3. TÜRSAB Turizm Kongresi ülke turizmine yön verecek panellerle ve coşkulu bir katılımla tamamlandı
Abone ol“Eğitim, İletişim ve Dayanışma” temalarıyla binin üzerinde turizm profesyonelinin katılım gösterdiği 3. TÜRSAB Turizm Kongresi başarıyla sonra erdi. Birbirinden değerli isimlerin katılımıyla ses getiren oturumlara imza atılan kongre, iki gün boyunca büyük bir ilgiyle takip edildi. Kongrenin kapanış konuşmasında TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya, emeği geçenleri de tebrik etti.
Antalya’da 17-18 Şubat 2025 tarihleri arasında Gloria Golf
Resort’te gerçekleştirilen ve sektör profesyonellerine verimli bir
buluşma alanı sunan 3. TÜRSAB Turizm Kongresi başarıyla tamamlandı.
Seyahat acentaları başta olmak üzere binin üzerinde turizm
profesyonelinin ilgiyle takip ettiği kongrenin ikinci gününde son
derece önemli oturumlar yer aldı.
Tarihçi ve Yazar Prof. Dr. Emrah Safa Gürkan’ın sunumuyla
başlayan ikinci gün panelleri oldukça ilgi çekti. Emrah Safa
Gürkan, "Quo Vadis? Antik Çağlardan Günümüze Seyahat ve Turizm"
başlıklı sunumunda, dünya genelinde seyahatlerin tarihsel
gelişimini anlatırken sektör olarak turizmin yeni bir olgu olduğuna
işaret etti. Gürkan, “Eski insanlar hareketli değillerdi. İnsanlar
tren yolu ve arabanın bulunmasına kadar az seyahat ediyordu. Yol
yapmak çok zordu. Tekerlek ancak büyük imparatorluk merkezlerinde
yapılıp kullanılıyordu.
Eskiden seyahat etmek ciddi bir planlama istiyordu” ifadelerini
kullandı.
1850’lerden 1914’e trenin gelişmesinin seyahatleri daha da artırdığına değinen Gürkan, şunları anlattı: “Konaklama da giderek önem kazanmaya başladı. Konaklama anlamında İslam dünyasında ciddi organizasyonlardan biri kervansaraylardır. Kervansaraylarda mallar, atlar bırakılabilir, nalbant bulunur, güvenlik sağlanır. Ticaretin Müslüman dünyada gelişmiş olması kervansarayları da geliştirdi.”
Mobilitenin zamana göre değişen bir olgu olduğuna ve turizmi asıl geliştiren faktörün egzotik geziler ve yabancı kültürleri tanıma merakı olduğuna işaret eden Gürkan, İslam dünyasında İbn Battuta ve Evliya Çelebi dışında egzotik gezilere ilginin gelişmediğini kaydetti.
Turizmin Avrupalı aristokratların daha çok İtalya ve Fransa’ya
olan seyahatlerini içeren “Grand Tour”larla (Büyük Tur) farklı bir
evreyi yakaladığını söyleyen Gürkan, sanayi devrimi ile
hareketliliğin arttığını ifade etti. Tren yolları ve buharlı
gemilerin turizmin sektör olarak
gelişiminde iki önemli faktör olduğuna dikkat çeken Emrah Safa
Gürkan, turizmi sektör haline getirenin ise ilk tur operatörünü
kuran Thomas Cook (1808-1892) olduğunu belirtti. Gürkan, modern
turizmin Thomas Cook’un düzenlediği organize turlarla başlayıp
günümüze geldiğini sözlerine ekledi.
İhsan Aktaş: Türkiye çok zengin bir ülke
Güne damga vuran oturumlardan bir diğeri ise Tarihçi Pelin Batu ve
Gazeteci, Yazar Gaffar Yakınca’nın panelist olarak yer aldığı
"Tarih, Kültür ve Turizm" konulu oturum oldu. Gazeteci Yazar İhsan
Aktaş moderatörlüğünde gerçekleşen oturumda, turizmin kültürel
mirasın
korunmasındaki rolü, tarih ile turizm arasındaki etkileşim ve
sürdürülebilir kültürel turizmin geleceği ele alındı.
