax'deki söyleşisinden öne çıkanlar:
“Beşiktaş’ta pas oyununa geçişte sancılar
yaşadık”
“Futbolda hep bir negatif yaklaşım var. Bir takım oluştururken, bir
inşaata başlarken temelini sağlam atmak lazım. Bu işin temeli de
savunmadır, hücum oynarken dahi savunmayı iyi yapabilmektir.
Temelde hep savunma oynadık, “hep savunma oynuyor” dendi. Direkt
oyun oynadık, eski tabirle “doldur boşalt oynuyor” dendi. Ben geçiş
oyunu diyorum, eski dilde kontratak denen oyunu oynadık. Oyuncu
kalitesinin artmasıyla birlikte, bugünkü futbolda benim de
esinlendiğim pas oyununu iki senedir Başakşehir’de oynuyordum. Bu
da güçlü bir oyundur. Dünyada şu an City oynuyor, Liverpool zaman
zaman oynuyor. Ama o günden bugüne geldiğimizde Beşiktaş’ta da bu
güçlü oyuna geçmeyi düşündüğümde, oyunculara da bu sunumu yaparak
bu oyunu düşünüyoruz dediğimde bu oyuna geçişte sancılar yaşadık.
İyi oynadığımızda da bazen sonuç alamadık. Ne yaparsan yap sonuç
almak zorundasın. Bu nedenle pas oyununun bir kısmını kaldırdım. Bu
nasıl oldu? Duran oyunda pas oyununu kaldırdım, akan oyunda devam
ettiriyorum. Aslında öteki bölgeye geçtikten sonra 3-2-5 formatını
yine alıyorum. Aslında tamamen bir değişiklik yok, ufak
dokunuşlarla, oyuncuların da gelmesi ve katılımcı rekabetin
oluşmasıyla birlikte sonuçlar da bunu biraz destekledi.”
Beşiktaş’a geldiğiniz gün “Ben sahada kalacağım”
dediniz. Bu çok zorlu bir süreç. Sahada kalmaya devam edebilecek
misiniz?
“Sahada kalmaya devam edeceğim. Tabii ki bizim de duygularımızın,
nabzımızın, sonuçlara odaklı inişleri ve çıkışları oluyor. Ben şu
ana kadar çok büyük bir camiada olmama ve dalgalı bir süreç
yaşamamıza rağmen yine sahanın içinde kaldığımı düşünüyorum ve
burada kalmaya devam edeceğim. Artık insanlara yeni şeyler sunmamız
lazım. Oyunun içiyle ilgili bilgilendirmeler yapmamız lazım. Ben
2014’te Başakşehir’de göreve başladığımda şunu söylemiştim, ‘Ben
böyle çalıştım, oyun da böyle çıktı.” Olumlu, olumsuz bunu
anlatmaya çalıştım. Medyadan da bu anlamda iyi bir dönüş aldım. Ben
de bundan umutluyum. Yeni nesil medya mensupları bu konuya çok kafa
yoruyorlar. Biz destek olacağız, bilgi vereceğiz, onlar bu
bilgileri alacak ve aktaracaklar. Kitlelerin bu kadar seyrettiği
bir oyunda da insanları bilgilendirmek lazım. Ben ‘bek ile stoper
arası’ dediğimde, insanların ne demek istediğimi anlaması
lazım.”
“Takım savunması futbolun temelidir”
“Dünya futbolu değişti artık. Bugün oyunun iki yönünü oynamak,
savunmayı doğru yapabilmek önemli. Bugün marka değeri en yüksek
oyuncu bile olsa, bir oyuncuyu taşıyabiliyorsun sadece. Takım
savunmasının bu işin temeli olduğu kesinlikle ortaya çıkmıştır.
Oyunu iki yönlü oynayabilmek, topun dışarıda olduğu bölüm, topun
havada olduğu bölümü de doğru oynayabilmek çok önemlidir. Hücumda
iken de savunmayı nasıl yapabileceğini çok doğru bir şekilde
çalışman gerekiyor.”
