130 bin dolarını Türkçe için harcadı
Abone olCanlı imla kılavuzu Hüseyin Movit medya'nın korkulu rüyası
Kendisini Türkçe gönüllüsü ilan eden Hüseyin Movit, medya
dünyasının korkulu rüyası. Kimin dil bilgisi hatasını bulursa,
hemen telefon açıp düzeltiyor. Telefon defterindeki 5 bin kişinin
numarasını tek tek aramış, konuşmaların 1000’ini kayıt altına
almış, 750 kişi ve kurum hakkında mavi renkli dosya hazırlamış.
Babasından kalan servetini bu işe yatıracak kadar da işini ciddiye
alıyor!
Hüseyin Movit, 15 yıldan bu yana dil hafiyeliği yapan 68 yaşında
bir Türkçe gönüllüsü. Beş unvanı var. “Truva Yayınları'nın genel
yayın yönetmeni, serbest gazeteci, yazar, eleştirmen, düzeltmen."
Asıl mesleği ise turşuculuk. Movit, 1990'da emekli olunca kendini
Türkçenin güzel ve doğru konuşulmasına adar. Sadece zamanını değil,
parasını da bu işe yatırır. Turşuculuktan kazandığı parayla 1990'da
"Türkçe Gönüllüleri-Dil İzleme Grubu"nu kurar. Ama bu yetmez.
Emirgan'daki baba yadigârı evini satar. Değeri tam 150 bin
dolardır. 20 bin dolara eşiyle birlikte kendilerine başka bir ev
alırlar. Geri kalan 130 bin dolar yine güzel Türkçemizin hayrına
kullanılır. "İyi ki eşiniz sizi boşamadı Hüseyin bey?" diye
soruyoruz. "Vallahi boşasa yeridir. Çektiği sıkıntı hep benim
yüzümden. Benimle beraber o da dil uzmanı oldu. Hiçbir diziyi
izleyemiyor. Kumandayı elime aldım mı, spikerleri yakalayacağım
diye televizyonun karşısından ayrılmıyorum, o da mecburen benimle
birlikte seyrediyor. Hanım benden daha iyi yakalıyor artık" diye
cevap veriyor. Neyse ki internet çıkmış da, Movit ve eşinin
tartışmaları biraz azalmış. Çünkü 320 YTL'lik emekli maaşının 260
YTL'sini telefona yatıran Türkiye'de bir tek o var. Mesleğe ilk
başladığı yıllarda herkese telefonla ulaştığı için fatura da
kabarıyormuş hâliyle. Eve değil de, ekmek fırınına bırakılan
telefon faturaları da Movit'i eşinin dilinden pek kurtaramamış.
Hüseyin Movit, 2002'den beri kim, nerede, hangi saatte, nasıl bir
hata yapmış www.ignelifici.com adlı sitesinde hepsini kaydediyor.
Medya dünyasının âdeta korkulu rüyası olmuş. 15 yıldır saniye
saniye televizyonları takip ediyor, satır satır gazeteleri okuyor.
Kendisini zaten, "Ben medyanın Drakulasıyım. Herkesin ipini
çekiyorum." diye tanıtıyor. Hangi köşe yazarı, yayın yönetmeni,
editör, spiker, muhabir, enkırmen (bazıları "en kıro men") dil
bilgisi kurallarını çiğnemişse vay hâline! O kişiye mutlaka
ulaşıyor. Yanlışını bir bir anlatıyor.
Bugüne kadar aramadığı editör, köşe yazarı, genel yayın
yönetmeni neredeyse kalmamış. Telefon defterinde beş bin kişinin
numarası var, hepsine mutlaka ulaşılmış, hem de defalarca. Yaptığı
telefon konuşmalarının 1000'ini kayıt altına almış. Türkiye
Gazeteciler Cemiyeti'nin yayın organı ‘Bizim Gazete'de yazdığı köşe
yazılarında ve hazırladığı kitaplarda 15 bin kişiyi eleştirmiş.
"İçlerinden biri, 'beni yanlış eleştirdiniz' diyemez. 10 kaynağa
bakmadan kimseyi eleştirmem." diyor. 750 kişi ve kurum adına mavi
renkli bir dosya hazırlamış. Dosyalarda hataların
belgelerinisaklıyor. En son açtığı dosya da şu satırların gariban
muhabirine ait. Röportajımıza inanın elinde bu dosyayla geldi!
