12 Dev Adam’da yeni dönem
Abone olTürkiye Basketbol Federasyonu (TBF) Başkanı Turgay Demirel, Federasyon Yönetimi olarak Tanjevic’in istifasını kabul ettiklerini ve A Milli T...
Türkiye Basketbol Federasyonu (TBF) Başkanı Turgay Demirel,
Federasyon Yönetimi olarak Tanjevic’in istifasını kabul ettiklerini
ve A Milli Takım’da yeni bir dönemin başlayacağını açıkladı.
Abdi İpekçi Spor Salonu’nda düzenlenen basın toplantısına TBF
Başkanı Turgay Demirel, Milli Takımlardan Sorumlu Yönetim Kurulu
Üyesi ve A Milli Takım Menajeri Harun Erdenay, Milli Takımlar
Teknik Direktörü Bogdan Tanjevic ve A Milli Takım Kaptanı Hidayet
Türkoğlu’nun yanı sıra TBF Yönetim Kurulu Üyeleri ile birlikte TBF
yetkilileri ve çok sayıda medya mensubu katıldı.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Başkan Demirel, 2013 yazının
pek çok bakımdan Türk basketbolu için başarıyla başladığını ve
başarıyla devam ettiğini söyleyerek, “Böyle de sonuçlanmasını ümit
ediyorduk. Bu basın toplantısını da bu tarihte değil, Avrupa
Şampiyonası bittikten sonra düzenlemeyi ümit ediyorduk. Öncelikle A
Milli Kadın Takımımızın Avrupa Şampiyonası’ndaki bronz madalyası,
daha sonra Akdeniz Oyunları’nda kazanılan altın madalya ve Genç
Erkek Milli Takımımızın Avrupa Şampiyonu olması bu yazın
başarılarıydı. Devamında da A Milli Takımımızın sadece Dünya
Şampiyonası’nda katılma hakkını elde etmesiyle değil, aynı zamanda
madalya alması ile sonuçlanacak bir Avrupa Şampiyonası geçirmesi
amaçlanmıştı. 2013 Avrupa Basketbol Şampiyonası’nın pek çok
bakımdan anlamı vardı. Özellikle neredeyse 20 sene önce basketbola
başlamış, çok önemli bir basketbol jenerasyonun katıldığı belki de
son Avrupa Şampiyonası olması dolayısıyla ve bugüne kadar
yurtdışında kazanamadığımız bir madalyayı, hatta altını alma
hayaliyle hazırlıklara başladık. Bu süreç antrenmanların başladığı
ilk günden maçların tamamlandığı son güne kadar tüm
basketbolseverlerin ve kamuoyunun yakın ilgisine mazhar oldu. Çünkü
basketbolun etkisi, sporun etkisi çok büyük. Biz de özellikle bu
sene bütün ekip olarak ülkemizi elde edeceğimiz büyük başarıyla
sevindirmek, kenetlemek ve 2010’da yaşadığımız, 2001’de yaşadığımız
duyguların benzerini yaşatmak amacıyla yola çıkmıştık. Böyle büyük
bir başarı hedeflediğimiz için de Temmuz ayında koçla ilgili
açıklama yapmak üzere düzenlediğimiz basın toplantısında
oyuncularımızı seçerken yaşlı, tecrübeli, genç; herkesin teknik
kadronun radarında olacağını ve bunlar arasından seçileceğini
söylemiştik. Biz Türk Milli Takımlarının son 20 yılına baktığımızda
yaşanmış 2 dönemi net olarak görebiliyor ve açıklayabiliyoruz.
Bunlardan bir tanesi ilk kez Dünya Şampiyonası’na katılma hakkı
elde ettiğimiz 2002’ye ve hatta daha sonra ilk kez Olimpiyatlara
katılmak için mücadele ettiğimiz 2003 Avrupa Şampiyonası sonuna
kadar olan 10 yıllık süreç. Burada Türk Milli Takımları 10 yıllık
bir aradan sonra sadece her Avrupa Şampiyonası’na katılma hakkını
elde eden ve orada mücadele eden bir takım olmaktan öte final
oynayan ve gümüş kazanan bir ekip haline dönüştü ve tarihinde ilk
kez Dünya Şampiyonası’na katılma hakkını elde etti. 2004’ten
itibaren ise yeni bir dönem başladı. Tüm önde gelen koçlarımızın,
kulüplerimizin katkıları ve o dönem Milli Takımımızı yöneten
hocalarımızın başarılarıyla 2003 sonuna kadar olan bu birinci
dönemi tamamladık” dedi.
