29 Mayıs Üniversitesi eğitime başladı
Abone olDiyanet Vakfınca kurulan İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi düzenlenen törenle eğitime başladı.
Devlet Bakanı Faruk Çelik, milletin 12 Eylül
referandumunda tavrını net bir şekilde ortaya koyduğunu belirterek,
''Güvenliğe dayalı değil, güvene dayalı bir millet-devlet
kaynaşmasının adeta yol haritasını milletimiz önümüze koydu. Bunu
düşünerek üniversitelerimizin bir kaynaşma, tanışma mekanı olduğunu
ben kardeşlerimizin bilmesini istiyorum'' dedi.
Devlet Bakanı Faruk Çelik, Diyanet Vakfınca kurulan İstanbul 29
Mayıs Üniversitesinin Bağlarbaşı Yerleşkesinde düzenlenen 2010-2011
akademik yılı açılış töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye'de her
alanda olduğu gibi yükseköğretim alanında da çok büyük mesafeler
katedildiğini söyledi.
Türkiye'de 1923-1924 yıllarında bir üniversite, 307 öğretim elemanı
ve 2 bin 914 öğrenci varken, 2010'da 154 üniversite, 102 bin
öğretim elemanı ve 303 milyon 300 bin öğrenci bulunduğunu kaydeden
Çelik, ''Bu, genç Cumhuriyetimizin kısa süre içerisinde
yükseköğretim alanında nereden nereye geldiğini görme açısından
önemlidir'' dedi.
''Üniversitelerimizi bilgi üreten, bilgiyi yayan, kalkınma ve
gelişmenin, demokrasinin ve özgürlüklerin merkezi şeklinde
tanımlayabiliriz'' diyen Çelik, bu nedenle Türkiye'deki
üniversitelerin sayısı ve niteliğinin de son derece önemli olduğuna
dikkati çekti.
Çelik, gelişmiş ülkelerde 300 bin kişiye bir üniversite düşerken,
Türkiye'de 475 bin kişiye bir üniversitenin tekabül etmesinin,
üniversitelerin sayısının hangi noktaya geldiğini göstermesi
açısından önem taşıdığını dile getirdi.
Türkiye'de 24-25 yaşın altında takriben 31 milyon genç nüfus
olduğunu, 20 yaşın altında da 25 milyon nüfus bulunduğunu kaydeden
Çelik, ''Bu potansiyel, girmeye çalıştığımız AB ile ilgili çok önem
arz etmektedir. AB coğrafyasında nüfus ve genç nüfus açısından
demografik yapının Türkiye'ye neler kazandıracağı çok açıktır. O
nedenle Türkiye'nin bu sayısal avantajlarını nitelikli bir avantaja
dönüştürmek için üzerine düşen daha çok görevler olduğunu ifade
etmek istiyorum'' diye konuştu.
Üniversite ve yükseköğretim hayatındaki gelişmelerin son yıllarda
son derece olumlu ve müspet olduğunu dile getiren Çelik, bazı
eksikliklerin olduğunu, bunların giderilmesi konusunda da büyük
çabalar sarf edildiğini ifade etti.
Çelik, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, gerek Parlamento içerisinde
olduğu dönemde, gerekse Cumhurbaşkanlığı döneminde eğitim alanında
çok büyük destekleri olduğunu ve bu süreç içinde üniversitelerin
çok büyük imkanlara kavuştuğunu kaydederek, ''7.5 milyar lira olan
Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin 28 milyar TL'ye, 2.5 milyar lira
olan yükseköğretim bütçesinin 9.5 milyar TL'ye çıktığı düşünülürse
ve yeni kurulan üniversitelere 100 bin ilave kadronun geleceği
düşünülürse, nereye koştuğumuz gayet açık bir şekilde
görülmektedir'' şeklinde konuştu.
''TÜRKİYE, DÜNYA ÜLKESİ OLACAKSA...''
Cumhuriyetin temel hedeflerinden birinin kalkınma, diğerinin de
çağdaşlaşma olduğunu anlatan Çelik, şöyle devam etti:
''Çağdaşlaşma konusu üzerinde yıllarca tartışmalar yaşadık.
Çağdaşlaşma demek, değer yargılarınızı, kimliğinizi koruyarak uygar
dünyada var olmak demektir. Türkiye demokrasi, hak ve özgürlükler
alanında çok ciddi bedeller ödeyerek mesafeler kat etti. Milletimiz
12 Eylül referandumunda tavrını net bir şekilde ortaya koydu.
Güvenliğe dayalı değil, güvene dayalı bir millet-devlet
kaynaşmasının adeta yol haritasını milletimiz önümüze koydu. Bunu
düşünerek üniversitelerimizin bir kaynaşma, tanışma mekanı olduğunu
ben kardeşlerimizin bilmesini istiyorum.
Türkiye dünya ülkesi olacaksa, atması gereken adımlar vardır.
Bunlardan en önemlisi, farklı dil, farklı lehçe olmasına rağmen
üniversiteler kaynaşma mekanları olmalıdır. Gereksiz tartışmalardan
kaçınarak, Türkiye geleceğe yürümelidir, geleceğe koşmalıdır.''
Çelik, bu üniversitenin öğrencisi olmanın bir ayrıcalık olduğunu
vurgulayarak, öğrencilere, ''Genelde gençlerde gördüğümüz bir
bezginlik var. Bunu kenara koymamız gerek. Türkiye Cumhuriyeti'nin
üniversitelerinden mezun olarak, cumhurbaşkanı, başbakan, bakan
olabileceğimizi, Anadolu'nun neresinden gelirsek gelelim bu imkanın
Türkiye'de var olduğunun örnekleri ortaya çıkmıştır. Bu örneklere
dayanarak çok çalışmanız gerektiğini ifade ediyorum. Bunun yolunun
da üniversitenize, derslerinize sahip çıkmaktan, üzerinize düşen
görevi en iyi şekilde yapmaktan geçtiğini ifade ediyorum'' diye
seslendi.