26 Nisan 2011 Basın Özeti
Abone olGuantanamo Üssü'ne ilişkin sızdırılan yeni belgeler, bin Ladin Bora Tora'dan nasıl kaçtı, Kandahar cezaevinden kaçan bir Taliban üyesiyle mülakat ve Mısır'da 'mücadeleyi kaybeden liberaller'
Wikileaks'in Guantanamo üssü ile ilgili sızdırdığı belgeleri
yayımlamaya devam eden Guardian gazetesi ile
başlıyoruz.
Gazete, sızdırılan belgelerde yer alan, el Kaide adına 2002 yılında Pakistan'da iki kilise ve bir otelin bombalanması eylemini gerçekleştiren Adil Hadi el Jazairi Bin Hamlili'nin aynı zamanda İngiliz istihbaratı MI6 için çalıştığı iddialarını manşetine taşımış.
Hamlili'nin aynı anda hem İngiliz hem de Kanada istihbaratı için çalıştığının, ancak iki ülke istihbaratından da önemli bilgiler sakladığının ve Afganistan ile Pakistan'daki Amerikan ordusu iiçin tehdit oluşturduğunun belgelerde yer aldığı da haberde yazıyor.
Guardian'ın haberine göre, wikileaks tarafından sızdırılan Guantanamo üssüne ilişkin Amerikan resmi belgelerinde bugün öne çıkan noktalar şöyle: "Üste tutulan bir muhbir en az 123 tutukluyu suçlayarak özgürlüğüne kavuştu. Muhammed Basardah, Amerikan askeri kaynakları tarafından "paha biçilmez" bir kaynak olarak tanımlanır ve "isnisnai bir işbirliği gösterdiği" söylenirken, diğer tutukluların avukatları ise Basardah'ın verdiği kanıtların güvenilir olmadığını söylüyor. Amerikan sorgu makamları sıklıkla tutuklulara nasıl muamele edileceği konusunda anlaşmazlığa düşmüş. Çoğu durumda Guantanamo Özel Görev Grubu, Cezai İnceleme Görev Grubu'nun tutukluların serbest bırakılması yönündeki kararını bozmuş."
Bin Ladin'i savaş lordu kaçırdı
Gazete, ayrıca Usame Bin Ladin'in Aralık 2001 yılında Tora
Bora'dan nasıl kaçmış olabileceğine ilişkin bilgi içeren belgelere
de geniş yer veriyor. Haberde, Amerikan yetkililerinin bin Ladin'in
Amerikan ve İngiliz özel timleri tarafından köşeye sıkıştırılmışken
Pakistanlı bir savaş lordu tarafından güvenli bir bölgeye
kaçırıldığını düşündüğü belirtiliyor.
Pazartesi günü yayımlanan Guantanamo belgelerine başyazılarından birini ayıran Independent gazetesi ise, sızdırılan belgelerin Amerikan başkanı Obama'nın Guantanamo'ya ilişkin verdiği sözleri tutamayacağını gösterdiğini vurguluyor.
Obama, seçim kampanyası sırasında Guantanamo Üssü'nün kapatılacağı ve hala burada tutulan kişilerin sivil mahkemelerce yargılanacağı sözünü vermişti.
'Guantanamo'da tutarsızlık endişe verici'
Yazıda öne çıkan cümleler şöyle: "Sızdırılan son belgeler yüzlerce kişinin mahkemelerin asla kabul etmeyeceği, muğlak ya da kusurlu kanıtlara dayanarak yıllarca tutuklu kaldığını gösteriyor. Başka bir rahatsız edici bulgu ise, tehlikeli addedilen ancak gene de üçüncü ülkelere kakalanan tutukluların sayısına ilişkin. Bir bütün olarak, sızdırılan belgeler tutukluların salıverilmesi söz konusu olduğunda Amerikan yetkililerinin uygulamalarının endişe verici ölçüde tutarsız olduğunu gösteriyor."
Times gazetesi ise, Wikileaks'in sızdırdığı Guantanamo belgelerinin üste tutulan masum kişilerin nakledilmesini zorlaştıracağını vurguluyor haberinde.
Haberde, İnsan Hakları Örgütü Human Rights Watch'tan Andrea Prasow'un yüksek risk teşkil etmediği düşünülen Guantanamo tutuklularının nakledilmesinden sorumlu Dan Fried için sarf ettiği şu sözlere yer veriliyor: "Elçi Fried için bu durum son derece yıldırıcı." 2002 ile 2009 yılları arasıdna toplanan bilgiler için Prasow, "O zaman da doğru değillerdi, şimdi de değiller" diyor ve devam ediyor: "Bu Fried'in işini daha da zorlaştırıyor. Diğer ülkelerle müzakere edebilme kapasitesini etkiliyor."