“TEKNİK VE İDARİ EKİBİMİZ, OYUNCULARIMIZ, HEPİMİZ BU ŞAMPİYONAYA
SADECE İLK TURU GEÇMEK İÇİN DEĞİL, MADALYA ALMAYA GİTTİK”
2004 yılından itibaren Tanjevic ile anlaşarak, kendisine Milli
Takımların sorumluluğunu verdiklerini hatırlatan Demirel, “Bu dönem
içerisinde katıldığımız Avrupa ve Dünya Şampiyonalarından,
elemelerinde başarılı da başarısız da olduğumuz yıllar oldu.
2006’da 2. kez katıldığımız Dünya Şampiyonası’nda genç bir kadroyla
6. olduk. 2010 Dünya Şampiyonası’nda ise ABD ile final oynayarak
gümüş madalya kazandık. 2009 Avrupa Şampiyonası, oynadığımız
basketbol ve çeyrek final maçı da dâhil olmak üzere 7 maçın 5’ini
kazandığımız, 2’sini uzatmalarda ve son topta kaybettiğimiz bir
şampiyonaydı. Maalesef bugün 2009 Avrupa Şampiyonası medya
tarafından bugün başarısız bir şampiyona olarak gösteriliyor. Ama
2009 Avrupa ve 2010 Dünya şampiyonalarında oynanan basketbol, Türk
Milli Takımları tarihinin en başarılı maçlarıydı diyebilirim.
Koçumuza öncelikle 2. dönemdeki her türlü çalışma, çaba, destek ve
Türk Basketbolu’na, Türk insanına olan tutkusu için herkesin
huzurundan bir kere daha teşekkür etmek istiyorum. Kendisi 2010
Dünya Şampiyonası öncesinde Mart ayında çok önemli bir hastalıkla
mücadele etmek zorunda kaldı. Hatta Milli Takımımızın
antrenmanlarına belli bir dönem katılamadı. Fakat 6 ay öncesindeki
bu olaya rağmen ‘Ben Türk halkına karşı olan sorumluluğumu yerine
getirmek durumundayım’ diyerek Milli Takımın başında yine sahaya
çıktı ve oynanan basketbolla hepimizi gerçekten mutlu eden bir
şampiyona sonrasında, belki finalde ABD’yi de yenebilecek güce
sahipken, altın madalya alabilecekken gümüşle yetindik. Ama
bunların hepsinin Türk basketbol tarihine çok önemli başarılar
olarak geçtiğini sadece biz değil, tüm Dünya kamuoyu söylüyor. Bu
rahatsızlık sonrasında Milli Takımımızda 6 sene birlikte görev
yaptığımız yardımcı antrenörümüzü başantrenörlüğe getirmiştik. 2011
Avrupa Şampiyonası’nda 2012 Olimpiyatlarına katılma hakkını elde
etmek amacıyla ki en büyük hayalimiz Olimpiyatlarda yer alan hem
kadın hem erkek milli takımlarına sahip olmaktı. Çünkü
Olimpiyatlarına sadece 12 takım katılabiliyor ve orada Avrupa
kıtasını temsil etmek gerçekten çok zor. 2011 Avrupa
Şampiyonası’nın neticesinde yine burada sizlerle bir araya
gelmiştik. Orada ikinci turun sonunda maalesef ilk sekize
kalamayarak toplantıyı düzenlemiştik. Bugün ise düzenlediğimiz
toplantı sadece 1. turun sonunda oluyor. Dolayısıyla Milli
Takımımızın bu performansı benim için yine büyük hayal kırıklığı
oldu. Özellikle Milli Takımımızın çalışma dönemi başladığı andan
itibaren kadromuzun en güçlü kadro olması için Federasyon olarak
tüm arkadaşlarımızla beraber her türlü fedakarlığı yaparak, her
türlü ortamı hazırlayarak Milli takımın sahaya mümkün olan en
kuvvetli kadroyla çıkmasını sağlamakla kalmadık, her zaman olduğu
gibi onların çalışacağı en iyi ortamı da sağladık. Teknik ve idari
ekibimiz, oyuncularımız, hepimiz bu şampiyonaya sadece ilk turu
geçmek için değil, madalya almaya gittik. Buna herkesin inandığını,
herkesin hedefinin bu olduğunu düşünüyorum. Bütün maçları tek tek
oynayacak ve kazanacağız dememize rağmen ilk maçta Finlandiya
karşısında sadece 50’li sayılar üreterek hiç beklenmedik bir
mağlubiyetle turnuvaya kötü bir başlangıç yapılması ve devamında
alınan arka arkaya yenilgiler bizi bugün tüm Milli Takım ekibi
olarak maalesef üzgün ve hayal kırıklığı içerisinde bir toplantı
yapmaya sevk etti. Fakat sporun içinde iyi ve kötü günler var.