Gazeteci-Yazar İhsan Aktaş, kültürel açıdan çok zengin bir ülke
olan Türkiye’nin rakiplerle mukayese edildiğinde üstünlüklere sahip
olduğunu söyledi. Konuşmasında örnekler sunan Aktaş, Türkiye’nin
hem büyük şehirlerinde hem de Anadolu’da çokça keşfedilecek yer
olduğu kaydetti.
Gaffar Yakınca: Kültür 3.0’a ardından da 4.0’a geçmemiz
lazım
Daha sonra konuşan Gazeteci, Yazar Gaffar Yakınca, turizmin
sağladığı katma değere dikkat çekerek kültür turizmiyle ilgili
tespitlerini paylaştı. Kültür turizminin biri mit diğeri de reel
olmak üzere iki tarafı bulunduğuna dikkat çeken Yakınca, kültürü
yaşayan her şey olarak
tanımladı. Kültür turizminin tarihçesini ele alan Yakınca şöyle
devam etti:
“Kültür bir şehirde, bölgede yaşanan her şeydir. Kültür 1.0 ilk
olarak burjuvazinin zenginleşmesiyle ortaya çıkıyor. Daha elit ve
kapalı bir alan. Kültür 2.0 ise sanayi devrimiyle birlikte kültürün
halka inmesi ve kitleselleşmesiyle oluyor. Halk müzeleri kuruldu.
Şimdi yeni
bir kültür oluştu. Kültür 3.0 ile kültür sokağa indi. Sokaklarda
dans var, hip hop var. Sizin yeni kültüre insanları çekmeniz lazım.
İnsanlar onu arıyor. Kültür 3.0 bize kültürün yaşayan bir şey
olduğunu gösteriyor. Biz hala 2.0 düzeyindeyiz. Önce Kültür 3.0’a
sonra da 4.0’a geçmemiz
gerekiyor. Bu da yeni mekanlar istiyor, yeni ilişki biçimleri
gerektiriyor. Buna dair bir politikamız yok. Kültür canlı bir
varlık ve değişiyor. Programlarımızı ve politikalarımızı ona göre
değiştirmeliyiz. Kültür 3.0’da turist deneyim istiyor, dahil olmak
istiyor. Kültür 3.0’ın
sloganı “Kapsama ve deneyim”. Programlarımızı buna göre yapmalıyız.
Çeşitlilik önemli. Çeşitlilik insanları kendine mıknatıs gibi
çekiyor. Kültür 4.0’da yapay zeka ve veri analitiği.
Kapıdan giren kişinin müzeye mi gideceği, çanak çömlek mi yapacağını bilmemiz lazım. İnsanlar farklı şeyler görmek istiyor. Bunların hepsi toplamda politika konusudur.
Pelin Batu: Turizm ve kültür ayrılmaz
parçalardır
Konuşmasını kendi deneyimleri üzerine kuran tarihçi Pelin Batu, çok
küçük yaşlardan beri gezgin olduğunu kaydetti. Turizm ve kültürün
ayrılmaz parçalar olduğuna işaret eden Batu, dünyada gastronomi,
agro ve alternatif turizm örneklerini vererek, turizm ile
zanaatların
birleşmesi gerektiğini ifade etti. Farklı şehirlerde turistlerin
yaşadığı deneyimlerin küçük atölyelerden müzeler, değişik kültür
alanları gibi daha geniş alanlara taşınabileceğini vurguladı.
Dünyanın farklı şehirlerinde düzenlenen kültür sanat
festivallerinin bambaşka boyutlarda ele alındığına işaret eden
Batu, Türkiye’de kültür sanat alanına yeteri kadar ilgi
gösterilmediğini ifade ederek “Benim ilgimi çeken turizm; yaşayan,
hayatın içinde olan, kültürü, sanatı, arkeolojiyi, yemeği yani her
şeyi içine alan turizm” dedi.
