12 Eylül sabahı neredeydiniz?
Abone ol12 Eylül sabahı neredeydiniz.. Heyamola yayınları 99 yazar ve 15 çizere 12 Eylül sabahı nerede olduklarını ve neler hissettiklerini sormuş.
Bu soruya cevap veren 114 sanatçı 12 Eylül sabahı darbeyi nasıl
öğrendiklerini ve sonrasında başlarına gelenleri anlatıyor.
Bazıları 1.5 yaşında anne ve babasının gözaltına alınışını yaşamış.
Bazı yazarlar ise başlarından geçen trajedi ile komedinin bir
birine karıştığı olayları anlatmışlar.
Taraf'tan Sadık Güleç'in tanıtım yazısı şöyle:
Kapısına dayanan silahlı askerleri görünce “eyvah gidiyoruz” diyen
Ney Sanatçısı Süleyman Ergüner silahlı askerlerin arasında çıktığı
yolculuğu Harbiye Orduevinde askeri darbeyi yapan beş komutanın
karşısında ney çalmak için son bulduğunda derin bir “oh” çeker. Bir
başkası “ekmek almaya çıkıp” tam on bir yıl sonra yurtdışından
memleketine dönebilir.
O geceyi anlatanlar arasında darbeyi bir telefonla öğrenip sonra
askeri darbenin lideri Kenan Evren’in basın danışmanı olan Ali
Baransel’de var.
Adalet Ağaoğlu :
Aydınlarımızdan güzelin güzeli yazar dostumuz Muzaffer İlhan
Er-dost'un yayımcı kardeşi, gencin genci İlhan Erdost, Mamak
Cezaevi'ne 'kaldırılıyor'. Götürülürken dövülüyor, dövülüyor.
Dün öldü. Dövüle dövüle... Muzaffer kardeşimin baba gibi kol kanat
gere gere yetiştirdiği kardeşi İlhan. Ya anne, ya kardeşler, ya
çocuklar? Ne edecekler yanmaktan, çırpınmaktan başka? Hepsi
serinkanlı, çalışan insanlar. Ne demeli? Teselliyi nasıl geçerli
kılmalı.
Adviye Erbay
Ağabeyim; Demir Yumruk operasyonu-204'lerle birlikte 27 Kasım 1980
gecesi gözaltına alındı ve iki ay Emniyet Müdürlüğü'nde kaldı. İki
ay sonra Mamak Cezaevine onu annem ve babamla birlikte ziyarete
gittiğimizde kollarının tutmadığını ve sol kulağının duymadığını
söyledi bize... Ben cezaevi olarak kullanılan binadan dışarı
çıktığımda hüngür, hüngür ağlamaya başladım.. Oradaki herkes
"Burada ağlanmaz" diye beni azarladı.. Ağabeyimin ölümüne kadar
uzanan yaklaşık iki yıllık dönemde, ziyaret günlerinde onun
kırılmış gözlüklerini sık sık yaptırmak durumunda kaldık. Bundan da
kolayca anlaşılabileceği gibi Mamak Askeri Cezaevi'nde sürekli
dövülüyorlardı... Ağabeyim daha sonra Ana Dev-Yol davasına
bağlandı, ancak münferit bir davadan ceza aldığı için sivil
cezaevine nakledildi ve kaçmaya karar verdi. Gözaltına alınışından
yaklaşık iki yıl sonra kaçtı ve 4 gün sonra İstanbul'da
nişanlısının evinde, polisler gelince intihar etti.
Ney Sanatçısı Süleyman Ergüner:
Kapıyı açar açmaz karşımda silahlı askerleri görünce şaşırmıştım.
Görevli astsubay; "Süleyman Erguner burada mı oturuyor?" diye
sordu. Heyecanla, "Evet, benim" dedim. Arama mı yapacaklar yoksa
beni de alıp götürecekler miydi? Geride kalan günlerde farkında
olmadan bir şey mi yapmıştım, birisi mi iftira attı, diye birkaç
saniyede bunları düşündüm. O sırada, annem; "Oğlum ne oluyor, kim
o?" diye kapıya gelip askerleri görünce zaten yüksek olan tansiyonu
sanırım o zaman tavan yapmıştı. Durumu anlayan astsubay, bizi
rahatlatan geliş sebebini açıkladı: "Süleyman Bey, lütfen
hazırlanın, neyinizi de alın, orduevine gideceğiz" dedi. Ama annemi
teskin edene aşk olsun. "Komutanım, benim oğlum bir şey yapmadı
ki?" "Tamam, anne, zannettiğin gibi değil. Bak, ney'imi de alacağım
orduevine götüreceklermiş, sanırım Paşalara/komutanlara çalacağız,
diyerek onu sakinleştirdim….Harbiye Orduevinde Org. Kenan Evren ve
diğer komutanlar, konserin başında yaptığım 'Ney' taksimimi can
kulağıyla dinliyorlardı.