Bizim görevimiz basketbolumuzun istikrarlı bir şekilde iyi olmasını
temin etmek” diye konuştu.
“YÖNETİM OLARAK SAYIN TANJEVİC’İN İSTİFASINI KABUL EDECEĞİMİZİ
SİZLERE DE DUYURMAK İSTEDİM”
İlerleyen süreçte almaları gereken bir takım kararlar olduğunu
bildiklerini anlatan Demirel, “Az önce bahsettiğim ikinci dönemin
sona erdiğini ve Milli Takımımızın teknik yapılanmasıyla ilgili
tamamen yeni bir değişikliğe gidileceğini açıklamak istiyorum. Bu
nedenle yönetim olarak Sayın Tanjevic’in istifasını kabul
edeceğimizi sizlere de duyurmak istedim. Kendisi sadece 2004
yılından beri Türk basketboluna değil, 51 yıldır dünya basketboluna
hizmet eden, çok değerli başarılar elde etmiş, çok önemli bir
basketbol adamı. Çok değerli bir insan ve benim hakikaten çok
sevdiğim ve çok saydığım bir kişi. 9 Eylül 2013 tarihinde son Rusya
maçından önce büyük erkek basketboluna adım atışının 51. yılı için
soyunma odasında oyuncularımızla beraber bir pasta kesildi. Çünkü
tam 51 yıl önce yine 9 Eylül’de 16 yaşındayken ilk defa A takım
oyuncusu olarak basketbol kariyerine başlamış, 24 yaşında bırakmış
ve o günden itibaren antrenör olarak pek çok büyük başarılar elde
etmiş, basketbol felsefesi yerleştirmiş bir kişi. Dolayısıyla
kendisine Türk ve Dünya basketboluna katkıları için çok teşekkür
ediyorum. Hastalığından sonra özellikle geçen sene, ‘Oyuncuları en
iyi tanıyan benim. Bu elemeleri geçeriz’ diyerek bu önemli
sorumluluğu üstlenmesi ve fedakarlık yapması unutulmayacaktır.
Gönül isterdi ki daha başarılı bir ortamda vedayı yapalım. Ama bu
bir veda da değil tabii ki, bizle olan ilişkisi, sevgisi ve
yakınlığı mutlaka devam edecektir. Kendisi ailesiyle beraber Türk
vatandaşı oldu, İstanbul’da evi de var. Dolayısıyla bizlerden
kopmayacak. Kararlarımızın bir tanesinin bu olduğunu açıklamak
istiyorum” şeklinde konuştu.
“BU AŞAMADAN SONRA ERKEK MİLLİ TAKIMIMIZIN DA OLİMPİK OLMASI VE
İSTİKRARLI BİR BAŞARI ÇİZGİSİ YAKALAMASI KONUSUNDA YÖNETEBİLMEK
İÇİN HER TÜRLÜ ÇALIŞMAYI YAPMAK VE DOĞRUYU BULMAK DURUMUNDAYIZ”
Turgay Demirel, Milli Takımlarla ilgili olarak bugüne kadar
yürüttükleri çalışma usul ve metotları tekrar değerlendireceklerini
anlatarak, “2012-2016 Stratejik Planımızda belirttiğimiz gibi Milli
Takımlarımızın başarısı basketbolumuzun büyümesi, gelişmesi ve daha
çok gencin bu sporu seçmesi için çok önemli. Bütün bu çalışmalar
nedeniyle şu anda geldiğimiz noktada yaptığımız yanlışlar nelerdir,
daha iyisini nasıl yapabiliriz, özellikle Erkek Milli Takımlarının
yapılanmasında ilave neler yapabiliriz; bunları değerlendirmek
durumundayız. Bunu sadece federasyon içindeki değil, Türk
basketbolundaki arkadaşlarımızla beraber değerlendirmek istiyoruz.