Avni Dilber: Yeni paket tur yönetmeliği yıl sonunda
tamamlanacak
"Tarih, Kültür ve Turizm" konulu panelin ardından “Turizmde
Tüketici Sorunları” konulu oturum gerçekleştirildi. Ticaret
Bakanlığı Tüketicinin Korunması Piyasa Gözetimi Genel Müdürü Avni
Dilber, turizmde tüketici sorunları ve şikayetler ile ilgili
mevzuatta gerek seyahat
acentalarının gerekse tüketicilerin yaşadığı sorunlara ilişkin
bilgileri paylaştı. Anayasa’nın 172’nci maddesinin Devlete
tüketiciyi koruma görevi yüklediğini hatırlatan Avni Dilber, “Bu
görevleri yürütürken Kültür ve Turizm Bakanlığı ve TÜRSAB ile
birlikte hareket ediyoruz. Bu
tür toplantılar da bu anlamda çok önemli” şeklinde konuştu.
Turizmde ürünler çeşitlendikçe, yaşanan sorunlar ve şikayetlerin de suistimallere bağlı olarak arttığına değinen Dilber, “Turizm sektörüne ilişkin şikayetler oldukça düşük seviyede. Toplam şikayetlerin yüzde 1,4’ünü turizm sektörü ile ilgili şikayetler oluşturuyor” açıklamasında bulundu. “Denetim demek vatandaşın mağdur olması halinde hakem heyetine gitmesi demek değildir. Vatandaşın hukuki olarak hakkını alması demektir” diyen Dilber, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şikayetleri küçümsememenizi ve göz önünde bulundurmanızı öneririm. Hakem heyetleri bizim için o kadar kıymetli ki, gelen şikayetler tarafları yormadan sonuca ulaştırılabilmektedir. Düzenleme denetleme konusunda vatandaşa karşı sorumlu olduğumuz bir durum var ve Bakanlık olarak bu sorumluluğun gereğini yerine getirmeye çalışıyoruz. Denetim başladıktan sonra biraz geç kalınmış oluyor. Daha öncesinde eksiklere ve sorunlara karşı duyarlı olmak gerekiyor.”
Turizm sektörüne yönelik şikayetlerde genellikle yanıltıcı
reklamlar ve paket turlarla ilgili şikayetlerin ön sıralarda
olduğuna işaret eden Dilber, “TÜRSAB ile oturup mevzuatla ilgili
sorunları konuşuyoruz. Reklam cezaları 10 katına kadar çıkabiliyor.
Bazen şekilsel cezalar uygulama cezalarından çok yüksek olabiliyor.
Bu nedenle mevzuata uygun hareket edilmesi
önem arz ediyor. Bakanlıkla diyaloğu eksik etmeyin. Sorularınızı
yöneltin” dedi. Avni Dilber, reklamla ilgili sorunların yüzde
60’ının dijital dünyada oluşan mağduriyetlerden kaynakladığı
bilgisini paylaştı.
Turizmcilerden gelen sorulara da yanıt veren Avni Dilber, yeni
paket tur yönetmeliği ile ilgili hazırlıklarının devam ettiğini ve
yıl sonuna kadar yeni yönetmeliğin tamamlanabileceğini ifade
etti. Dilber, yeni yönetmelikte seyahat acentalarının bu alanda
yaşadıkları sıkıntıların
dikkate alınacağını belirtti.
Münci Karakaya: Seyahat acentaları verdiği bütün
ürünlerden sorumludur
Son derece önemli konuların ele alındığı kongrede, öne çıkan bir
diğer panel ise “Turizmde Güvenliğin Önemi” oldu. SKAL
International Geçmiş Dönem Dünya Başkanı Salih Çene’nin
moderatörlüğünü yaptığı oturumda, MTS Globe Türkiye Yönetim Kurulu
Başkanı Münci Karakaya ve Diana Travel Yönetim Kurulu Başkanı Burak
Tonbul konuşmacı olarak yer aldı.
Moderatör Salih Çene, turizmde güvenliği yapısal, sistemsel ve operasyonel-yönetimsel olmak üzere üçe ayırdığını belirterek, “Alınacak önemler tek başına hiçbir şey ifade etmiyor. Sonuçta insan faktörü söz konusu. Tüm bunlar birleştirildiğinde iyi bir sonuç çıkar” dedi.
