27 Mayıs'a savcılık incelemesi
Abone olEski Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın ailesi 27 Mayıs darbesiyle ilgili suç duyurusunda bulundu.Savcılık, suç duyurusu dilekçesini işleme koyarak inceleme başlattı.
Eski Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın ailesi 27 Mayıs darbesiyle
ilgili suç duyurusunda bulundu. Polatkan'ın yeğeni Hasan Serdar
Bilir, “Acılarımıza sebep olanların hesap vermesini istiyoruz”
dedi.
“27 Mayıs darbesi bizim için hiçbir zaman son bulmadı.
Bütün ömrümüz yasla geçti. İdamdan sonra yıllarca dayım, Zorlu ve
Menderes'in kabirleri Yassıada'da mahkûm edilmeye devam
etti.”
Türkiye gazetesinden Arzu Yıldız'ın haberine göre tarihimize kara
bir leke olarak geçen 27 mayıs 1960 darbesinde Başbakan Adnan
Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ile birlikte idam
edilen Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın yeğeni Hasan Serdar Bilir ve
kız kardeşinin bir ay önce Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına 27
Mayıs darbesiyle ilgili suç duyurusunda bulunduğu ortaya çıktı.
Dilekçede 27 Mayıs darbesinin hayatta kalan sorumlularının
yargılanması talep edildi. Başsavcılık, söz konusu suç duyurusu
dilekçesini işleme koyarak inceleme başlattı. Dilekçeye konu olan
hususları araştırması için daha önce 12 Eylül ve 28 Şubat darbesini
soruşturan Ankara TMK. 10. Maddesiyle Yetkili Cumhuriyet Savcısı
Kemal Çetin görevlendirildi.
ZAMAN AŞIMI YOK, İNSANLIK SUÇU
Savcılık, darbecilerin yargılanmasını engelleyen geçici 15.maddenin
12 Eylül referandumunda kaldırılması üzerine, darbeleri 'insanlık
suçu' kapsamında değerlendirdi. 27 Mayıs darbesiyle ilgili zaman
aşımının uygulanmayacağı görüşünde birleşen savcılık, dilekçede yer
alan hususları mercek altına alacak. Olayla ilgili suç unsurlarını,
delillerin toplanmasının ardından, darbenin mimarlarının hayatta
kalanlarının isimleri tespit edilecek ve gerekli görülmesi halinde
inceleme soruşturmaya dönüşecek.
27 Mayıs darbesiyle ilgili suç duyurusunu veren Hasan Polatkan'ın
yeğeni Hasan Serdar Bilir, suç duyurusu dilekçesinde, halen hayatta
olan Milli Birlik Komitesi Üyesi Emrullah Çelebi ve darbenin bütün
sorumlularından şikayetçi oldu. Bilir, 27 Mayıs darbesinin ardından
Yassıada'da yapılan yargılamalarda, o dönemde Demokrat Parti Bolu
Milletvekili olan babası Servet Bilir'in ve bütün demokrat
partililerin ağır işkence ve haksızlığa maruz kaldığını anlattı.
Darbecilerin yanı sıra işkencecilerden de hesap sorulmasını istedi.
27 Mayıs ile ilgili suç duyurusu dilekçesinden Hasan Polatkan'ın
halen hayatta olan 90 yaşındaki eşi Mutahhare Polatkan ve kızı
Nilgün Polatkan da mağdur olarak yer aldı. Mutahhare Polatkan'ın 27
Mayıs'ta yaşadıkları sebebiyle kronik bir rahatsızlık geçirdiğinin
de altı çizildi. Hayatta olan ve hayatını kaybeden 27 Mayıs
darbecilerinin mal varlıklarının araştırılması için MASAK'ın rapor
hazırlaması da dilekçede talep edildi.
