51 yıllık gönüllü hizmet
Abone olKastamonu’da Sat Davut adlı örnek vatandaş, tam 51 yıldır 600 yıllık tarihi Asar Camii’nde gönüllü imamlık yapıyor. Davut, camiye gelebilmek...
Kastamonu’da Sat Davut adlı örnek vatandaş, tam 51 yıldır 600
yıllık tarihi Asar Camii’nde gönüllü imamlık yapıyor. Davut, camiye
gelebilmek için de tam 1.5 saat yol sürüyor.
Kastamonu’nun Pınarbaşı ilçesi Demirtaş köyünde yaşayan Satı Davut
(68), 51 yıldır Asar kayalıklarının eteğine kurulu 600 yıllık Asar
Cami’nde gönüllü imamlık yapıyor. Caminin 600 yıllık bir geçmişe
sahip olduğunu belirten Davut, “Oturduğum yerden caminin uzaklığı
gelirken 1,5 saat sürüyor, giderken 2 saatte gidebiliyorum. Ben,
yaklaşık 51 yıldan beri gönüllü olarak buradaki cemaatin Cuma
namazlarını kıldırıverdim. 51 yıldan beri bu cami hiçbir gün
cemaatsiz kalmadı. 1961 yılında hala oğlumla ilk defa camiye
geldim. Çok sevdik camiyi. Bakımını yaptık, temizledik, namaz
kılmaya başladık. Başlarda iki kişiydik, sonra köylere haber
verdik. 6 hafta boyunca camiye cemaat geldi. Fakat 7. hafta camiye
cemaat gelmedi. Caminin önünde sakallı bir zat bekliyordu beni.
Bana ‘bu camide biz kaç kişiyiz’ diye sordu. ‘Ben de 2 kişiyiz’
dedim. Bir müddet sonra namaz vakti girdi. 2 kişi ile Cuma namazı
kılınmaz 4 kişi olması gerekiyor. Buraya cemaat gelmiyor mu? diye
sordu. Bende buraya her hafta cemaat geliyordu ama bu hafta
Demirtaş köyü diye bir pazar kuruldu. Buraya da cami yaptılar.
Millet hem pazara gidip işini görüyor hem de camide namazını
kılıyor dedim. Bu yüzden bugün buraya cemaat gelmedi. Biz vakit
namazı kılıp camiden çıktık. Sakallı dayı bana tekrar burada ne
kadar cemaat var biliyor musun dedi. Ben yine 2 kişiyiz demem
üzerine. Sakallı dayı, cemaat kayalıkların arkasından Karadeniz’i
Rusya’yı bile aştı. Ben gençtim ilk önce bu adamın zat olduğunu
anlayamadım. Ondan sonra bana ben Demirtaş pazarına gidip cemaate
söyleyeyim, bu camiye gelsinler diyeyim dedi ve yürümeye başladı.
Yürürken zat ileride bir mezarlığın yakınına gelince havalanmaya
başladı. Bir süre sonra gözden kayboldu. O günden beri ben bu
camiden ayrılmamak suretiyle devamlı her Cuma günleri geldim. O
haftadan sonrada bu cami hiç cemaatsiz kalmadı. Bugünlerde de
cemaatimiz 60-80 kişiye kadar çıktı” dedi.
“CAMİNİN ESKİ İMAMI RÜYAMDA BANA TEŞEKKÜR EDİYOR”
Asar Camisinin eski Osman Efendi diye birisinin rüyasına girerek
kendisine teşekkür ettiğini anlatan Davut, “Bu Osman efendi, sabah
namazını Kabe’de kılıp göz açıp kapayıncaya kadar tekrar geri
geliyordu. Bu imamı ben bir gün rüyamda gördüm. Kalabalık bir
ortamda kapıyı açıp elinde sopayla yanıma geldi. Beni görünce bu
imam gülmeye başladı. Beni kolumdan tutup yukarı kaldırdı ve ‘Allah
seni cennetlik etsin, benim mülkümü boş bırakmadın’ diyerek beni
sıkıca kucakladı” diye konuştu.
“CAMİ 7 DEFA ESKİ YERİNE GELDİ”
Asar Camisi’nin daha önceden daha düzlük bir tapa taşınması için
yeni bir cami yaptıklarını ifade eden Davut, “Camiyi yapıyorlarmış
sabah geldiklerinde cami tekrar eski yerine geliyormuş. Bu cami
Yüce Allah tarafından melekleri vasıtasıyla 7 defa eski yerine
böyle gelmiş, ondan sonra köylüler bu camiye bir daha dokunmamış”
şeklinde konuştu.