Daha sonra konuşan MTS Globe Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı
Münci Karakaya, misafir güvenliğinde dikkat edilmesi gerekenleri
açıkladı. Seyahat acentasının verdiği bütün ürünlerden sorumlu
olduğunu dile getiren Karakaya, “Çalıştığınız her kurumu
denetlemek
zorundasınız. İngiltere pazarı için ABTA’nın güvenlikle ilgili
kriterleri mevcut. Biz kendi denetimlerimizi yaparız. Yalnızca
yangın merdiveni ve güvenliği değil, denetimlerimiz karbon ayak
izine kadar gider. Bizle çalışan tüm transfer firmalarının dosyası
vardır. Tur operatörleri
tüm transfer araçlarını sezondan önce mutlaka denetler. Bunlar
bizim sorumlu olmamızdan ileri geliyor. Tüm tedarikçilerimizi soğuk
hava depolarına kadar denetleriz. Bunların hepsine bakarız. Yoksa
kalitesizliğe razı gelmemiz gerekir” diye konuştu.
Karakaya: Hem fiyatlarınız yüksek olup hem de güvenli
değilseniz bu sürdürülebilir değil
Yılda 1,5 milyon kişinin havaalanı ve otel transferlerini
gerçekleştirdiklerini hatırlatan Karakaya, denetimler iyi
yapılmazsa herhangi bir kaza durumunda sigorta şirketlerinin
devreye girmediğini kaydetti. Karakaya, “Biz ucuz ülke imajını bir
şekilde kırdık ama doğru
mu kırdık bilmiyorum. Dolayısıyla hem fiyatlarınız yüksek olup hem
de güvenli değilseniz bu sürdürülebilir değil” şeklinde
konuştu.
Burak Tonbul: Güvenliğin olmadığı yerde turizm
olmaz
Münci Karakaya’nın ardından söz alan ve turizm güvenliğinin
herkesin gündeminde olan çok sıcak bir konu olduğuna dikkat çeken
Diana Travel Yönetim Kurulu Başkanı Burak Tonbul, “Güvenliğin
olmadığı yerde turizm olmaz. Turizm insan alışkanlıklarına göre en
hızlı değişen
ikinci sektör. Her şey dahil sistemi ile yeme içme güvenliği
gündeme geldi. Bir diğer kırılma noktasını pandemide yaşadık.
Güvenli turizm çerçevesinde mesafeli alanlar ve benzeri önlemler
gündeme geldi. İnsan sağlığı bize emanet ediliyor, güvenli bir
tatil olanağı
sunmalıyız. Bütün kontroller yapılır, bizim görevimiz bu konuda
yetkin partnerlerle çalışmak ve kayıtlarını tutmaktır” şeklinde
konuştu.
“Rakip destinasyonlara baktığımızda bizim destinasyonlarımız gelişmişlik açısından kötü değil” diyen Tonbul, şöyle devam etti: “Mesela Marmaris Rodos’tan en az 30 yıl ileride. Ancak bizim destinasyonlarımızda nüfus yoğunlaşması var ve altyapı buna uygun değil.
Bizim son yıllarda artan nüfus yoğunluğunu mutlaka yönetmemiz lazım. Bu noktada ciddi bir memnuniyetsizlik oluşuyor.”
Burak Tonbul, dijital alanda yaşanan sıkıntılarla ilgili olarak
da “Web sitelerimizde TÜRSAB’dan almış olduğumuz belge numaraları
mevcut. Tüketiciler buna dikkat etmeli. Müşteri kendisini eğitmeli.
TÜRSAB’ın bu konuda yaptığı denetimler ve uyarılar çok
kıymetli”
dedi.
Burak Tonbul sözlerinin devamında şunları söyledi: “Müşteriyi
mutlu ve güvenli bir şekilde karşılayıp göndermek önemli. Bu sizin
yapacağınız en iyi reklamdır. Talihsiz yangın ve kaçak alkolden
ölümler bizi korkutan gelişmeler. İşin kanun, yönetmelik kısmı
kağıt… Yangın
merdiveni var mı var, yangın söndürme tüpü var mı var. Ama
gerektiği şekilde ve olması gereken yerde mi bunun denetlenmesi
gerekiyor.”
