BIST 9.058
DOLAR 32,33
EURO 35,07
ALTIN 2.297,12

Yüzümüze tüküreceksen, sen tükür kardeşim!

En namussuz erkek dahi sokağa çıkan bu ucubelerin diline düşmeyi haketmiyor. Sokağa çık da bizi lanetleyeceksen sen lanetle...

Yıllardır kadın cinayetlerini, kadınlara yönelik şiddeti tartışıp duruyoruz. 

Şunu kabul edelim

Her birimiz bu meseleyi işimize geldiği şekilde konuşuyor, istediğimiz yönüyle ele alıp tartışıyoruz.

Kadına şiddet uygulayan bir ünlüyse, ondan sanki çekirdek çitlerken yakalanmış gibi bahsediyoruz.  Ama sıradan bir vatandaşsa, siyasetçisiyle sanatçısıyla medyasıyla hep birlikte çullanıyoruz. 

Mesela...

Hayatına giren bütün kadınlar, İbrahim Tatlıses'in kendilerini hastanelik edercesine dövdüğünü söyledi. 

Ne oldu?

Ne söyledik veya ne yazdık bu konuda? Silahlı saldırıya uğradığı güne kadar başta kadınlar olmak üzere hepimiz ekrana çıktığında alkışlamıyor muyduk?

Pek çok dizi sanatçısının eşi veya sevgilisi, pek çok gazetecinin eşi ve çocukları şiddete maruz kaldıklarını fotoğraflarla belgeleyerek anlattı.

Sonuç?

Hepsi ekranlarda eşi veya sevgilisi rolündeki kadına peri masalı hikayeleri yaşatan adam rolünde oynamıyor mu? Şiddet uygulayan gazeteciler hala köşe yazarlığına devam etmiyor mu?

Torunu yaşındaki çocuklarla evlenen sanatçı veya iş adamlarına "Yaşlı kurt aşık oldu" diye methiyeler düzerken, aynı şeyi yapan sıradan vatandaşa "Sübyancı sapık" muamelesi yapmadık mı?

Yapmaya devam etmiyor muyuz?

Sahi biz kadını sadece kadın olarak, sadece anne olarak görebiliyor muyuz? Sinema filmlerinde dizilerde, haber kuşaklarında ve dahi reklamlarda kadına hangi muameleyi yapıyoruz?

Mesela...

Bir çikolata reklamında çikolatayı, çay reklamında ince belli bardağı, araba reklamında arabayı, giysi reklamında giysiyi göreniniz var mı? 

Seramik reklamında duvara sürtünen, mutfak reklamında fırına frikik veren, pencere reklamında göğüs dekoltesi pencere kanadından fazla görünen kadınları görmek çok mu normal bir durum? 

"Yatağa erken girdiğinizde çarşaflar şehvetinizi artırır" diyen sözde hoca ile, yatak reklamında "Bu yatakta rahatlamanın doruklarına ulaşacaksınız " diyen şuh kadını kıvrım kıvrım kıvrandıran, yetinmeyip bir de amuda kaldıran reklamcı arasında ne fark var?

Dürüst olalım abicim!

Biz kadını, cennetin ayaklarının dibine serildiği mukaddes varlık olarak, anne olarak, kız kardeş veyahut evlat olarak görmüyoruz. 

Onun kadınlığını namus olarak görüyor ancak onun hakkını ve hukukunu korumayı namus meseli olarak görmüyoruz. 

Hadi erkekler kalas, erkekler odun, erkekler öküz diye geçiştirelim.

Peki ya kadınlar?

Başka kadınlar tarafından ayaklar altına alınan kadınlık onuru, konusunda çok mu duyarlı bizim kadınlarımız?

Yukarıda saydığım onca kepazeliğe karşı kaç kadın ayaklanmasına şahit olduk. 

Kaç sinema filmine, kaç diziye, kaç reklama itiraz etti kadınlarımız? "Benim bedenimi seks objesi gibi, bir porno malzemesi gibi, ucuz bir et parçası gibi pazarlayamazsın" diyen kaç kadına rastladınız?

Hiç!..

Önceki gün 8 Mart Dünya kadınlar günüydü. İstiklal Caddesi'nde kadınların kutlama yürüyüşü vardı. 

Siz o yürüyüşte yer alan kadınlar arasında başı örtülü, bedeni tesettürlü kaç kadın gördünüz? Bir asker, bir polis, bir şehit, bir gazi annesi gördünüz mü?

"Şehvetle baktığın bu beden bir şehidin annesinin bedenidir" diyen kaç anne gördünüz? "Biz sıradan kadınlar değiliz. Ömer Halisdemir ve Fethi Sekin gibi aslanların anneleriyiz" pankartı taşıyan kaç anneye rastladınız?

Hiç değil mi?

Bunun yerine ne gördünüz peki?

"Diktatör değil, vibratör istiyoruz""Ben senin kaburgandan yaratılmadım, sen benim bilmem neremden çıktın""Bacak aramdaki namus değil, bilmem ne""Yeşili sev, bilmem nerelerimi okşa" şeklinde pankartlar taşıyan ve kendine "kadın" diyen Lut kavmindekilerin kuzenlerini gördünüz değil mi?

Bu nesli bozuklar mı kadın. Kadın haklarını savunmak kala kala bu ucubelere mi kaldı diye sorarım. 

Ve sorarım.

Bu pankartları taşıyanlardan herhangi biri bizim kızımız ya da annemiz olsaydı "Aferin" çeker miydik? Onunla sokakta göğsümüzü gere gere dolaşır, "Seninle gurur duyuyorum" der miydik?

Demezdik değil mi?

Utanırdık, yerin dibine geçerdik!

Ama işte mesele burada zaten. Başka kadıncıkların yaptıkları bu iğrenç eylemler nedeniyle rezil olan kadınlar, olana bitene ses çıkarmıyor. Karşı eylem yapmıyor, yere düşürülen kadınlık onurunu ayağa kaldırmak için harekete geçmiyor.

Hal böyle olunca, ortalıkta fahişe gibi dolaşan bu kadıncıklar yüzünden kadınların ve anneler hak ettikleri hürmeti görmüyor. 

Ben bu ülkenin ar, haya, edep ve namus sahibi kadınlarına sesleniyorum. 

Şunca kadın cinayeti, şunca tecavüz ve taciz yaşanırken ne bekliyorsun? Sokaklar bu ucubelerin babasının malı mı kardeşim?

Çıksana sen de...

Kadınlık nasıl olurmuş, kadın hakları nasıl savunulurmuş, erkeğe adamlık dersi nasıl verilirmiş göstersene...

Kadın hakları savunuculuğunu bu yaratıkların elinden almak için daha ne kadar bekleyeceksin? Yurdun dört bir yanında katledilen tecavüze uğrayan mağdur kadınların haklarını savunmak için daha ne kadar susacaksın? 

Yoksa seni sokağa çağıracak bir vakıf veya bir dernek. Sosyal medya ne güne duruyor. 

Yap çağrını, çık sokağa...

En namussuz erkek dahi sokağa çıkan bu ucubelerin diline düşmeyi hak etmiyor. Sokağa çık da bizi lanetleyeceksen sen lanetle...

Yüzümüze tüküreceksen, sen tükür kardeşim!

 SOSYAL MEDYADA TAKİP İÇİN:

Twitter:       twitter.com/slymnoz
Facebook: facebook.com/suleymanozisik
İnstagram: instagram.com/suleymanozi