O Gece oğlumun düğünüydü, alt-üst, bay bayan
ayrı iki farklı salonda düğün yapmış, gelin damadın yeni bir hayata
adım atmanın hayırlı bir etkinliği olan bu geceyi en az günahla
atlatmanın keyfini yaşamıştık.
Yolda Damadım Halil Bulut son dakika haberlerine
baktı ve darbe girişimde bulunulduğunu söyledi.
Bana şaka gibi geldi, hani eski darbeler bari ortam
müsaitti, memlekette bazı sıkıntılar vardı, bir kargaşa mevcuttu,
ama an itibariyle memlekette ciddi bir sıkıntı yoktu, meğerse
ülkenin huzur ve mutluluğu birilerine batıyormuş.
Gelin-Damadı evlerine bıraktık evimize doğru gelirken
koyu bir HDP’li olan komşu binamızın kapıcısı, mutlulukla karışık
bir ifade ve alaylı bir dille “hoca neler oluyor darbe olmuş
haberiniz var mı?” dedi,
Ben de bir an soğuk kanlılığımı koruyarak “ne darbesi
arkadaş kısmi bir isyan var şimdi onlara birkaç tokat atarlar olur,
biter” dedim. Allah’a şükürler olsun ki öyle de oldu.
Meğerse darbeyi duyan oğlum kısa bir değerlendirme
yaparak eşiyle birlikte bir karar veriyorlar, “bu gece evde kalma
gecesi değildir” deyip gelinimi yarım saat zarfında babasının evine
bırakıp nöbet meydanına geliyor, ben bunu iki ay sonra başkasından
duydum, her hatırlattığımda da duygulanıyorum, hala da ona
sormadım.
Saat 12-01 arasıydı, vasıta da yok, nasıl gideceğimi
düşünürken Yeğenim Metin Porsuk beni aradı, “Dayı nerdesin?
Sorusunu sormaz mı?” Ben de vasıta yok gelmekte zorlanıyorum dedim,
eniştegillerden Yalçın Asiltürk beni arabasıyla aldı, bana
unutulmaz bir iyilik yaptı.
AK Parti il binasının önüne vardık ki maşallah,
maşallah, öyle bir kalabalık öyle bir heyecan var ki tarif
edemem, bir yanda
sivil toplum diğer yanda tüm ihtişamıyla orayı dolduran Hüda-Parlı
kardeşlerimiz. Tabi AK Parti teşkilatı belediye meclis üyeleri
dahil tam kadro oradaydı.
Bir zamanlar müdür olduğum okulda İş-Kur çerçevesinde
çalışan soyadı Kartal adını hatırlayamadığım bir genc halimi sordu,
Hal hatır sorduk bana dedi ki; “Ben evden çıkınca hanımdan helalık
isteyip çocuklar sana emanet deyince hanım dedi ki ben de geliyorum
çocuklar anne babasız yaşar ama vatansız yaşayamaz” ister inanın
ister inanmayın bunu her hatırladığımda duygulanıyorum şu anda göz
yaşlarını döktüğüm gibi.
Tekbirler, salavatlar, konuşmalar oldu derken
sabahladık, o gece sala okuyup sabah namazında bize imalık yapan
ilahiyat hocası Rifat Ablay ne aceptir ki FETÖ gerekçesiyle
yakalandı dört ay cezaevinde kaldıktan sonra çıkarıldığı ilk
mahkemede bırakıldı.
Darbeye karşı “Dik dur eğilme, bu millet
seninle” eseriyle
çevre illerde de Milli İrade Nöbetlerine destek verdi, işte böyle
kaba yanlışlar da oluyor.
16 Temmuz günü saat 10’na kadar partideydik milli
irade nöbetinin programlı düzenli gitmesi için üç kişilik bir
tertip komitesi oluştu bu komitede Mehmet Arzu, Av. Raşit Ocak ve
acizane ben uygun görüldük, bazı okurlarımızın benim için FETÖ ye
karşı ılımlı davranıyorsun diyen yorum yapıyorlar, ne diyeceğimi
bilemiyorum.
15 Temmuz sıradan bir darbe kalkışması değildi,
ülkemizi paymal etme teşebbüsüydü. Anadolu insanı ülkesine sahip
çıktı elhemdulillah. Aksi takdirde kim bilir bizim gibi mutedil
vatandaşların başına ne gelirdi.
Gelin bu müdahaleyi birlik beraberliğin başlangıç
tarihi olarak kabul edelim.
Kürdüyle Türküyle selamlaşıp kenetlenelim. Öz
vatanımızda huzur ve zenginlik içinde yaşamanın yollarını arayalım
ne dersiniz?
Allah o günleri bir daha göstermesin!
Amin demeniz dileğiyle