Tarih boyunca gerçek davaların yanında bu
davanın getirilerinden faydalanmak isteyen insanlar her zaman var
olmuştur, var olmaya devam edecektir. Ancak şu da bir gerçektir ki
dava çıkarcılarının olması davanın gerçekliğine
halel getirmez.
İlim tahsil etmeye başladığım ilk yıllarda bir insanın ibadet
etmesinde dört amaç olduğunu öğrenmiştim. İbadetlerin her şeyden
önce Allah rızası için, sonra Allah
korkusundan, sonra Cennet ümidi ve
Cehennem korkusundan dolayı yapıldığını
öğrenmiştim. Lakin bunlar ilk üç maddeydi…
Son olarak maddi menfaat için yapılıyor oluşu bende sakin bir
öfkeyle karşılık bulmuştu.
İlk üçü amaç olarak belirlenip yapıldığında Allah katında bir
karşılığı vardır elbet ama dördüncü amaç ve niyetle yapılan
ibadetin Allah nazarında bir karşılığı yoktur.
Bir kişinin dünya menfaati için ibadet etmesi kendini bağlar
ancak ibadetin özüne bir zarar getirmez. İbadet her zaman
ibadettir.
Bunları neden anlatıyorum?
Tarih, 15 Temmuz gibi büyük bir olayda milletçe
kahramanlık örneği nedir sorusuna bir kez daha cevap buldu.
15 Temmuz ruhu bu ülke insanında her zaman vardı.
Olmaya da devam edecektir.
Lakin her şey de olduğu gibi bu davanın da
istismarcıları çıktı. Görünüşe göre çıkmaya da
devam edecek maalesef. Bu konuya istinaden bir takım haberleri
okudukça üzüldüm, zira hem milli şuura hem dine
zarar verilmiş olması beni derinden etkiledi.
Dahası özellikle istismar haberlerinin İslam
düşmanı olarak övünmekten beri durmayan bir takım haber
mecralarında çarşaf çarşaf yayınlanıyor olması çok
daha üzücü. Zira bu davranışlar sadece simsarların ekmeğine yağ
sürmüş oldu. Bu netice dahi bir Müslüman için üzülmeye
yeter de artar.
“İnsan olmak” kavramının karşılığına denk
düşmeyecek şekilde paye peşinde olmak düşündürücü.
Zira “kahraman” algısının örtüsüne bürünerek ve
toplum duygusunu istismar ederek İslam’a ve
vatan ve millet bütünlüğüne mugayir hareket etmek hiçbir
kavrama ait değildir.
Hepimizin bildiği gibi bir takım sahte duruşların olması
15 Temmuz ruhuna asla zarar veremez. 15
Temmuz, milletimizin küresel güçlerin temsilcileri olan
darbecilere karşı gösterdiği bir kahramanlık destanı olarak tarihin
altın sayfalarında çoktan yerini aldı.
Bu ruh ve mana asla zarar görmeyecek ama bu
ruhtan maddi kazanç ve paye elde etmeye çalışanlar bir gün gelecek
rezil olacaklar.
Boyaları dökülecek ve gerçek kimlikleri olan sefih
ruhlar açığa çıkacak.
Eğer 15 Temmuz ruhundan maddi kazanç ve çıkar
sağlamak isteyenler varsa bilsinler ki bu davadan elde ettikleri
çıkar onlara yar olmayacaktır. Sahte kahramanlar hakikatin
yıkılmaz gerçekliği karşısında tar-u mar olmaya
mahkûmdurlar.
Çünkü niyet hakikattir.
Meşhur kamyonlu fotoğrafın 15 Temmuz günü değil
16 Temmuz akşamı
çekildiği ve gerçeklerin bilinenden çok farklı olduğu
anlaşıldı!
Bu nevi haberler doğru ise beni üzen bir diğer nokta; bu tür
olayları bilenlerin ve şahitlik yapanların koskoca iki yıl boyunca
sessiz kalmaları. Belki de bu yapılandan daha büyük bir
cürüm.
Bildiği halde susmak… Bir nevi dilsiz şeytanlık
yapmak…
15 Temmuz ruhuna zarar geleceğini düşünerek
susanlar; merak etmeyin bu öylesine büyük bir ruh ve manadır ki
birkaç şarlatanın çıkarcılığı böylesine bir davaya asla
zarar veremez. Ama susmak ve geçekleri gizlemek zarar
verir.
Ayrıca unutmayalım ki; gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak
gibi garip bir huyu da vardır.
Lütfen 15 Temmuz ruhundan ve destanından maddi
çıkar elde etmek isteyenlere ve görünmeye çalıştığı kisve ile
İslam’a zarar vermeye çalışanlara izin
vermeyelim.
Bu gerçek ve büyük davadan sahte kahramanları söküp
atalım...
SOSYAL MEDYA
TAKİP
twitter.com/msbeser
facebook.com/msbeser