Yeryüzünde böbürlenerek yürüme!
“Yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü sen ne yeri yarabilirsin (ne de) boyca dağlara erişebilirsin.” İsra-37
“Yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü sen ne yeri
yarabilirsin (ne de) boyca dağlara erişebilirsin.”
İsra-37
Egonun devleşerek kibir denen o hummalı sarmaşığa kök
salması, ne sadece çağın hastalığı ne de yeni bir durum...
Şeytanın "ins"e secde etmemesiyle başlayan bu serüven,
aslında tüm ekşınıyla birlikte devam
etmekte.
Kişisel gelişim kitaplarından fırlamış insanlarla dolu
etrafımız.
Her gün kendi harikalığından mucizeler yarattığına, isterse
dünyayı bile yerinden oynatabileceğine inanan Herkülcükler sürüsü
sarmış dört bir yanımızı.
"Ben" demenin dozunu "Ben" görmeye, "Ben" duymaya, "Ben"
hissetmeye kadar götüren, adeta 5 duyusundan "Ben" fışkıran bu
nesil doz aşımıyla çoktan sarhoş olmuş
bile...
İşte bu sarhoşluğun tek bir ayıltıcısı var ki o da
yaratıcısının ve her şeyin yegane sahibinin bu sözleri olsa gerek:
“Yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü sen ne yeri
yarabilirsin (ne de) boyca dağlara erişebilirsin.”
İsra-37
Kendini Kaf Dağı'nda görmenin de ötesinden bununla övünmenin
sakıncası apaçık duruyor karşımızda. Bırakın yeri yarmayı,
dağlara erişmeyi, hükmünüz geçiyorsa göz kapaklarınızı hiç
kırpmadan durun bakalım ya da tırnaklarınızın uzamasına mani
olun...
Benim bedenim diye övündüğü bu "emanete" bile
hükmü geçmezken insanoğlunun, böbürlenmek aslında hali pürmelalinin
trajikomikliğini gösteriyor.
Göstergeler türlü türlü tabi görmek isteyene...
İçindeki "ben"e olan güven, dünyevi bir gücü de
arkasına alınca durum daha da vahimleşiyor.
İktidarı elinde bulundurmanın verdiği sarhoşluk, kimilerine sadece
bir akıl tutulması değil benlik ve vicdan tutulması da yaşatıyor.
Dünün mazlumları bugünün zalimleri olarak çıkıveriyor
karşımıza "haddini bilmez" bir aymazlıkla.
İnsanın haddi "kul hakkı" nın başladığı yerde bitiyor oysa
ki...
Konuşmasından bakışına, oturmasından yürüyüşüne kadar "güç
bende artık!" mesajı akan Heman'cikler sürüsü bir
gün Voltran'ın gelip o tahtı yerle bir edebileceğini düşünemiyor
bile...
Düşünemezler...
Tarih bu insanların hikayeleri, yeryüzü bu tür insanların
mezarlarıyla dolu. Ama yine de buna dönüp bakmaktansa
aynada devleşen suretine bakmak yeğdir bu insanlar
için...
Sözün özü; Kendini bir şey sananlar için en güzel
reçete...
Biz sadece zamanı, mekanı, kaderi ve tüm yaratılmışları
elinde bulunduran Rabbe kulak verelim: “Yeryüzünde
böbürlenerek yürüme! Çünkü sen ne yeri yarabilirsin (ne de) boyca
dağlara erişebilirsin.” ...
Bu kadar basit....