8 bin yıllık resimler tehlikede
Abone olBeşparmak Dağları'nda 8 bin yıllık kaya resimleri mıcır olmaya aday.
Beşparmak Dağları'ndaki 8 bin yıllık kaya resimleri,
taşocaklarında mıcır olmaya aday. Alman ekip resimleri kurtarmaya
çalışıyor.
Radikal muhabiri Ömer Erbil'in haberine göre Bafa Gölü’ünün
kıyısında Batı Anadolu ’nun en güzel antik kentlerinden biri olan
Herakleia Latmos’u araştıran Alman Arkeoloji Enstitüsü’nden Dr.
Anneliese Peschlow-Bindokat, 1990’ların başında bölgede başlattığı
yüzey araştırmalarında Beşparmak Dağları’nın çeşitli kesimlerinde
bugüne kadar binlerce kaya resmi tespit etti. M.Ö. 6 bin – M.Ö. 5
binin ilk yarısına tarihlenen bu kaya resimleri Yakındoğu
arkeolojisinin son dönemdeki en büyük keşiflerinden biri olarak
nitelendiriliyor. Ancak Türkiye ’nin bu eşsiz kültür hazinesi son
yıllarda ruhsat sayısı hızla artan taş (feldispat) ocakları
nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Bu engellenemezse
ülke turizminin ve kültürünün eşsiz bir yöresi benzersiz
değerleriyle birlikte bir daha geri gelmemecesine yok olacak. Dr.
Peschlow, bu konuda UNESCO’ya ve koruma kurullarına ayrıntılı bir
rapor hazırladı.
Elinde GPRS cihazıyla dağ tepe demeden gezip bu tür
resimlerin olduğu kayaları tek tek tespit etmeye çalışan Peschlow,
“Dünyanın en önemli kültür mirası taşocaklarında mıcır oluyor” diye
sitem ediyor. Yine Peschlow’a göre resimlerin konusu ve dili, kaya
resim sanatı içinde dünyada bir ilk.
Latmos, Anadolu’nun kutsal dağlarından biriydi. 1400 metreye
ulaşan zirvesi çok eski zamanlarda bir bereket kültü merkeziydi.
1974 yılından bu yana bölgede yüzey araştırmaları yapan Dr.
Anneliese Peschlow bu kaya resimlerini 1990’lı yıllarda fark etti.
Bal üreticisi bir köylü tarafından fark edilen resimleri Petchlow’a
ilk anlattığında bunların Bizans döneminden kalma freskler
olabileceği sanıldı. Ancak Peschlow köylü ile beraber kayaların
üzerindeki resimleri gördüğünde büyük bir şaşkınlık yaşadı.
Resimler ilk insanların çizimlerini andırıyordu. Peschlow
araştırmalarını sürdürdükçe pek çok kaya ve oyukta bu türden
resimlerin olduğunu fark etti. Yıllardır bu resimler üzerinde
bilimsel çalışmalarını derinleştirdi ve bunların 8 bin 500 yıl
öncesine gittiğini belgeledi.
Son birkaç yıldır bu bölgede cam, seramik, kaynak
elektrotları ve boya sanayiinde kullanılan hammaddenin çıkarıldığı
yedi feldspat ocağı açıldı. İşin daha vahimi çok sayıda ocak
açılması için de başvuru yapıldı. Ocaklar hammadde için dağdan
topladıkları kayaları mıcır haline getiriyor. İşte tehlike burada
başlıyor.
Hangi taşın yanında binlerce yıllık sanat şaheseri resimlerin
olduğu bilinmediğinden, taşocaklarında bu kayalar birer ikişer
mıcır haline dönüyor.
UNESCO’YA RAPOR
Peschlow taşocaklarına izin verilmeye başlanınca yaz başından
beri elinde GPRS cihazıyla dağ tepe gezerek resimlerin bulunduğu
alanları harita üzerinde işaretlemeye başladı. 350 ayrı noktada tam
1050 resim tespit edildi. Dr. Peschlow UNESCO ile Muğla ve Aydın
Koruma Kurulları’na alanın kurtarılması için rapor hazırlıyor. GPRS
cihazı ile harita üzerinde koordinatları belirleyerek bu noktaların
koruma altına alınmasını istiyor.
