Abdülhamit Fatihin kopyası
Abone olAbdülhamit'in saray ressamı Zonaro'nun hatıraları kitap oldu. İtalyan sanatçının anıları hayli ilginç
2. Abdülhamid döneminde saray ressamlığı görevine getirilen
ressam Zonaro, 2. Abdülhamid dönemi olaylarının yanı sıra,
“Ertuğrul Süvari Alayı Köprü’de” ve “Fatih Sultan Mehmed’in
İstanbul’a Girişi” gibi eserlerin hikayesine hatıratında yer
veriyor.
İtalyan ressam Fausto Zonaro’nun 1924 yılında tamamladığı,
“Abdülhamid’in Hükümranlığında 20 Yıl” adlı hatıratı, Türkçeye
çevrilerek Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlandı.
Zonaro, hatıratında anlattığına göre, Piyer Loti, Gautier ve
Amicis’in hatıratlarını okuduktan sonra Osmanlı şehrine büyük ilgi
ve merak duyarak, 1891 yılında İstanbul’a geldi.
Dönemin İstanbul’unda ilk izlenimleri ile oluşturduğu 4 tablosunu
kitapçı Zellich’e o zaman 25 franka denk gelen 1 Türk Lirası
bedelle satılması için emanet eden Zonaro, kısa zamanda sanat
çevreleri tarafından büyük takdirle karşılaşarak önemli bir çevre
edindi.
Zonaro’nun saray ressamı olmak üzere padişaha eserlerini sunması
ise şöyle oldu: “Saray ressamı olmak için sarayın baş teşrifatçısı
Münir Paşa ile görüşerek Sultan Abdülhamid’e ‘Ertuğrul Süvari Alayı
Köprü’de’ isimli ünlü eserini sunmak istediğini söyleyen Fausto
Zonaro’dan Münir Paşa, büyük boyutlu bu eseri saraya getirmeden
önce Sultan’ın görmesi için kendisinden resmin bir fotoğrafını
istedi.
Ertesi gün resmin fotoğrafını gören Münir Paşa’nın gözüne, çok
beğendiği tabloda bir ayrıntı ilişti. Münir Paşa, tabloda önde
elinde tüfek gibi tuttuğu sopayla yürüyüşe katılan yalın ayak oğlan
çocuğu ile bir çingene grubunu işaret ederek, ‘Bakın, Padişah
Hazretleri yoksulluğu hiç sevmez. Özellikle yoksul insanların var
olduğunu düşünemez. Bu oğlanı güzelce giydirmenin bir yolu yok mu?’
dedi.
Zonaro, bu istek karşısında Münir Paşa’ya her şeyin
yapılabileceğini, ancak o zaman kompozisyonun amacına
ulaşmayacağını, her zaman her yerde yürüyüş yapan askerlerin
yanında halktan kişilerin ve onlara uygun adımlar atan, aynı şeyler
yapmaktan mutlu çocuklar bulunduğunu, bu çocuğun eserin diyapozu
olduğunu ve bu sebeple dokunmaya cesaret edemeyeceğini anlattı.
Ancak Münir Paşa’nın ‘Diyelim ki eseri padişah hazretleri beğenerek
kabul etti ve bir istek çocuğun oradan kaldırılmasını arzu ettiler,
bunu yapmaya razı olur musunuz?’ sorusu üzerine Zonaro, ‘Evet.
Efendi Hazretleri size şimdiden söz veriyorum. Padişah hazretleri
onu görmeyecektir bile’ dedi.
Kendisine sunulan tabloyu çok beğenen Sultan 2. Abdülhamid,
Zonaro’yu “Mecidi Nişanı” ve “Saray Ressamlığı” görevi ile
onurlandırdı.”
BİR DİLEK: SANAT GALERİSİ KURMAK
Zonaro, saraya girdikten sonra Yıldız Sarayı ve bahçesinde
çalışmalar yaparken, Türk-Yunan savaşı patlak verdi.
Savaş devam ederken Sultan Abdülhamid kendisinden Osmanlı’nın Mati
(Dömeke) savaşında kazandığı zaferi resmetmesini istedi. Ancak
cepheye gitmesine izin verilmeyen Zonaro, bunun üzerine şehre geri
dönen yaralı askerlerden yola çıkarak çeşitli eskiz çalışmaları
yaptı ve halen Dolmabahçe Sarayında sergilenen ünlü “Hücum” adlı
eserini meydana getirdi.
Eseri çok beğenen Sultan 2. Abdülhamid, bu eser karşılığında
Zonaro’ya kendisinden bir dilekte bulunmasını istedi.