“Oyun kalitesi ve görselliği için zeminlerin standardı
olmalı”
“Bugün Premier Lig’i seyrettiğinizde zeminler arasında bir
farklılık görebiliyor musunuz? Onun için dünyanın en önemli ligi,
onun için görseli en iyi ligi. Işığı bile farklı... Ben de
uluslararası seviyede çalıştım, yurtdışına çok gittim
geldim. Futbol oynamak istemeyen bir takım, çimi uzatıp
sahayı ıslatmıyor. Ben bu yüzden iki kere de ceza yedim. Diyor ki
“ıslatamazsın”. “Islatacaksın” dedim. İki kere Futbol
Federasyonu’ndan ceza yedik. Tek elden, yani tek firma üzerinden
bütün zeminlerin standart hale gelmesi lazım. Bu bir ‘show
business’ oyunuysa sanatçıları bir tiyatro sahnesine çıkartmadan
oynatabilir misin? Oynatamazsın. Sahneyi doğru hazırlaman lazım.
Sahanın zeminini de doğru hazırlaman lazım. Bugün Antalya’ya
gidiyorsun, her yerde golf sahası var. Antalya’nın zemini daha
düzelmedi. Aynı şekilde bizim Vodafone, 10. haftada yeni düzeldi.
Dorukhan’ın Alanya maçında geçirdiği sakatlığı büyük ölçüde
zeminden kaynaklanmıştır. Sporcu sağlığından bahsediyoruz.
Ankara’da bunu Alparslan diye bir oyuncum vardı onunla yaşadım.
Neden? Puan alacağım diye. Ama sporcu sağlığı gitti. Oyunun
kalitesi gitti, görselliği gitti.”
“Yerli oyuncu yabancı oyuncuyla rekabet halinde olsun,
tercihini kulüpler ve teknik adamlar yapsın.”
“2012’de A Milli Takım’da çalıştığım dönemde, Almanya’yı örnek
alarak eğitim dairesiyle birlikte konuya baktığımda, yerli yabancı
rekabetini sağlayacak ortamı oluştururken ele alınan ilk konu
başlığı eğitimdi. Okul eğitimi, öncelikle birinci kriter. Kişilik
eğitimi, kariyer planlaması, antrenör eğitimi, kulüplerin
denetlenmesi. Bunun üç tane ayağı var. Millli Eğitim Bakanlığı
eğitimle ilgili, Gençlik ve Spor Bakanlığı sporcu
yetiştirme ile ilgili ve tabii ki Futbol Federasyonu... Bu üçgenin
içinde sen kendi insan kaynağına yatırımı yapacaksın, yerli
havuzunu genişleteceksin, yerli yabancı rekabetini sağlayacaksın.
Bunu konuşmayalım; 5+3, 10-4, 11-2, 8, düştü, kalktı. Konu bu
değil. Konu, yerli oyuncuyla yabancı oyuncunun rekabetini sağlayın,
tercihini kulüpler ve teknik adamlar yapsın. Bu kadar.”
“Beşiktaş teknik direktörü olmak bir tutku"
“Beşiktaş takımının teknik direktörü olmak hakikaten bir tutku...
Metin Tekin söylemişti bunu. Ben kararımı vermeden fikir alışverişi
yapmıştım. ‘Beşiktaş’ın duygusu ve tutkusu başkadır’ dedi.
‘Kararını ona göre verirsen, daha doğru bir karar vermiş olursun’
dedi. Hakikaten tutkusu, duygusu başka bir şey. Bunu olumlu olumsuz
yaşadım. İlk imza attıktan sonra caddede arabaya binemedim. Geçen
gün bir köydeydim, ‘Abim gelmiş gibi sevindik’ dedi oradaki
köylüler. Güzel tarafları da var, zorlukları da var.”
“Bugünün futbol ekonomisinde kulüplerin doğru
planlamayla çok rahat hareket edecek alanları var.”