Medya dünyasında herkesin Movit'le ilgili mutlaka bir anısı var.
Mesela Hakkı Devrim'in yanlışını buluyor. Telefon açıp yılların
usta gazetecisine hatasını anlatıyor.
Devrim de teşekkür edip, köşesinde bu hatalara yer veriyor. Ama
sadece Devrim, Movit'e bu şekilde davranıyor. Ya diğer medya
mensupları? "Diğer herkes bana düşman. İlk sırada da Metin Uca
geliyor. Sonra Hıncal Uluç ve Reha Muhtar var." diyor. Dolayısıyla
en çok malzeme bu üç yazardan çıkıyor kendisine. Bir de TDK'dan
yani Türk Dil Kurumu'ndan... Yanlış okumadınız, Hüseyin
Movit, TDK'nın 1996, 2000 ve 2005 Türkçe Sözlük, Okul Sözlüğü ve
İmla Kılavuzlarında 300'ün üzerinde yanlış tespit etmiş.
Kaynaklar arasında bile tutarsızlık olduğunu söylüyor. Mesela 2005
Türkçe Sözlük'te Danıştay, Sayıştay ve Yargıtay maddeleri yok;
önceki sözlüklerde ise var. Movit, "Bunların anlamını öğrenmek
isteyen bir öğrenci ne yapacak? Biri bu soruya cevap vermeli!" diye
feryat ediyor. 2005 Türkçe Sözlük'te kilometre tarifi, ‘1.000
km'lik uzunluk ölçü birimi’ şeklinde yapılmış…
Peki kendisi hiç hata yapmıyor mu?
"Benim de hatam olur. Hata yaptığım gibi özür dilemesini de
bilirim. Herkes, "Sürçülisan ettik ise affola" der. Ben "Sürçülisan
ettik ise affolmaya" diyor ve e-posta adresimi veriyorum.
Eleştirdiğim kişilere sitemde söz hakkı tanıyorum. Erdem hatayı
kabul etmek ve tekrarlamamaktır." diyor. Yıllarca bu işi parasız
pulsuz, gönüllü yapan Movit, son yıllarda isteyen kişilere ücret
karşılığında düzeltmenlik yapıyor. Basın dünyasından beş yazarın
gizli tashihçisi. İsimlerini sır gibi saklıyor ve bu iş için kişi
başına ayda 100 YTL alıyor.
Babası lokantacıydı kendisi turşucu...
"Hacı Abdullah Lokantası'nın yerinde eskiden babamın adını taşıyan
Hacı Salih Lokantası vardı. Ercüment Ekrem Talu, Mustafa Nafiz
Irmak, İ. Galip Arcan, Suavi Tedü, Talat Artemel babamın hem yakın
arkadaşları hem de müşterileriydi. Burada birçok sanatçı, yazar,
bestekâr ve film-tiyatro yönetmeninden çok etkilendim. Metin
Erksan'la uzun yıllar arkadaşlık yaptım. Türkçeyi bana sevdiren
kişidir. 19 yaşında gazeteci Ali Gevgilili beni Vatan gazetesine
götürdü, ama babam gazetecilik yapmamı istemedi. Ben de
lokantacılığı bırakıp yine kendisinden öğrendiğim turşuculuğa
başladım. 1999'a kadar Balat'taki dükkânımda faaliyette bulundum..
Ama bir yandan da dil yanlışlarını takip ediyordum. İlk mektubumu
1972'de TRT'de yarışma programı sunan Bülent Özveren'e
gönderdim...
Siyasiler de nasibini almış
* Abdullah Gül, ‘meclis’ kelimesini ‘mecliis’
şekinde uzatıyor: ‘Hacı Bektaş Veli’ye ‘Hacı Bektaşi Veli’
diyor.
* Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, M. Âkif Ersoy'un,
"Sana açmış âğuşunu duruyor Peygamber." dizesini okurken "âğuş"
kelimesine "aguş" diyor. "11 kişinin ölümüne vesile olmuştur"
diyor. ‘vesile olmak’ olumlu cümlede kullanılır!