Afganistan savaşı ve iki cezaevi
Wikileaks tarafından sızdırılan belgeleri yayımlayan Guardian gazetesi de başyazılarından birini Guantanamo üssü ve Kandahar'da dün toplu firarların yaşandığı cezaevine ayırmış.
"İki cezaevinin hikayesi" başlıklı yazıda öne çıkan noktalar şöyle: "Afganistan savaşına dair yanlış giden her şeyin en iyi sembolü bu iki cezaevinin hikayesi olabilir. Cezaevlerinden birinde, kalan tutuklular serbest bırakılamıyor. Diğerinde ise, tutuklular içeride tutulamıyor. İki durumda da askeri ittifak aptal gibi görünüyor."
Sızdırılan belgelerin, hukukun rafa kaldırılmasıö işkence ve tutuklulara sürekli kötü muameleden öte, sistemin rastgele ve verimsiz karakterini gösterdiğini belirten yazı, "Guanatanamo'nun istihbarat toplamanın kötü, adaleti sağlamanın ise daha da kötü bir yolu olduğu anlaşılıyor" sözleriyle devam ediyor.
'Afganistan'da istediğimizi yapabiliriz'
Gazete, sayfalarında Kandahar'daki cezaevinden kaçan bir mahkumla yapılan mülakata da yer veriyor.
Jon Boone isimli muhabire yaptığı açıklamada, firar eden mahkum, tünelin tutukluların özgürlüğe olan yürüyüşlerinin büyük bir kısmını ayakta yapabilmelerine izin verecek boy ve genişlikte olduğunu anlatıyor, tünelin bazı bölümlerinde elektrik ve vantilatörler olduğunu da ekliyor.
28 yaşındaki mahkum firarı şöyle anlatıyor: "Çok iyi organize edilmişti. Aynı anda yalnızca belli sayıda kişinin tünele girmesine izin verdiler çünkü herkesin nefes almasına yetecek kadar oksijen olduğundan emin olmak istiyorlardı."
Haberde, firarın yalnızca büyük bir propaganda başarısı olmadığı, aynı zamanda Afgan hükümetinin süregelen zayıflığının ve Taliban'ın devam eden gücünün altını çizdiği vurgulanıyor. Bu durumun, NATO'nun on yıllık savaşta son aylarda ilerleme kaydedildiği söylemine gölge düşürdüğü de ekleniyor.
Haber, kaçan Taliban üyesinin şu sözleriyle noktalanıyor: "Kandahar halkı bizi tamamen destekledi, bize giyecek ve kalacak güvenli yerler sağladılar. Kandahar'da ya da ülkenin başka bir yerinde ne istersek yapabileceğimizi kanıtladık."
Mısır'da liberaller ve Selefiler
Financial Times'ın yorum sayfalarına yazan Gideon Rachman, Mısırlı liberallerin ülkedeki mücadeleyi kaybettiği savunuluyor.
Analizde öne çıkan noktalar şöyle: "Geçen hafta konuştuğum bir liberal siyasetçi, devrimden sonrasına kadar Selefileri neredeyse hiç duymamış olduğunu anlatıyordu. Şimdi ise, medya Selefilerin sözcüleriyle dolu ve siyaseten örgütleniyorlar. Bazı tahminlere göre, Eylül ayında yapılması planlanan parlamento seçimlerinde oyların yüzde 5 ila 10'unu toplayabilirler."
Rachman, ülkenin daha yerleşik ve daha az köktendinci İslami örgütü Müslüman Kardeşler'in de oyların üçte birini alacağının tahmin edildiğini hatırlatıyor ve seçimlerden sonra kurulacak ilk meclisin İslamcı çoğunluğa sahip olabileceğini söylüyor.
Rachman, yeni anayasayı yapacağı için bu meclisin özellikle önemli olacağını ve bu yüzden de liberallerin seçimlerin zeminin oluşturan anayasa değişikliklerine karşı çıktığını, yeni bir anayasal düzen kurulması ve siyasi partilerin örgütlenmesi için daha fazla zamana ihtiyaç olduğunu söylediklerini de ekliyor.
Mısır'da eski iktidara odaklanmanın bedelinin gelecek için yeterli hazırlıkları yapmamak olduğunu yazan Rachman, analizini şöyle bitiriyor: "Batı, Libya, Suriye ve Yemen'de yaşananlar dolayısıyla Mısır'ı göz ardı etmemeli. Arap baharının geleceği her şeyden çok Arap dünyasının en kalabalık ve kültürel olarak en güçlü ülkesinde neler yaşanacağına bağlı olacak. Eğer Mısır başarısız olursa, Arap baharının mavi gökyüzü ve iyimserliğinin yerini hızla daha karanlık ve fırtınalı bir şey alabilir."