Cem Seymen: Sorumlu turizm anlayışı ile sürdürülebilir
modeller oluşturulmalı
Ünlü simaların yer aldığı kongrede, Gazeteci ve Yazar Cem Seymen de
bir sunum gerçekleştirdi. "Çevrenin Turizm Ekonomisine Etkisi"
başlıklı oturumda konuşan Seymen, Türkiye’nin sahip olduğu konumu
ve olanaklarını ele alarak, “Çok kıymetli bir ülkede
yaşıyoruz. Anadolu dünyanın hiçbir yerinde olmadığı kadar zengin
bir coğrafya” dedi.
Cem Seymen şöyle devam etti: “Dünyadan gelen turiste
anlatacağımız mükemmel bir hikayemiz var. Anadolu’nun kadim
geçmişini insanlığa anlat, bunu sat. Böyle bir kültürel çeşitlilik
dünyanın hiçbir yerinde yok. Kaz Dağları, Çanakkale savaşında
binlerce şehidin kanıyla sulanmış bölge. Kaz Dağları’nın %79’u
maden ruhsatlı. Bu madenleri yabancı şirketler çıkarıyor. Çünkü
bunları çıkaracak şirket yok. Atatürk’ün ilk yaptığı şey
kapitülasyonları ortadan kaldırmak ve imtiyazları yabancı
şirketlerin elinden almak oldu. Orada ağaçları savunacağız
diyenler, yabancı şirketlerin hoyratça bölgeyi kapitalist bir
hırsla
talan etmelerine karşılar. Kaz Dağları’nın üstü altından daha
değerli.”
Enerjisa, Sabancı Üniversitesi ve Birleşmiş Milletler Kalkınma
Programı (UNDP) iş birliğinde Sürdürülebilir Enerji Temelli Turizm
Uygulama Merkezi (SENTRUM) projesi ile hayata geçirilen “yeşil
destinasyon” modelini örnek veren Cem Seymen, “Türkiye yangın
vakası ile sahte içkiyle ölenlerin haberleri ile niye gündeme
gelsin? Sorumlu turizm anlayışı ile
sürdürülebilir modeller oluşturulabilinir. Müthiş bir hikayemiz
var. Enerji elde edebileceğimiz dereler yok ediliyor. Turizmin
devam edebilmesi ve sürdürülebilmesi için doğal kaynakların ve
kültürel mirasın korunması gerekir. Kapadokya’daki betonlaşmayı tek
başına durduramayız ama siz turizmciler Kapadokya’nın hikayesini
çok daha iyi anlatabilirsiniz”
şeklinde konuştu. Seymen, sorumlu turizm anlayışı ile
sürdürülebilir turizm ve destinasyon modelleri oluşturulmasının
önemine vurgu yaptı.
İlker Ünsever: Türkiye’de turizm kanunlarla değil,
yönetmeliklerle yönetiliyor
Kongrenin son oturumunda ise TÜRSAB Hukuk Başdanışmanı ve Boğaziçi
Üniversitesi Öğretim Görevlisi İlker Ünsever söz aldı. "Yasal
Düzenlemeler ve Turizmin Geleceği" oturumunda, turizm hukukunu ele
alan Ünsever, “Un, su ve ateş bir fırıncı için ne ise bir turizmci
için de hukuk odur. Siz hayal satıyorsunuz. Turizmci bütün işini,
geleceğini sözleşmeler üzerine kurar. Bunu sadece hukuk ile
yaparsınız” dedi.
Kanun ve hukukun ayrı şeyler olduğunu, bazı kanunların hukuka aykırı olabileceğine işaret eden Ünsever, “Türkiye’de turizm kanunlarla değil, yönetmeliklerle yönetiliyor. Sabahtan akşama bir yönetmelik yapabilirsiniz. Yönetmeliklerin hukuksal denetimi çok zayıf” şeklinde konuştu.
