Elimizde kalanları iyi savunamaz isek öyle sanıyorum
savunmamız gereken hiç bir şeyimiz kalmayacak.
Elimizdeki değerleri hakkıyla savunabilmek için Allah 28
Şubat’ın ardından tarih olarak nitelemek gerekirse 16 Nisan’ı
fırsat olarak verdi.
28 Şubat turnusol kâğıdı gibi asıl olanla sahte olanı
ortaya koydu.
Ki o zamanlara kadar, hedefi belli olan bir yapıyla mücadeleye
azmetmiş bizler için tam bir elek görevi gördü.
Samimiyetler sınandı, imanı hayatta görünür kılmak mücadelesi
verenlerin tavırları sınandı, niyetleri sınandı.
Ahlak kalemize atılan bir goldü 28 Şubat sonrası ve
günümüze değin yaşananlar.
Şu bir gerçek ki değer yargılarımızda çok ciddi savrulmaların
yaşanabilmesi için var güçleri ile nifak çalışmalarına devam
ettiler.
Kendi gündemimizi oluşturduğumuz, rotası belli olan ama
zorlukların eksik olmadığı günlerden geldik.
O gün karşısında durduğumuz hangi
taraflar varsa 16 Nisan ile inşallah sus pus
olacaklar.
Birtakım dünyevi menfaatler uğruna döneklerin ya da piyonların
yanında yer almış olmak 28 Şubat acısını yeniden yaşatmak
demektir.
Bu kadar ucuz olmamalı değerlerimiz.
Birkaç cam parçasına elmas değiştiğimizi anladığımızda
sanırım çok geç olacak.
15 sene öncesine gidelim; elimizdekilerin
alınması, yaşamlarımızın dönüştürülmesi söz konusu idi.
Elimizdekileri almaya yönelik hamleler bizi biraz daha
kenetledi, saflarımız daha da sıklaştı.
Baskıya karşı öncelikle elimizdekini koruyup muhafaza etmenin ve
sonrasında ise direnişin, kenetlenmenin en güzel örneğini
verdiğimiz zamanlar idi.
Bu direniş, şahsiyet ve karakterin ayrılmaz bir
parçasıydı.
Ve aynı dirayetli duruşu 15 Temmuzda milletçe gösterdik. Sıra
“Evet” diyerek direniş gösterdiğimiz ihanet ve
nifak şebekesinden kurtulmaya geldi.
Allah ile münasebeti koparmamaya çalışan Müslümanlar olduğumuz
için 28 Şubat yaşandı.
Mehmetçiğin yemin törenine örtülü annelerin alınmadığı,
İmam Hatip Okullarına kıskacın ve Kur'an Kurslarına yönelik
baskının yaşandığı,
ikna odalarında İslam'ın simgesi ve kimliği olan başörtüsüne
zulmün yapıldığı,
dini sohbet yapıldığı için gözaltına alınanların olduğu,
İslami kimliğinden dolayı memuriyetten sürgüne gönderilmelerin,
atılmaların yaşandığı zamanlar…
Yıllar sonra bu zorlukları çekenlerin iktidar olduğu ve
sıkıntıların peyderpey azaldığı günlere erdik.
Müslümanların ezildiği günlerden, hak ettiği konum ve sınıflara
geldiklerini gördük.
Sünnetullah gereği toplumlar da imtihan olunacaktı.
Açlıkla, yoklukla, zulümle olduğu gibi bolluk, refah ve varlıkla
da imtihan olacaktı Müslümanlar.
Çünkü Rabbimiz bizi her koşulda,
ortamda ve zamanda nasıl davrandığımızı görmeyi murat
etmişti ve imtihan sırrı da burada
yatmakta idi.
Kur’an’da bile Allah “akledin…” diyor. “Düşünün ve akledin…”
Düşündüğümüzde ve aklettiğimiz de önümüzde bir imtihan durduğu
aşikâr değil mi?
Post modern darbe 28 Şubata karşı 16 Nisan bu vatanın
imtihanıdır!
Bu günlerin devamı için zalimlerin elinden bu vatanı kurtarmamız
için önemli fırsat var.
Referandum tarihi olan 16 Nisan’da 28 Şubatların bir daha
yaşanmaması adına önümüzde bir fırsat var.
İngiliz-Yahudi medeniyetinin ve içimizdeki avenelerinin
ellerinden şahsiyetimizi ve vatanımızı kurtarmak için önemli bir
fırsat.
Hala kendilerini hissettirmek adına atmış oldukları manşetlere
karşılık bulacakları ümidi ile nifak tohumu ekmeye çalışanların
karşısında 16 Nisan vatanımız için çok büyük bir fırsat.
“Evet” ile diklenmeden dik duracağımız
referandum sonrası post modern darbe olarak nitelendirilen 28
Şubatların önünü tamamen tıkamış olacak inşallah.