"RUMLAR, NÖBET TUTAN ASKERLERİ ŞEHİT ETTİ”
Eskiden kayalıklarda Rumlara ait manastırların bulunduğunu
açıklayan Davut, şöyle konuştu:
“Burada manastır vardı, kayalıkların üzerinde. Bu camide namaz
kılınırken kapıda iki tane asker nöbet tutarmış. Buradaki cemaati
kimse rahatsız etmesin diye. Bir gün kayalıklardan bu askerin
ikisini de vurmuşlar. Birisi olduğu yerde ölmüş, diğeri yaralı
halde 150 metre gittikten sonra ölmüş. İkisini de öldükleri yere
gömmüşler”
“DEVLETTEN BİR KURUŞ YARDIM GÖRMEDİM”
51 yıldır gönüllü olarak yaptığı imamlık süresince devletten hiçbir
şekilde yardım almadığını aktaran Davut, şunları kaydetti:
“Kurban Bayramında para toplarlardı, 200-250 lira civarında. Ben bu
parayı da istemezdim. Ben hayrıma kıldırıyorum, bu dünyanın
emeklisi olamadım, ahretin emeklisi olacağım derdim. Yinede cemaat
burada para toplar bana verirdi. Devletten ise şimdiye kadar bir
kuruş para görmedim. Devletimizden müftülüğümüzden, bu camiye bir
tane imam verip Cuma günleri namaz kılınmasını çok istiyorum. Ben
artık hastayım. Yaşlandım, zor oturup kalkıyorum, dermanım yok. Hep
benim arkadaşlarım çalışmaya gitti, bir iş tuttular. Fakat ben
burayı bırakıp hiçbir yere gidemedim. Burada kaldım. Ben Allah’ıma
çok yalvardım. Ey Rabbim bu cami cemaatsiz kalacak, bana bir kudret
ver diye çok dualar ettim”
“KIŞ AYLARINDA CAMİYE BİR GÜN ÖNCE GELİYORLAR”
Kış aylarında camii müezzini Refik Özkan ile birlikte camiye bir
gün öncesinden geldiklerini belirten Davut, “Kış aylarında camiye
bir gün öncesinden gelirdik. Refik Özkan ile birlikte karı söke
söke, domuzların, ayıların, kurtların izinden yolumuzu bulurduk.
Camiye böyle varırdık. Etraftan odun toplar, sobayı yakar, kar
eritip suya çevirirdik. Bu şekilde cemaatimiz abdest alırdı.
Bayramda ise bir gün öncesinden gelirdik. Camide elektrik olmadığı
için lüks aldık. Onun ışığında hutbemizi okur, namazımızı
kılardık.
Burada bir gün sel oldu. Köprüler yıkıldı. Sel aldı götürdü. Bir
gün çayın kenarına geldim, çayda sel var. Üzerimi sıyırıp
eşyalarımı elime aldım. Çaya girdim fakat insanın yürümesi mümkün
değil. Ama Cenabı Allah, beni arkamdan itekledi ve yolumu açtı. Sel
bana hiç dokunmadı, kolaycacık karşıya geçtim. Camiye erkenden
gelip kar toplardım cemaat gelince abdest alsın diye. Kar suyunu
sobada eritip öyle abdest alırdık” dedi.
OKUMA YAZMAYI KENDİSİ ÖĞRENMİŞ
Daha önce köylerinde okulun olmadığını bu yüzden hiç okula
gidemediğini anlatan Satı Davut, “Köy hocalarından okuma yazma
öğrenirdik. Bende kendim okuma yazma öğrendim. Ayrıca Arapça ve
Osmanlıcayı da okumayı öğrendim” dedi.
51 YILDIR GÜNLÜK TUTUYOR
1962 yılından beri günlük tuttuğunu ve o gün yaşadıkları her şeyi
akşam olunca eline geçirdiği not kağıtlarına veya ajandalara not
ettiğini ifade eden Satı Davut, “Hâlâ günlük tutmaya devam
ediyorum. Ben bugün ne hizmet ettim, Allah için ne yaptım, nereye
gittim, kim öldü, kimin cenazesine gittim, hava durumunu o gün ne
yaşadıysam akşam evde oturup yazıyorum. 20 yıldır cuma hutbeleri
için özel dosyalar hazırlıyorum. Her şeyimi çok titiz yaparım.
Dergilerin şeffaf sayfalarını birleştirip defter haline getirdim,
notlar aldım, renkli kalemlerle sayfaların etrafını süsleyip
arşivledim. Koyu Galatasaray taraftarı olduğu için bütün renkler
sarı-kırmızı. Hutbelerin konu başlıkları büyük puntolarla kapakta
yazılı: “Vatan müdafaası, dinin hükümleri, kurban vs.” Günlükler,
hava durumu raporuyla başlıyor, cami yolundaki maceraları, komşu
ziyaretleriyle devam ediyor” diye konuştu.
(İHA)