ABD, Yeni Şafak'a özür borçlu

Abone ol

Yeni Şafak Gazetesi'ne karşı ABD cephe aldı. Taha Kıvanç'ın ardından Bekir Hazar da kalemini ABD'ye doğrulttu. Hazar, biraz kara mizaha kaçan bir dille ABD'yi eleştirdi.

Yeni Şafak yazarı Bekir Hazar, dün Taha Kıvanç'ın konu aldığı ABD'yi ele aldı. Daha önce ABD hakkında yazılanların önce yalanlanması, sonra gerçek olduklarının anlaşılması Hazar'a göre ABD'yi "Pardon" borçlu kılıyor. Ayrıca Hazar'a göre zoraki ABD sevdirme güdümlemesi de Türkiye'de mevcut. diyen Hazar, içindekileri şöyle döktü.

Pazartesi akşamı Plato filme davet ettiler. Sinan Çetin'in yapımcılığını üstlendiği Pardon adlı filmi izledik. Bizim gazeteden Ahmet Taşgetiren ve ben de dahil, bazı yazarları bir odaya kapatıp, henüz vizyona girmemiş bu filmi izlettirdiler. İlginç bir propaganda taktiği... Zaten devir show-business, reklam propaganda dönemi değil mi?... Dostumuz Amerika bunu kafalara çakmadı mı?... Neyse...

Ferhan Şensoy, Rasim Öztekin ve Zeki Alasya gibi ustaların yer aldığı filmde, üç kafadar ahbaba karakolda işlemedikleri bir suç dayatılırken, asla işkence yapmayız deniyor. Çünkü işkenceyi karakol sakinleri değil, modern, teknoloji ürünü alet ve makineler yapacak. El değmeden işkence yani... Çok güldüm... İkisi işlemedikleri suça imza atıyor, biri teknolojinin nimetlerinden faydalanarak el değmeden hijyenik işkenceyle imzalıyor. Sonra 25'er yıl hapse mahkum ediliyorlar... Sorgulama, mahkeme ve hapis döneminde başlarında geçen olaylara sık sık gülüyorsunuz. Gardiyan "DEV-YOL'dan mısınız" diyor, "Hayır B.K YOL'undanız" cevabı geliyor. 6'şar yıl yattıktan sonra gerçek suçlular yakalanıyor, bizimkiler salınıyor. Cezaevi çıkışında gardiyanların müdürü, tazminat yok deyip devlet adına "Pardon" diyor... O kadar...

Amerika tarafından ABD karşıtlığını pompalamakla suçlanan Türk medyasının tartışıldığı bir dönemdeyiz... "Pardon" filmini bu tartışmanın doğurduğu duygular içinde izledim. Mesela bizim gazete, Irak'ta Amerikan askerlerinin işkence yaptığını yazdı. ABD elçiliği yalancılıkla suçladı. Sonra işkence ortaya çıktı. Fehmi Koru "ABD elçiliğinin bize Pardon borcu var" diye yazdı... Ama bu Pardon gelmedi maalesef...

Irak'a kimyasal silah var diye girdiler, bulamadılar... Sonra bir tek "Pardon" yok. Türkmen bürosunu basıp, Mehmetçiğimize çirkinleştiler ama "Pardon" yine yok.

Amerika'nın pardonları sepete koyduğunu o kadar çok gördük ki... Acaba dedim, Pardon filmini yazarlara izlettirirken Bush da çağrılsaydı, fena olmaz mıydı?... Sonra Bağdat'ı bombaladığı ilk günlerde "Haçlı seferimiz başladı" dedikten sonra tüm dünyaya "Pardon" dediği aklıma geldi, vazgeçtim.. Ayrıca Kanal D'nin ünlü şovmeni Beyaz da vardı filmi izlerken. ABD'nin ünlü şovmeni Bush'la yanyana gelmesi uygun olmazdı. Çünkü biri Beyaz, diğeri Siyah şovmendi... Griliğin anlamı yoktu.

Sabaha karşı ABD patentli CNN-Türk'te 5N1K'yı izledim. Türkiye'deki Amerikan aleyhtarlığı tartışılıyordu. Bizden Ahmet Taşgetiren de oradaydı. Bir Amerikan gazetesinin yazarı "Yenişafak'ı dışlayın" çağrısı yapmıştı ama ABDli CNNTürk bu çağrıya uymamıştı. Acaba yayın anında mı dışlayacaklar Ahmet Bey diye düşündüm, olmadı. Programda "Biz hala hamburger yeyip, Cola içiyor, Bluecin giyiyoruz, ortada bir ABD aleyhtarlığı varsa bu Amerikan politikalarından" sonucu çıktı.

Cüneyt Özdemir, "Bir ülke, başka bir ülkeye halkınıza söyleyin bizi sevsin derse, sevilir mi, bu kadar basit mi bu" diye sordu. Sokak röportajlarında ise bir vatandaşımız "Ben ülkemizin iyiliği için Amerika'yı seviyorum demek zorundayım" dedi... Güldüm...

Bence okullara ABD'yi sevme dersleri koyup, Excuse me referandumu yapıp, hep beraber Bush'a Pardon diyelim... Hadi Amerika'yı sevelim.

YAZI:Bekir HAZAR
YENİ ŞAFAK


Günün Önemli Haberleri