* Devlet Bahçeli, kalma durumu eki "-da, de" ile
dahi anlamındaki "da, de" eklerini kullanırken hata yapıyor ve
"..daaki", "...deeki" şeklinde seslendiriyor. Eskiden ‘ekonomi"’
demek varken, ‘ekönömi’ diyordu. Neyse ki Agâh Oktay Güner'in
uyarıları üzerine düzeltti.
'En çok hatayı haber programlarında buluyorum'
Movit'in dil yanlışları üzerine yayınlanmış iki eseri var: Avcıol
Basım Yayın'dan çıkan "Konuşamadığımız Türkçe ve…"
ve "Suçlular Aramızda". "Kim Bunlar, Kim Bunlar"
adlı üçüncü kitabını ise hazırlıyor. En çok haber programlarından
yanlış bulduğunu söyleyen Movit, bakın kimleri sobelemiş.
Mehmet Ali Birand, birçok kelimeyi
seslendiremiyor. “Yapcanız, gelceniz, gitceeniz” diyerek telaffuz
hatası yapıyor. Afganistan’ın başkentine “Kâbil” demiyor, “Kabul”
diyor, Amerikalılar gibi; Pervez Müşerref’e Müşaref diyor! Bence
enkırmenler içinde en kötüsü Mehmet Ali Birand. Seyrüsefer memuru
gibi, el kol hareketleri de cabası.”İtalyanlar Apo’yu azize” yaptı
diyor. “Aziz” ile “azize” arasındaki farkı bilmiyor! Mardin’in
Midyat ilçesini Madrid’e bağlıyor, hem de defalarca.
Ertuğrul Özkök, “... Avrupa Birliği’in en
‘Establishement’ (Doğru imla: establishment. H.M.) yani son
günlerin moda deyişi ile ‘müesses nizamın’ en etkili gazetesinden
...” Ertuğrul Özkök “establishment” (kurum, kuruluş, müessese) ile
“established order”i (müesses nizam=kurulu düzen) karıştırıyor!
Ayrıca Mehmet Barlas’ın yıllardır yaptığı hataya
düşüyor ve “Devlet iktidarının yasama, yürütme ve yargı olmak üzere
üç ayrı organ aracılığıyla kullanılması ilkesi” anlamındaki,
“kuvvetler ayrılığı” terimini “kuvvetler ayrımı” şeklinde
belirtiyor!
Fatih Altaylı, Fransızca eğitim veren Galatasaray
Lisesi mezunu olmasına rağmen kökeni patronaj olan kelimenin
anlamını bilmeden defalarca kullandı. Patronla ilgili bir şey
sanıyorlar. Halbuki patronaj; cezaevinden serbest bırakılan
suçlunun toplum yaşantısına yeniden uyabilmesini sağlamak amacıyla
yapılan yardım çalışması. TDK son yıllarda “yönetim, gözetim”
anlamını eklemiş. Böyle bir anlamı yok, bu tamamen yanlış.
Hıncal Uluç, başkenti Quito olan ülkeye Ekvator
diyor, doğrusu Ekvador'dur. Ama köşesinde adımı da vererek,
Ekvator'un doğru olduğunu yineledi. Dünya Kupası'nın Kore'de
yapıldığı yıldı. 90 Dakika programını izliyorum. Haşmet Babaoğlu,
"Yarın Ekvator'un maçı var." dedi. Uluç, "Orası Ekvator değil,
Ekvador diye düzeltti!” ama köşesinde düzeltmedi.
Çiğdem Anad, “seçim sath-ı maili”ne “seçim sath-ı
mahalli” diyor. “Şoför mahalli” der gibi.
Haldun Dormen yarışmacıya ‘Sana Abidin mi, Âbidin
mi diyelim?’ diye soruyor. Bunu demeye hakkı yok. Âbidin Dino’yu
hiç mi duymamış!
Ahmet Hakan, “Acaba Kürşad Tüzmen de için bu
yöntem işleyecek mi? Düşük cümlenin doğrusu: “Acaba Kürşad Tüzmen
için de bu yöntem işleyecek mi?”
(Sevinç Özarslan)