ABD'nin kendine inancı sarsıldı
Abone olKatrina devletinin beceriksizliği karşısında şaşkın, doğanın gazabına karşı savunmasız, haksızlıklarla yüzleşince kuvvetten düşmüş bir Amerika çıkardı ortaya...
New Orleans'ın o bildik lakabıyla anılması artık çok zor. Bu
kentin, hayatı zoraki değil, akıcı bir bütünlük içinde yaşadığını
yansıtan takma adıyla "The Big Easy" (Büyük Rahat) olduğuna artık
kim inanabilir ki?
Katrina, işte asıl bunu yaptı; Amerika'nın kendine olan inancını
sarstı. Tarihe, ABD'nin en büyük doğal felaketlerinden biri olarak
geçmekle kalmayacak; derin yapısal sorunlarını Amerika'nın yüzüne
çarptığı da hatırlanacak.
Bir yanda, devletin etkin hizmet verememesi ve siyasi liderliğin
zafiyeti var. Diğer yanda, ülkenin sosyoekonomik dengesizlikleri
ile ırk ayrımcılığının bugün hâlâ silinmeyen izleri.
11 Eylül'ün aksine...
Bu haliyle, 11 Eylül saldırılarından çok farklı bir tahribat
Katrina'nınki.
11 Eylül, yöneticileriyle bütünleşen, başkalarının hunharlığa karşı
milli dayanışmadan güç alan, haklılığına kuvvetle inanan bir
Amerika yaratmıştı. Katrina ise devletinin beceriksizliği
karşısında şaşkın, doğanın gazabına karşı dayanışma gösteremeyen,
kendi içindeki haksızlıklarla yüzleşince adeta kuvvetten düşmüş bir
Amerika çıkardı ortaya.
Büyü perdesi kalktı
Katrina'dan önce ABD'nin belki de en büyüleyici kentiydi New
Orleans. Nedeni malum: Sokaklarında Afrikalı kölelerin müzik
yapmalarına izin vererek ilk caz ritimlerinin doğuşuna tanıklık
etmiş; "Mardi Gras" karnavalı ve caz festivali her yıl milyonlarca
turist çeken; Fransız ve İspanyol kolonyal döneminden kalma
malikâneleri, mis kokulu bahçeleriyle masalsı bir yer.
Bütün bunlar, New Orleans'ın geçmişinde mi kalacak? Louis Armstrong
ve Marsalis kardeşler gibi müzisyenleri, Tennesse Williams ve
Truman Capote gibi yazarları yetiştirmiş bu kent, suların altından
eski büyüsünü koruyarak çıkabilir mi?
Çoğuna göre bu imkânsız, zira Katrina, New Orleans'ı saran büyü
perdesini de yırtıp attı. Kentin mimarisi ve müziği felakete
dirense bile, artık kimse büyünün geri planındaki yoksulluğu,
eşitsizliği görmezden gelemeyecek.
Yüzde 67'si siyahlardan oluşan kentte siyahların üçte biri
yoksulluk sınırı altında. Katrina'yı bin beter kılan da, kentin
sosyoekonomik uçurumları.
Kasırgadan önce "Evlerinizi boşaltın" talimatı veren yetkililer, en
az 70 bin New Orleanslının binip gidecek otomobilinin, otelde
kalacak parasının olmadığını nasıl da hesaplayamadı? Deniz
seviyesinin altındaki kent merkezini göl sularından koruyan kanal
duvarları yıkılınca, ölümle yüzleşenlerin hemen hepsinin yoksul
siyahlar olması, felaketi "doğal" olmanın ötesine, "toplumsal"
kategorisine taşımıyor mu?
Devlet aciz kaldı
Bu kanalların Katrina'nın şiddetine dayanamayacağı da, kasırganın
güzergâhı da önceden biliniyordu. Yine de, acil yardım
düzenlemelerini mükemmelleştirdiği iddiasındaki Amerikan devleti
gafil avlandı. Belediye, eyalet ve federal hükümet uzun süre
etkisiz kaldı.
Afetlerde devreye giren Ulusal Muhafızlar, yerel mensuplarının çoğu
Irak'ta savaştığından, bu kez yavaş ve yetersizdi. Takviye
birlikleri görevlendirmesi gereken Başkan Bush'un liderlik refleksi
yavaş ve yetersizdi.
Polislerin terk ettiği New Orleans'ta, kenti terk edemeyen
yoksullar ihtiyaçtan ve öfkeden dükkânları yağmalarken, çaldıkları
silahları ihtiyacı karşılayamayan yardım görevlilerine doğrulturken
devlet yavaş ve yetersizdi.
Atalet, New Orleans, cesetlerin sel sularında yüzdüğü; havasında
dışkı ve çürümenin solunduğu; yangınların sardığı bir kente
dönüştükten sonra aşılabildi.
Bush sarsılabilir
New Orleans'ın yeniden yaşanabilir hale gelmesi aylar alacak.
Louisiana, Mississippi ve Alabama'da milyonlarca evsiz var.
Bölgedeki petrol üretimi durdu, benzin fiyatları fırladı, enerji
krizi kapıda. Ölü sayısı, binlerle ifade ediliyor; zarar on
milyarlarca dolar.
Bush yönetimi, bu bilançoyu iyi okumaz ve sosyal hizmetleri kısan,
vergilerde zenginleri kayıran, enerji savurganlığını önlemeyen
politikalarında değişiklik yapmazsa hızla yalnızlaşabilir.
Katrina fiyaskosu, ABD'nin muhalif sesini Irak Savaşı'nın
yapamadığı ölçüde güçlendirmeye aday. Bush bu sese kulak vermezse,
Irak Savaşı'na muhalefeti dizginlemesi de zorlaşacaktır.
Haber: Yasemin Çongar
Kaynak: