ABD'den Türkiye'ye zehir gibi rapor
Abone olABD'nin 2004 insan hakları raporu yine çok tartışılacak. Raporda A'dan Z'ye herşey sert bir şekilde eleştirildi. Türkiye'deki demokrasi Irak ve Afganistan ile bir tutuldu
ABD Dışişleri Bakanlığı'nın 2004 yılı insan hakları ülke
raporunda Avrupa Birliği'nin Kopenhag kriterlerini karşılama
arzusuyla Türkiye'nin önemli reform paketleri geçirmesine karşılık
uygulamanın zayıf kaldığı ve insan hakları ihlallerinin devam
ettiği ileri sürüldü. ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından her yıl
yayınlanan raporun giriş kısmında, “Türkiye'nin AB ile müzakerelere
başlamak için Kopenhag kriterlerini karşılama arzusu, hükümetin
önemli reformlar paketini geçirmesini sağladı. Bunlar arasında yeni
ve daha liberal ceza yasası, namus cinayetleri ve işkenceyle
mücadelede bir dizi anayasal değişiklikler, dini, ifade ve toplanma
özgürlüklerinin genişletilmesi ve hükümette ordunun rolünün
azaltılması yer aldı” denildi. REFORMLARIN UYGULANMASI GECİKTİ
Raporda, “ancak bu reformların uygulanması gecikti” ifadesi
kullanılırken, güvenlik güçlerinin “işkence, dayak, keyfi tutuklama
ve gözaltına devam ettiği” ileri sürüldü. Raporda, gözlemcilerin,
bu tip faaliyetlerde bir azalma tespit ettiği ve Avrupa İşkenceyi
Önleme Komitesi'nin, hükümetin işkenceye karşı “sıfır tolerans”
politikasına uymak için yerel yetkililerin çaba gösterdiklerini
rapor ettiği belirtildi. NAMUS CİNAYETLERİ SÜRÜYOR Namus
cinayetlerinin devam ettiği, hükümetin, Kürtçe ve diğer dillerin
kullanımıyla ilgili bazı kısıtlamaları kaldırdığı, ancak ifade ve
basın özgürlüğüyle ilgili kısıtlamaların yerinde kaldığı iddia
edildi. ABD'nin global ilişkilerden sorumlu müsteşarı Paula
Dobriansky, yıllık raporun yayınlanması nedeniyle ABD Dışişleri
Bakanlığı'nda bir basın toplantısı düzenledi. Dobriansky, şunları
söyledi: “Bu rapor, ABD Başkanı George Bush'un, diktatörlük ve
umutsuzluk altında daha iyi bir yaşam için mücadele verenlerle omuz
omuza duracağımız yönündeki sözünün vücuda gelmiş halidir.
Ülkelerindeki vatanseverlere mesajımız, görmezden
gelinmeyeceksiniz, unutulmayacaksınız. Dahası, sizin baskı altında
tutulmanızdan sorumlu olanların özrünü bağışlamayacağız. Gelecek
aylarda bu yönetimin, her ülkede ve kültürde demokratik hareketler
ve kurumların gelişmesini destekleme yönündeki ajandasını ilerletme
yönünde yoğun çabalar göreceğiz.” TÜRKİYE-IRAK-AFGANİSTAN AYNI
GRUPTA Dobriansky, Gürcistan, Ukrayna ve son olarak Irak'ta
demokratik gelişmeler olduğuna, Lübnan'da da bu yönde bir eğilimin
görüldüğüne işaret ederek, özgürlük yönünde umut dolu sinyallerin
ortaya çıktığını, özellikle Ortadoğu'ya bu eğilimin yerleştiğini
söyledi. Paula Dobriansky, “eğer özgürlük ve demokrasi, Endonezya,
Türkiye, Afganistan ve Irak gibi Müslüman ülkelerde işliyorsa neden
İran, Libya, Suriye ve Suudi Arabistan'da öyle olmasın?” diye
sordu. ABD Dışişleri Bakanlığı, Amerikan yasaları gereğinde ABD
Başkanı'nın her yıl kongreye global bir insan hakları raporu
sunmakla yükümlü olması nedeniyle bu raporu hazırlıyor. ABD
kongresi, çeşitli ülkelere yapılacak dış yardım, ticaret
anlaşmaları gibi konularda bu raporu da göz önüne alıyor. ABD'nin
yıllık insan hakları raporunun Türkiye bölümünde, hükümetin genel
olarak vatandaşların insan haklarına saygı gösterdiği ve birçok
alanda önemli gelişmeler sağlanmasına rağmen, ciddi problemlerin
devam ettiği savunuldu. DEVLET VE HÜKÜMET AYIRIMI ABD Dışişleri
Bakanlığı'nın hazırladığı 2004 yılı insan hakları ülke raporunun
Türkiye bölümünde, devlet ve hükümet ayrımı bulunduğuna işaret
edilirken, devleti Cumhurbaşkanlığı ve bürokrasinin temsil ettiği
ve bunların, Cumhuriyet'in temel ilkelerinin vücut bulduğu yapılar
olarak görüldüğü, seçimle işbaşına gelen hükümetinse çoğunluğun
iradesine daha yakından bağlı olduğu belirtildi. ORDU VE YARGI
Ordunun, devletin anayasal koruyucusu olduğu inancıyla hükümet
politikaları ve eylemleri üzerinde dolaylı nüfuz kullandığı
savunulan raporda, anayasanın bağımsız yargı imkanı tanımasına
karşılık yargının bazen dış etkilere açık kaldığı ileri sürüldü.