O resimlerde insanın geçtiği aşamalar var
Dr. Anneliese Peschlow’un hazırladığı rapordan bazı
satırbaşları şöyle:
Latmos’taki arkeolojik bulgu ve kalıntılar Neolitik Dönem’den
Osmanlı Dönemi’ne dek uzanmaktadır. Bu buluntulardan en önemlisi
M.Ö. 6 bin – M.Ö. 5 binin ilk yarısına tarihlenen kaya resimleri
olup, bunlar Anadolu Prehistorya Arkeolojisi’nde son on yılların en
büyük keşifleri arasında yer almakta. Kaya resimleri insanlık
tarihinde önemli bir adımı belgelemektedirler.
Şanlıurfa yakınlarındaki Göbeklitepe’de muazzam stelleri
yapan insanlar daha avcı–toplayıcı topluluklardan yerleşik yaşama
geçen köylüler olma aşamasındayken (Neolitik Devrim diye
adlandırdığımız olay) Latmos’taki kaya resimlerinden, insanların o
zamandan bu yana doğru ne türden aşamalardan geçtiği
anlaşılmaktadır.
RESİMLİ ROMAN GİBİ
Yerleşik düzene geçişle aile ve aile içinde de yaşamın
sağlayıcısı olarak kadın önemli bir yer tutmaktadır. Bu da kaya
resimlerinin konusudur: İnsan topluluğu, aile, erkek-kadın
ilişkisi, anne ve çocuk. Bu resimlerde gerek insana gerekse
hayvanlara karşı bir şiddet sahnesi bulunmamaktadır. Kaya
resimlerinin buluntu yerleri dağ zirvesi etrafına dağılmıştır ve
dolayısıyla oradaki bereket kültüyle bir ilişkisi bulunmaktadır.
Resimlerin yapıldığı yerler doğal oluşum veya aşınma sonucu oluşan
kaya iç yüzeyleridir ve bu nedenle de kaya resimlerini bu dağlık
yörenin çocuğu olarak adlandırmak yanlış olmaz. Latmos kaya
resimlerinin konusu ve resim dili, dünyadaki kaya resim sanatında
biricik olma özelliğine sahiptir ve bu nedenle de ‘Latmos
kültürü’nden söz edebiliriz.
Türkiye’nin bu yegâne kültür hazinesi şu anda yok olma
tehlikesiyle karşı karşıyadır. Uzun yıllardan beri faaliyet
gösteren feldispat ocakları, Beşparmak’ın kuzeyinde ve çevresinde
uzaktan görülen yaralar açmıştır. Halihazırda, önemli bir yer olan
Labranda aynı nedenlerden dolayı kültür turizmi açısından
çekiciliğini yitirmiştir. Ama şimdi benzeri olmayan doğaya sahip
Latmos’un kaya resimlerinin bulunduğu çekirdek bölgesi tahrip olmak
üzeredir.
‘AÇIK HAVA MÜZESİ’
İçinde oldukça önemli kaya resimlerinin de bulunduğu Bafa
Gölü’nün doğu ve kuzeydoğusundaki 8700 hektarlık büyük bir alan
parsellere ayrılmış olup buralarda maden ocaklarının açılması
öngörülmektedir. Hangi şartlarda olursa olsun hemen engellenmesi
gerekmektedir. Aksi takdirde henüz turizme tam açılmamış, kültürü
ve tabiatıyla tek olma özelliği taşıyan ve bir nevi prehistorya
açık hava müzesi olan bu yörenin doğası bir daha geri gelmeyecek
şekilde kaybolacaktır.
‘GÖBEKLİTEPE VE ÇATALHÖYÜK KADAR ÖNEMLİLER’
Latmos kaya resimlerinin korunması için yerinde incelemelerde
bulunan Arkeoloji ve Sanat Dergisi Editörü arkeolog Nezih Başgelen
şöyle konuştu: “Dr. Peschlow, 1990’ların başında bölgede başlattığı
yüzey araştırmalarında Beşparmak Dağları’nda binlerce kaya resmi
tespit etmiştir. En az Göbeklitepe, Çatalhöyük bulguları kadar
önemlidir. Gerekli koruma bölgeleri ve önlemleri oluşturulamazsa
yakın bir gelecekte bu benzersiz kaya resimleri taşocaklarınca
hoyratça unufak edilecektir.”(Radikal - ÖMER
ERBİL)