Ünsever: 5 yılda 4 yeni kanun çıkarıldı, 1618 sayılı
kanun 30 yıldır değişmedi
Turizm hukuku alanında son 5 yılda 4 yeni kanun çıkarıldığını,
mevcut kanunların 74 maddesinde değişiklik yapıldığını ve 250
yönetmelik maddesi değiştiğinin altını çizen Ünsever, şöyle devam
etti:
“Turizm işletmelerinin Bakanlıkla, birbirleriyle ve
müşterileriyle ilgili ilişkilerini düzenleyen İlişkiler
Yönetmeliği, 1983 yılından beri hiç değişmedi. Bütün maddeler
tekrar tekrar değişirken bu yönetmelik neden değişmedi? Çünkü
Bakanlık bunu değiştirecek cesareti kendinde bulamadı. Otelcilerle
seyahat acentalarını bir araya getirip değiştiremedi. 1995’ten beri
1618 sayılı kanun değişsin diye çalışıyorum. 30 yıl oldu. Bugün
hala çalışıyoruz.
Aralarda çok özensiz değişimler yapıldı. Kanundaki 34 maddenin 8’i
değişti ama hiçbiri bizim hayatımıza etki etmedi.”
2023 yılında 1618 sayılı kanunun değişmesiyle ilgili çalışmalar
yapıldığını ve TÜRSAB’ın kapatılmasından bölünmesine kadar dört
farklı taslak oluşturulduğunu hatırlatan Ünsever, “Önce TÜRSAB’ın
malları satılarak kapatılmak istendi. Sonra bölünmesi istendi”
şeklinde
konuştu.
“Turizm Hukuku ortak akılla olur”
ABTA’nın “Konaklamadaki Sağlık ve Güvenlik Teknik Kılavuzu”nun 300
sayfa olduğunu bizim toplam mevzuatımızın ise 400 sayfa olduğunu
vurgulayan Ünsever,” ABTA üyeleri mevzuata uymazsa sorumlu
olacağını biliyor ve o nedenle mevzuatı uyguluyor. Bunun Türkiye
versiyonunu TÜRSAB olarak yakında çıkaracağız. Biz de kendi
çerçevemizi oluşturup denetim yapabiliriz” dedi.
Ünsever: Turizm hukukuyla büyüyecektir
Konuşmasında yapılması gerekenleri de sıralayan İlker Ünsever,
“Bilgi ve deneyime saygı duyulmalı. Ortak akılla iş birliği içinde
hareket edilmeli. Kurumlar arası istişare olmadan ilerlemek mümkün
değil. Turizmin meslek olduğu kabul edilmeli. Mesleki yeterlilik
programları
etkinleştirilmeli. Belgelendirme-ruhsat şartları yeniden
oluşturulmalı. Mesleki sorumluluk sigortası, kaza sigortaları
getirilmeli. Turizmde tüketici hakları düzenlenmeli. Tüketici
haklarını turizme özgü olarak düzenlemek ve adaleti sağlamak
önemli. Çapraz denetim esasları getirilmeli. Turizm uyuşmazlık
çözüm modeli geliştirilmeli. Sektörel tahkim etkin şekilde devreye
alınmalı. Turizm sektörü sorunlarının çözülmesini istiyor. Turizm,
hukukuyla büyüyecektir.”
TÜRSAB Başkanı Bağlıkaya kongre katılımcıları ve emeği
geçenlere teşekkür etti
Panellerin ardından kongrenin kapanış konuşması gerçekleştiren
TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya, büyük bir emek ve
mesai harcayarak gerçekleştirilen TÜRSAB Turizm Kongresi’ni
başarıyla tamamladıklarını belirterek “Kongremize iştirak ederek bu
büyük
emeği takdir eden başta seyahat acentalarımız olmak üzere; turizm
profesyonellerine, konuşmacılarımıza, panelistlerimize,
sponsorlarımıza ve basın mensuplarına teşekkür ederim. Kongrenin
başarıyla tamamlanmasında emeği geçen yönetim kurulumuzu, BTK
Başkanlıklarımızı, İhtisas Başkanlıklarımızı ve tüm çalışma
arkadaşlarımızı tebrik ederim” dedi.