Sporcularımızın iyi hazırlanmalarına, istekli olmalarına rağmen
bazen kötü giden maçlarda ya da turnuvalarda neden bu olayı
değiştiremediklerini, daha farklı bir oyuncu yapısını nasıl
geliştirmemiz gerektiğini tartışmak, doğruyu bulmak ve önümüzdeki
süreçte yapmak durumundayız. Bildiğiniz gibi geçen sene Yıldız, bu
sene de Gençlerde Avrupa Şampiyonu olan oyuncularımız var. Eğer
onların önümüzdeki birkaç senesini hem Milli Takımlar hem de
kulüpler olarak düzgün bir şekilde yönetirsek bu oyuncularımız
önümüzdeki Avrupa Şampiyonalarında büyüklerde de aynen bu şekilde
başarılı olabilirler. Bu, önümüzdeki süreçle ilgili ikinci önemli
kararımız olacak. Bu aşamadan sonra Erkek Milli Takımımızın da
olimpik olması ve istikrarlı bir başarı çizgisi yakalaması
konusunda yönetebilmek için her türlü çalışmayı yapmak ve doğruyu
bulmak durumundayız. Ben Türk Basketbolunun geleceğinden her zaman
ümitli oldum. 2020 Olimpiyatları ülkemizde düzenlenseydi katılacak
takımlarımızın güçlü olacağını biliyorduk ve bu mesajı vermiştik.
Ama şampiyonalar nerede olursa olsun Türk Basketbolunun orada
olabilecek gücü ve potansiyeli var” ifadelerini kullandı.
“GÖNÜL İSTERDİ Kİ BURADA HİDAYET’İN KÖTÜ PERFORMANSINI DEĞİL İYİ
PERFORMANSINI KONUŞALIM”
Takım kaptanı Hidayet Türkoğlu hakkında konuşan Demirel,
“Bildiğiniz gibi TBF olarak burada Polonya ile yapılan hazırlık
maçından önce Hidayet Türkoğlu’na 300. kez Milli Takım formasını
giydiği için bir plaket sunduk. Kendisi pek çok ilki başarmış bir
arkadaşımız. Milli Takımlarımıza 1994 yılından beri hizmet ediyor.
Bir tek 2006 Dünya Şampiyonası’na sakatlığı nedeniyle katılamadı.
Onun dışında her yaz önce genç, ardından tecrübeli oyuncu ve sonra
da kaptan olarak Milli takımda bulundu. 300’den fazla kere Milli
formayı giymesi ve pek çok Türk gencine örnek olması nedeniyle
kendisine sizlerin huzurunda teşekkür etmek istiyorum. Ama bazen
çok istememize rağmen, belki de bu aşırı istek sonunda işlerin iyi
gitmediği olabiliyor. Hidayet’in de bu Avrupa Şampiyonasında
başarılı olmayı ne kadar çok istediğini ben biliyorum. Çünkü geçen
sene yaşanan bir olay nedeniyle Hidayet’in oynayıp oynayamayacağı
belli değilken biz bu konuda çok büyük bir çaba sarf ederek onun
Milli takımla beraber olmasını sağladık. O da Milli Takımın kaptanı
olarak, hem arkadaşlarıyla hem teknik kadroyla büyük bir uyum
içinde çalışarak gerçekten bir madalya almak, altın madalya almak
hayaliyle, 5 ay önce doğmuş kızını 2 ay görmeme fedakarlığında
bulunarak Milli takım ile beraber oldu. Gönül isterdi ki burada
Hidayet’in kötü performansını değil iyi performansını konuşalım.
Ama hiçbir kötü turnuva bir sporcunun o spora katkılarını
unutturamaz. Sizlerin de böyle değerlendirdiğine inanıyorum.
Hidayet her zaman Türk basketbolunda gereken saygıyı görmeye devam
edecek” açıklamasını yaptı.
(İHA)