ÖMRÜMÜZ YASLA GEÇTİ
27 Mayıs darbesiyle ilgili suç duyurusunda bulununan Hasan Servet
Bilir, suç duyurusu dilekçesinin işleme alınmasını gazetemize
değerlendirdi. Bilir, şunları anlattı: “Darbecilerin yargılanmasını
engelleyen maddenin kaldırılmasının ardından Aydın Menderes ile bir
araya geliyorduk. Yasanın onaylanması ile birlikte suç duyurusunda
bulunmayı planladık. Ancak kısa süre sonra Aydın Bey rahatsızlandı.
Eşi ile irtibatta olduk. Kısa süre sonra da vefat etti. Ben suç
duyurusunda bulundum. Eşi bana 'Aydın Bey'in son isteği buydu'
dedi. 27 Mayıs darbesi bizim için hiçbir zaman son bulmadı. Bütün
ömrümüz yasla geçti. İdamdan sonra yıllarca dayım, Zorlu ve
Menderes'in kabirleri Yassıada'da mahkûm edilmeye devam etti.
Geçmişimiz acı ve kötü anılarla dolu. Biz bunun çözülmesi için
Süleyman Demirel'in Başbakanlığı döneminde kendisiyle görüşmek
istedik. Ancak Demirel bizden kaçtı. Turgut Özal döneminde ise
Özal, hem bizleri dinledi hem de gerekli adımları attı. Özal
döneminde kemik ve toprakları toplayarak bugünkü Anıt Mezar'a
getirdik. Özal, bu süreçte bizlere en büyük desteği veren isim
oldu. Babam Yassıada'dan salındıktan sonra getirdiği bavulundaki
bütün kıyafetler nemden çürümüştü. Sadece o kıyafetler bile babama
Menderes ve arkadaşlarına ne derece kötü muamele edildiğini
gösteriyordu. Yassıada mağdurları ile halen irtibat halindeyiz. O
dönemde Yassıada'da bulunan Demokrat Partili vekillerin ellerinde
sigara söndürüldüğünü biliyoruz. Babamdan hem de onunla birlikte
yargılanan arkadaşlarından Yassıada işkencelerini dinledik. Dayım
ve idam edilen Menderes, Zorlu ve yargılanan isimlerin yarı çıplak
soyularak soğuk havuza sokulduğunu, yüzlerine tükürüldüğünü ve
başları bir musluğun altına gelecek şekilde oturtularak musluktan
su damlatılmak suretiyle bin bir çeşit işkenceye maruz
bırakıldıklarını olaya şahit olan birçok kişiden dinledik. Babam
doktordu yargılamadan yıllar sonra bile birçok haksızlığa maruz
kaldı. Kamuda çalışma hakkını yıllar sonra alabildi.
Dayımın asker ve sivil bürokratlar arasında maaş farkını kapatmak
istediğini biliyoruz. O dönemde buna dair açıklamaları basına
yansımıştı. Kendisi, 'yetim hakkı yedirmem. Asker sivil eşit
olmalı' diyordu. Kendisini ziyarete Yassıada'ya gidiyorduk. Ölüme
giderken bile, babama, 'Eskişehir'e üniversite yapın' diye tembih
ediyordu. Bugünkü Eskişehir Üniversitesi'nin onun vasiyeti üzerine
kurucuları arasındayız.
IMF'Cİ GÜRSEL PAŞA
IMF'den ilk bizim borç almamız dönemi Milli Birlik Komitesi Başkanı
ve eski Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'in zamanıdır. Bu zamana kadar
kesinlikle borç alınmamıştır. Dayım ve Demokrat Partililer, Vehbi
Koç'a sanayileşmeye girmesi için telkinlerde bulundu. Bunun üzerine
Vehbi Koç, sanayi sektörüne atıldı. Koç Yassıada mahkemesi
tarafından dinlenmek üzere çağrılmıştı. Ama o ifade vermek yerine
Amerika'ya gitmeyi daha doğrusu kaçmayı tercih etti. Bugünkü
Meclis'i Demokrat Parti tamamladı. Ancak içerisinde siyaset yapmak
nasip olmadı. Yine Anıtkabir'in inşaatı da yine Demokrat Parti
döneminde tamamlandı. Gizli oy, açık sayımı getirdiler, ezanı
Arapça'ya çeviren Demokrat Parti'dir.”