‘İrticaî’ nedir? Yenilir mi?
Abone olYeniçağ Gazetesi yazarı Arslan Tekin uzun zaman sonra tekrar gündeme gelen irtica kavramı ile ilgili bir yazı yazdı...
‘İrticaî’ nedir? Yenilir mi? Bir yaratık mı? Bir karakoncolos
olmasın sakın! Jandarma Genel Komutanı Org. Şener Eruygur çok
önemli bir konuşma yaptı. İrticaî örgütlenmenin hızlandığından
bahsetti. İrtica yüzünden 28 Şubat 1997'de iktidara müdahale
edilmiş ve Refahyol hükûmeti tepetaklak gitmiş, fişleme ekipleri
kurulmuş, Batı Çalışma Grupları andıçlar hazırlanmış, davetlerde
içki içmeyenler mimlenmiş, daha sonra kurulan Başbakanlık Takip
Kurulu, namaz kılanları, devlet dairelerindeki mescitleri, gümüş
yüzük takanları, eşleri başörtülü mülkî amirleri bir bir tespit
edip icabına bakmış ve irtica böylece önlenerek halkımız ciğerinin
tâ dibinden derin bir soluk almıştı. Derken... İrticacı diye
hükûmetten indirilen Erbakan'ın yetiştirmeleri halkın yüzde 35
oyunu alıp 364 milletvekiliyle tek başına iktidar olmasın mı!Bin
yıl sürecek denilen 28 Şubat müdahalesi, beş yılda sübut buldu!
Neden sübut bulduğunun sebepleri üzerinde düşünülmediği
anlaşılıyor. Israrla şunu söyledim. AKP'ye oy vermedim. AKP
yöneticilerinin geldiği kaynaktan da gelmiyorum. AKP üzerine de
ağır yazılar yazdım. Ama gerçekçi olmak zorundayız. Bu partiyi 28
Şubat şartları ortaya çıkarmış ve iktidara getirmiştir. Benden
başkaları da benim düşündüğüm gibi yazmışlardır. Dine inanıp
inanmama konusunda bile şüphesini izhar eden belki en lâikçi olan
bir köşe yazarı şu hükme varmıştır: “Herkes şunu görmeli: 28
Şubat'ın ilk etkileriyle iktidar değiştiğinde bu memlekette yeni
gelen iktidar ile birlikte müthiş bir çürüme süreci
başladı.(...)Anlayacağınız medyanın gönüllü üstlendiği iş sonucunda
28 Şubat ilk aşamasında son derece başarılı oldu, iktidar değişti
ama yerine gelen iktidar döneminde yaşananlar nedeniyle medyanın
yanında maalesef Türk Silahlı Kuvvetleri de darbe yedi. Çünkü
neden-sonuç bağlantılarını artık haklı olarak karıştırmış, neyin
neden neyin sonuç olduğunu artık anlayamamaya başlamış olan Türk
insanı, bir önceki iktidar döneminde yaşananların faturasını sadece
medyaya çıkarmakla yetinmedi. O dönemin sorumluluğunun faturasının
bir bölümü Türk Silahlı Kuvvetleri'ne de çıkarıldı. Yapılan bütün
propagandaya, ideolojik savaşa rağmen medyanın ve 28 Şubat'ın zinde
güçlerinin tamamen karşı olduğu bir siyasi partinin ezici
çoğunlukla iktidara gelmiş olmasını başka türlü açıklamak mümkün
değildir.” (Serdar Turgut, Akşam, 1 Haziran 2003.) Gazeteleri
taradım Org. Şener Eygur'un çok önemli olması gereken konuşmasını
birinci sayfaya alan sadece iki gazete vardı: “Cumhuriyet” ve
“Star”. “Cumhuriyet” manşet altı yapmış, “Star” ise en altta küçük
bir kutuda göstermiş. Diğer gazeteler de iç sayfalarda önemsiz bir
haber olarak vermiş. Eskiden olsaydı? Org. Eruygur'un sözleri
manşetten verilirdi. Ardından da sürek avı başlatılır, irtica
yuvaları darmadağın edilirdi! Ortada bir yanlışlık var. Yanlışlığın
asıl sebebi irticaın ne olduğunun bir türlü açığa
kavuşturulmaması... Az çok okumuş insanım... Bellibaşlı kaynakları
bilirim. (Bilmesem bile, yanı başımda ömrünü kitaba adamış Muhittin
Nalbantoğlu var; umûmî kütüphanelerde bulunmayanlar bile onun
kütüphanesindedir, hangi kitapta ne var bulup getirir.) Belli
kesimlerin “irtica” dedikleri şeyin ne olduğunu anladıysam arap
olayım! İrticacı yetiştiren okullardan bahsediliyor... Hangi
okullar? İrticacı olduğuna nasıl karar veriliyor? Ölçü ne? Ordu
bizim ordumuz... Kimse, orduyla halkın arasına sınır çizmesin.
Kaldı ki komutanlar da sınır çizilmesini, ordunun başka
gösterilmesini asla istememektedirler. Onun için yapılması
gerekenler var... Ben üzerime düşeni yerine getireceğim... Yakında
bu köşede bir bölüm açıp “İrtica Dersleri” ve “Lâiklik Dersleri”
başlatacağım. Tanınmış ilim adamları ve yazarların “irtica” ve
“lâiklik” üzerine yazdıklarını her gün vereceğim. Her dersin bir
hülâsası olur ya, ben de sonunda okuyucularımla birlikte dersleri
hülâsa edeceğim. Şimdi kaynakları toplamakla meşgulüm. Okuyucularım
da önemli kaynakları bildirirlerse onlar da üzerlerine düşeni
yerine getirmiş olurlar!