Zonaro’nun talebi, Akaret-i Seniye’deki 50 numaralı evin kendisine
bir sanat galerisi kurmak üzere verilmesi talebi oldu. Bu isteği
yerine getirilen Zonaro, yıllarca eserlerini bu galeride
sergiledi.
SANSÜR VE HAMAM KOMPOZİSYONLARI
Hatıratında anlattığına göre, geliri sergilerin masraflarını
karşılayacak ve ileride yerin mülkiyetini almaya yarayacak bir fon
oluşturmak üzere bir çekiliş oluşturan Zonaro, hazırladığı çekiliş
davetiyelerini İtalya’ya göndermek isterken bir sorunla
karşılaştı.
Gümrükte takılıp kalan bu biletlerin üzerindeki hilalin
silinmesinin istenmesi üzerine Zonaro, öğrencileri ile birlikte
sıkı bir çalışma yaparak 1000 adet biletin üzerindeki kadın
figürünün saçındaki hilali, mürekkeple eklemeler yaparak bir
aksesuar gibi göstermeyi başardı.
Osmanlı ülkesindeki verimli yılları sürdüren yetenekli ressam
Zonaro’yu “Hamam”ları resmetme konusu cezbetti. Ayasofya
yakınındaki bir hamama giden Zonaro, “La sieste” isimli resminin
temasını burada buldu. Ancak resim için bir kadın model bulması
gereken Zonaro, bu modeli bulmak için kendi ifadesiyle korkunç
yerlere gitti, korkunç insanlarla anlaşmalar yapmak zorunda
kaldı.
Zonaro, tabloyu 1902 yılında Torino sergisine, 1903’de Roma’ya,
1904’de Londra’ya gönderdiğini ve tabloyu orada satmayı
başardığını, çünkü İstanbul’a geri dönmesiyle doğacak sonuç
dolayısıyla ürperdiğini dile getirdi.
“RUFAİ DERVİŞLERİ” TABLOSUNDAKİ HATA
Zonaro,
daha sonra Üsküdar’da ilgisini çeken Rufai dervişlerini resmetmek
istedi.
Zikir ayinlerini izlemeye gittiği tekkede Şeyh’den izin alarak
kendilerini stüdyosuna davet eden Zonaro, derviş ve mürit
portreleri etütlerinin ardından tabloyu oluşturmaya başladı.
Tablonun sol tarafından zikreden Rufai dervişlerini, ortaya
müritlerin üzerine basan şeyhi yerleştiren Zonaro, dervişlerin
arkalarına doğru namazda secde eden bir adam yerleştirdi.
Zonaro, arkadaşı Kami Bey’den namaz kılan bir Müslümanın önünde
hiçbir şeyin olmaması gerektiğini öğrendiğinde tablodaki bu figürü
çıkardı.
FATİH SULTAN MEHMED’İN İSTANBUL’A GELİŞİ
Fausto Zonaro, ilerleyen yıllarda padişahın talebi üzerine Fatih
Sultan Mehmed üzerine tarihi resimler yapmaya koyuldu. Dizinin ilk
tablosu meşhur topla İstanbul’un fethine hazırlanan Fatih Sultan
Mehmed’in resmiydi.
“Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’a Girişi” adlı tablonun padişaha
gösterileceği gün, bu görevi Arif Bey aldı.
Arif Bey, kısa süre sonra soluk soluğa ve titreyerek dışarı çıktı.
Zonaro’ya “2. Mehmed nerede? Ne yaptınız? Padişah, 2. Mehmed’in
resmini gördüğünde kendi resmi sandı. Ne demeliyim?” dedi.
Zonaro, Arif Bey’e, “Sakin olunuz efendim. Padişah Hazretlerine 2.
Mehmed’in yüz hatlarını Venedik’te Lajard Galerisinden İstanbul’a
gelen Gentile Bellini’nin yaptığı orijinal tablodan incelediğimi
lütfen bildiriniz. Bellini buraya bizzat 2. Mehmed tarafından
portresini yapmak üzere çağrılmıştı. Padişahımız Abdülhamid
hazretlerine benziyorsa bunda şaşılacak bir şey yoktur. 2. Mehmed
kendilerinin ataları değil midir” şeklinde cevap verdi.
Bu açıklamasının Arif Bey tarafından padişaha iletilmesinin
ardından Zonaro’nun aylığına 5 Türk Lirası zam yapıldı.
Bir halife olduğu için kendisinin resminin yapılmasını,
fotoğrafının çekilmesini istemeyen Sultan 2. Abdülhamid’i nihayet
bir rica mektubu ile ikna eden Zonaro, padişahın başarılı
portrelerini yaparak, galerisinde sergiledi.