10 Ocak 2011 Basın Özeti
Abone olABD'de Kongre üyesine saldırının başlattığı siyaset dili tartışması, bağımsızlığa hazırlanan Güney Sudan'ı bekleyen zorluklar, Portekiz üzerindeki AB ve IMF'den yardım isteme baskısı ve Putin'in otoriter zırhında çatlak şüphesi.
Amerika Birleşik Devletleri Kongresi üyesi Gabrielle Giffords'ın
uğradığı silahlı saldırı İngiltere basınında geniş yer buluyor.
Gazeteler biri 9 yaşındaki bir kız çocuğu olmak üzere 6 kişinin hayatını kaybettiği saldırıda başından vurulan Giffords'ın hastanede yaşam mücadelesi verdiğini aktarıyor.
Tutuklanan 22 yaşındaki saldırganın akli dengesinin bozuk
olduğuna dikkat çekilirken, sanığın saldırıyı hangi saikle
gerçekleştirdiğinin belli olmadığı vurgulanıyor.
Demokrat Kongre üyesi Gifford'ın Cumhuriyetçiler ve muhafazakar Çay
Partisi hareketi tarafından hedef gösterildiği iddialarıysa, ABD'de
siyaset diline odaklanan canlı bir tartışma başlatmış durumda.
"ABD sağcı söylemi tartışıyor" manşetiyle çıkan
Guardian, başyazısında şu satırlara yer
veriyor:
"Saldırının son dönemde Amerikan siyasetine damgasını vuran
pervasız söylemle bağlantılı ya da ondan ilham alan bir eylem olup
olmadığını kesin olarak söylemek için erken. Açık olan ise,
insanları infiale sürükleyen söylemlerle flört eden her
Cumhuriyetçi ve medya yorumcusunun -ki aralarında bunu yapan çoktu-
artık bunun sonuçlarını değerlendirmesi gerektiği. Bu türden bir
olay bir çok ülkede, siyasetçi sınıfını toplu bir üslup
değişikliğine yönlendirir. Amerika'da da böyle olmasını beklemekte
zorlanmamız, Amerikan siyasetinin artık ne kadar değiştiğini
gösteriyor."
Financial Times da konuyu başyazısında
değerlendirmiş ve Amerikalı siyasetçilere bir çağrıda bulunmuş:
"Kuvvetli tartışmalar her demokrasinin vazgeçilmezlerindendir.
Ancak şiddet söylemi şiddetin kendisini doğurur. Özellikle de
delilik derecesinde saldırgan olanların genelde silah sahibi
oldukları Amerika Birleşik Devletleri'nde."
"Bu olay Amerikalılara düşünme ve nefretin şekillendirdiği bir
siyaset anlayışını reddetme fırsatı sunuyor. Ancak bu fırsatı
kullanıp kullanmayacakları meçhul. Zira saldırının ardından aklı
selim sahibi siyasetçi ve yorumcular şiddete ve infiale sürükleyen
söylemin siyasetten dışlanması çağrısında bulundular. Ancak
bazıları, olanları karşı tarafın provokasyonu olarak
değerlendirmekte gecikmedi."
Sudan'ın geleceği
Güney Sudan, muhtemelen bağımsızlıkla sonuçlanacak referandum
sürecine dün başladı. Daily Telegraph haberle
ilgili şu satırlara yer veriyor:
"Kuzey ve Güney Sudan, ülkenin 1946'da İngiltere'den bağımsızlığını
kazanmasının ardından yaklaşık 40 yıl boyunca birbirleriyle
savaştı. Dün Güney Sudanlılar, bir hafta sürecek ve ayrılıp
ayrılmamaya karar verecekleri referandumda oy kullanmaya
başladılar. Çoğunluğun ayrılık yönünde oy kullanması bekleniyor.
Ancak uluslararası toplumun hamiliğinde 2005'te imzalanan barış
anlaşmasının şart koştuğu yüzde 60'a ulaşılıp ulaşılamayacağı
belirsiz. Eğer bu sağlanırsa, Afrika 54'üncü devletine kavuşacak.
Kıtanın en yoksulu olacak gerçi ama, en azından Kuzey'deki haydut
İslamcı rejimden kurtulmuş olacak."
Konuyu Times da başyazısında değerlendirmiş ve
bağımsızlığını kazanması durumunda Güney Sudan'ı bekleyen
tehlikelere dikkat çekmiş:
"Tarafların, çoğunluğu güneyde olan petrol kaynaklarını nasıl
paylaşacaklarını belirlemeleri gerekiyor. Bu anlaşmanın kalıcı
olması önemli. Zira Güney, petrolünü Kuzey'deki Port Sudan
üzerinden ihraç ediyor. Abyei adlı petrol zengini bölge ise, hangi
tarafta yer alacağını ayrı bir referandumla belirleyecek.
Ayrılığın, 2003'te kendisi de bir isyana sahne olan batıdaki Darfur
bölgesini nasıl etkileyeceği de belirsiz. Ayrıca Güney Sudan
dünyanın en yoksul bölgelerinden. 8 milyon insanına yetecek
okullları, hastanaleri olmadığı gibi, yol ve altyapı da yok."
Portekiz yardım talep edecek mi?
Daily Telegraph Portekiz'in bu hafta, Avrupa Birliği ve Uluslararası Para Fonu'nun sunacağı bir kurtarma paketini kabul etmesi için baskıya maruz kalacağını yazıyor. Gazete Fransa ve Almanya'nın, euro bölgesinde yeni bir krizin engellenmesi için Portekiz'in bu yardımı gecikmeden alması gerektiğinde birleştiğini belirtiyor.
Yardım paketinin 80 milyar euroyu bulabileceği kaydedilmiş haberde. Ayrıca Portekiz'in Çarşamba günü, uluslararası tahvil piyasasından borç almayı deneyeceği hatırlatılıyor.
Bu girişim başarısız olursa, kurtarma paketi için görüşmelerin hızlanabileceğini belirtiyor Daily Telegraph. Bazı ön temasların dün itibarıyla başladığını da hatırlatıyor.
Rusya'da muhalefet cesaretleniyor mu?
Times gazetesi Rusya'da muhalefetin son dönemde artan protestolarına değiniyor. Toplanma hakkını garanti altına alan anayasa maddesine dikkat çekmek için Moskova'da yapılan bir gösteride, muhalefet lideri Boris Nemtsov'un gözaltına alınmasının ardından dün 10 kişinin daha gözaltına alındığı aktarılıyor.
Gazete bu gelişmelerden yola çıkarak, Başbakan Vladimir Putin'in siyasi geleceğini değerlendiriyor. Dikkat çeken satırlar şöyle:
"Putin ve çevresindekilerin 2000 yılından bu yana iktidarda kalmalarını sağlayan ve gelecek on yılın sonuna kadar da orada olmalarını garantilemeye yönelik tasarlanan otoriter zırh çatlıyor olabilir mi? 2010'un ikinci yarısında, ülkede herşeyin rejimin kontrolünde olduğu algısını tartışmaya açan gelişmeler oldu."
"Kimse Moskova'daki gösterilerin, Putin'in otoritesini tehdit ettiğini iddia etmiyor. Ancak sağ siyaset, çevreciler, liberaller, iş dünyasının güçlü isimleri ve dış güçler, etkili muhalefet cepleri oluşturuyor. Putin'in gelecek yıl, cumhurbaşkanlığına tekrar aday olup olmamaya karar verirken bunları dikkate alması gerekecek."