Sosyal medya, medya, taraftarın mali konularda çok baskısı
oluyor... Sonra da şöyle bir şeye dönüyor, UEFA’da bütün dosyalar
Türk dosyaları. Kulüpler oyunculara yükümlülüklerini yerine
getiremiyor, geç getirmek zorunda kalıyor veya borç bulmak
durumunda kalıyor. Medya da bu sefer ‘Bu kadar borcun var niye
transfer yaptın?’ diyor. Yapmak için destek veriyor, ‘yapılması
lazım, taraftar istiyor...’ şeklinde. Aslında kulüp politikası,
devlet politikası ile bir şekilde insanlara bu projeleri doğru
açıklayıp, onları doğru şekilde bilgilendirmek ve yönlendirmek
lazım. Yoksa büyük takımların hakikaten çok büyük zorlukları da
var, güzellikleri de var. Ama bugünün futbol ekonomisinde bu
kulüplerin aslında doğru planlamayla çok rahat hareketler edecek
alanları var. Çok geriye dönmüşüz. Önümüzü, senelerimizi tıkamışız.
Onun için doğru bir planlama yapmak lazım.”
“Kaybederken kazanabilmeyi öğrenmek”
Son üç senesinde bence çok harika başarılı bir teknik ekip ve kulüp
vardı bundan evvelki süreçte. Evet, içinde detayları var. Şampiyon
olsaydım başkası yapmış olacaktı. Kaybedince Abdullah Avcı
kaybetti. Doğru mu? Çok içine girmiyorum. Bu ligde hakemlerimizin
maçları kusurlu ilan edildi. Ama diğer taraftan başka bir şey
değişmedi. Geçen gün bir yemekteydik, Voleybol Milli Takımımızın
hocası Giovanni Guidetti’ye sordum. ‘Ne hissettin ikinci olunca?’
dedim. Çünkü fotoğrafta mutsuz görünüyordu. Aslında çok önemli bir
ikincilik. Son sayıya kadar getirmiş. Dedi ki işte, ‘Hollanda’da
şöyle kaybettim, burada kaybettim…’ ‘Bende de aynı dert, üç
ikincilik, iki kupa finalim var’ dedim, penaltılarla kaybettim.
‘Ama benim Şampiyonlar Ligi’m var’ dedi. Kaybederken kazanabilmeyi
öğrenmek, neler geliştirebiliyorsun öğrenmek... Bu kaybetmek mi
kazanmak mı aslında? Bütününde baktığında ligde üç tane ikincilik
yaşamış bir teknik adam olarak, aslında bu kadar büyük tarihinde,
genetiğinde olan takımlarla yarışabilmek, bu saygıyı görebilmek
bence çok önemli.”
“Performansımı sorgulayabilirsiniz ama beş maçla
antrenörlüğümü sorgulayamazsınız.”
“Hakikaten çok büyük bir takıma geldim ve ben buraya gelene kadar
20 sene çok önemli sınavlardan geçtim. Yani ben Türk futbolunun
bütün kademelerinde çalıştım. Altyapıda çalıştım, yardımcı
antrenörlük yaptım, uluslararası genç milli takımlarda çalıştım, A
Milli takımda çalıştım. 2. Lig’de bir takım aldım lige çıktım ve
devamlı bir sınav verdim ben. Bunun içinde çok detaylar var. Ve ben
buraya geldiğimde beş maçla benim antrenörlüğümü sorgulayamazsınız.
Performansı sorgula, ben de sorguluyorum kendimi çünkü.”
“Sıra takımı Wolverhampton’ı yenemedik o gün, öyle bir ifade vardı. 93. dakikada tek pozisyonla maçı kaybettik. Üç gün sonra City’i yendiler onlar. Oyunun içinde de 3 tane değişik opsiyonları var, hem karşıdayken hem hücum ederken. Buna ders çalışıyoruz, işte bu o gün de boşlukta olduğumuz bir dönemdi, kulübün de boşlukta olduğu bir dönemdi. Benim de kendimi iyi hissetmediğim, daha doğrusu yani bu sorgulamadan dolayı. Sorgulamak mı veya çok eleştiri mi diyeyim iyi hissetmediğim bir durumda yaptığım bir açıklama.”