Ne olmuştu bu makus tarihte?
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı esir alınmıştı, terletilene kadar
sıkıştırılmıştı, ülkenin makus tarihine imza at diye
zorlanıştı.
Rahmetli Başbakanımız, gönüllerin adamı Prof.Dr. Necmettin
Erbakan buna rağmen imza atmadığı halde, imzaladı izlenimi
verdirilerek kararlar uygulanmıştı.
Yetmemişti dönüşümlü hükümetin önü kapanmış (Refah-Yol Hükümeti
anlaşmalıydı, ilk iki yıl Başbakanlık Refah’ta ikinci iki yıl
Doğruyol partisine geçecekti) hükümet kurma görevi azınlık
durumunda olan ANAP lideri Mesut Yılmaz’a verildi,
oluşan/oluşturulan ANASOL-M hükümeti Milli Güvenlik Kurulu’nun emir
erliğini yaptı. İşte sadece bunun için bile olsa bu anayasa
paketine “evet” demek lazım.
Bu memleketin başına öyle bir bela getirdiler ki aradan 18 yıl
geçmesine rağmen hala o sıkıntıların sersemliğini yaşıyoruz.
Neydi bu musibetler?
*8 yıllık zorunlu eğitim getirildi, İmam- Hatiplerin orta kısmı
kapatıldı, Refah-Yol Hükümeti de 5+3 mecburi eğitimi savunuyordu,
ama birilerinin amacına tam hizmet etmiyor diye kabul görmedi.
*İmam hatiplerin önünü kapatacağız diye meslek okulu mezunlarına
üniversite giriş sınavlarında katsayı engeli getirdiler. Meslek
okullarımız boşaldı.
Halbuki gelişmiş dünya ülkelerinde meslek okullarına giden
öğrenci oranı %80, akademik oklularla %20 durumundaydı. Bizde durum
tersine döndü ve mesleksiz bir nesil yetişti. Bu, ülkemize verilen
en büyük zarardı.
*Örtü yasağı öyle yayıldı ki nerdeyse sokağa kadar inecekti.
Devlet vatandaşının dinine hor bakmıştı ve vatandaş devletinde
soğuyordu, neredeyse birileri örtüyle, irtica ile yatıp
kalkıyorduk.
*Kamu kurumlarında mescit yasağı getirildi. Vatandaşın ibadetini
rahat yerine getirip vazifesini daha bir keyifle yerine getirmesi
mümkünken, namaz kılan memurlara sıkıntı oluşturdular. Gümüş
yüzüklülerin sayısı bir hayli azalmıştı. Şükürler olsun ki ben o
yıllarda öğretmenlikten istifa etmiştim. Ama dershanelerin haftalık
tatili Cuma günüyken Pazartesi’ye alınmıştı, Cuma günü müminler
rahat bir tarzda namazına gidiyorlar diye birileri
kahroluyordu.
*Binlerce devlet memuru görevden atıldı, birçok bay ve
bayan değişik gerekçelerle disiplinsizlik gerekçesiyle görevinden
alındı, bir kısmı da dayanamadı kendileri görevini bıraktı. Kimisi
cezaevine atıldı, kimisi hicret etti. Yusufiler olarak adlandırılan
650 kişi 36 yıl ceza almış mağduriyetleri hala devam ediyor.
Yeniden yargılanma hakkı talepleri var ama hala birileri bir türlü
duymadı.
En büyük zararlarından birisi de AK Parti'ye dokundu bu tür
tahribatı telafi etmekle zaman kaybetti, örtü yasağını kaldırana
kadar ak ve karayı seçti. 2012 yılı 30 Martta 4+4+4 sistemini
getirerek eskisinden bir adım daha ileri düzeyde özgürlüklerin
önünü açtı.
Eğer 28 Şubat’ın getirdiği bela olmasaydı toplumda bu kadar
ayrışma yaşanmazdı, iktidar da bundan ucuz bir rant elde etmezdi
diye düşünüyorum.
Kendince öyle bir iddialıydılar ki bu tahribatları güya bin yıl
sürecekti. Anadolu insanı sıkıntı içinde mutsuz yaşarken, Üstat
Bediüzzaman’ın ifadesiyle “Zındıka
komitesi” bir adım geride kız kıs gülecekti.
Hani atalarımızdan bir tecrübe var “Allah’ın da bir
hesabı var” diye ve o hesap cereyan etti, Meclis bir
sürü düzenleme yaptı ama bunun sıkıntısı hayatımıza yansıdı
maalesef.
Yapılan araştırmaya göre her askeri darbeden sonra ülke
ekonomimiz dolar bazında %50 gerilerken bu sefer sürecin
yetiştirdiği niteliksiz vatandaş kitlesi hayata izahı mümkün
olmayan bir zarar verdi.
Bu 28 Şubat sürecine müdahil olan iz’ansız aklı Anadolu insanı
çöpe attı ben de üzerine moloz döküyorum. İnşallah ilelebet nefes
almaz. Siz de “amin” derseniz sevinirim.
Sevgili kardeşlerim bu müdahaleyi küçümsemeyin, hayatımızda
sirayet etmediği alan kalmadı.
Esselamu Aleyküm.