Raporda, “hükümet genel olarak vatandaşların insan haklarına saygı
gösterdi. Bir dizi alanda önemli gelişmeler kaydedilmesine rağmen
ciddi problemler yerinde kaldı” denildi. "İŞKENCE VE KEYFİ
TUTUKLAMA DEVAM EDİYOR" Güvenlik güçlerinin geçen yıl 18 kişiyi
öldürdüğü, işkence, dayak ve diğer şiddet uygulamalarının sürdüğü
savunulan raporda, hapishanelerdeki koşulların kötü olduğu,
güvenlik güçlerinin, sayısı azalmakla birlikte keyfi tutuklamalara
devam ettiği, işkenceye başvuran güvenlik güçlerinin çok nadir ceza
aldığı ve bu cezaların da hafif olduğu ileri sürüldü. DİNİ
AZINLIKLARA BASKI Raporda, devlet ve hükümetin, ifade ve basın
özgürlüğünü kısıtlamaya devam ettiği, gazetecileri taciz ettiği,
hükümetin gösteri yapma özgürlüğünü zaman zaman kısıtladığı, dini
azınlıklara baskı uygulandığı, insan kaçakçılığı, çocuk işçi
çalıştırma ve kadınlara karşı şiddet ve ayrımcılığın sürdüğü
savunuldu. Raporda, hükümetin, Avrupa Birliği üyeliği gerekleri
çerçevesinde yıl boyunca bir dizi yasal reform gerçekleştirdiği,
güvenlik güçlerinin işkence yapması vakalarına devam etmesine
karşılık, işkence vakalarının sayısının geçen yıl boyunca azaldığı
belirtildi. KISITLAMA ALTINDA OLSA DA KÜRTÇE DİL KURSU BAŞLATILDI
Polis ve yerel yetkililerin, tartışmalı konuşmalara ve şiddet
içermeyen gösterilere karşı daha hoşgörülü davrandıkları belirtilen
raporda, Kürtçe dil kursu, haber ve kültürel yayınların, kısıtlama
altında da olsa başladığı belirtildi. Siyasi motivasyonla geçen yıl
hiçbir kayıp olayının gerçekleşmediği kaydedildi. Geçen yıl
savcıların, 2395 güvenlik gücü yetkilisi hakkında işkence ve kötü
muamele davası açtığı belirtildi. Basının hükümeti eleştirmede
özgür davrandığı ancak bazı haberlerin, “otoriteyi destekleyen bir
taraflılık” sergilediği savunuldu. Savcıların, gazeteci, yazar ve
siyasetçilerle ilgili birçok davayı gündeme getirdiği kaydedildi.
PATRİK'İN EKÜMENİK STATÜSÜ TANINMIYOR Hükümetin, Fener-Rum
Patriği'nin “ekümenik” yani evrensel statüsünü tanımadığı raporda
yer aldı. Raporda, “Ekümenik Patrikhane” olarak bahsedilen
Fener-Rum Patrikhanesi'nin, Heybeliada'daki ruhban okulunu yeniden
açma isteği de hatırlatıldı. DİN YAYMA TEHLİKELİ Müslüman
olmayanların din yayma çabalarının tehlikeli olduğu belirtildi.
Raporda ayrıca, sadece bir kadın bakanın görev yaptığı ve kadınlara
karşı şiddetin kronik olmaya devam ettiği belirtildi. TÜRBAN
Raporda, üniversite ve kamu kurumlarında türban yasağı ve Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi'nin, Türk üniversitelerinin türban yasağı
koymaya hakkı olduğu yönündeki kararından bahsedildi. SEZER’İN
VETOSU Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in, imam hatip mezunlarının
üniversiteye kaydolmasını sağlayacak yasayı veto etmesine de
raporda yer verildi. YAHUDİ DÜŞMANLIĞI Mart ayında İstanbul Mason
Locası'na yapılan bombalı saldırı anlatıldı ve anti-Semitizmin
(Yahudi düşmanlığı) en azından kısmen bu saldırının düzenlenmesinde
rol oynadığı belirtildi. Kasım 2003'te meydana gelen iki sinagog ve
İngiliz konsolosluğu ve HSBC bankasının bombalanması olaylarına
ilişkin davanın devam ettiği anlatıldı. ORUÇ TUTMAYAN ÖĞRENCİLERE
SALDIRI Ramazanda, üniversite öğrencilerinin oruç tutmayan başka
öğrencilere saldırdığına ilişkin birçok olayın rapor edildiği
belirtildi. YOLSUZLUK Yolsuzluğun problem olmayı sürdürdüğü, eski
başbakanlardan Mesut Yılmaz ve eski devlet bakanlarından Güneş
Taner'in, yolsuzluk suçlamasıyla 2005 yılında yargılanacağı
anlatıldı. Pek çok emekli askeri yetkilinin de yolsuzlukla
suçlandığı kaydedildi. "PKK, ÇATIŞMANIN TARAFI" ABD raporunda,
PKK’nın önce terör örgütü olarak nitelenmesine rağmen, daha sonra
hükümet ve PKK ‘çatışmanın tarafları’ olarak gösterildi, her iki
tarafın da, Güneydoğu’da çatışmanın dışında olanların insan
haklarını ihlal ettiği görüşü savunuldu. Birçok vakaya yer verilen
raporda, gazeteci Mehmet Ali Birand’ın bir programı nedeniyle PKK
lideri Abdullah Öcalan’ın avukatlarıyla birlikte "PKK’ya yardım
etmek" ile suçlandığı ifade edildi. CEMAATLER Cemaat ve
tarikatların yasak olmasına karşın, yaygın ve aktif olmayı
sürdürdükleri ve önde gelen siyaset ve toplum liderlerinin tarikat
ve cemaatler ile bağlantılı oldukları kaydedildi. hurriyetim