BIST 9.805
DOLAR 32,49
EURO 34,94
ALTIN 2.429,69
HABER /  MEDYA

Yayman neden milletvekili aday adayı oldu?

Milletvekili aday adaylığını açıklaması üzerine tartışmalara neden olan Hüseyin Yayman neden siyasete girdiğini anlattı.

Abone ol

Gazeteci, akademisyen Hüseyin Yayman dün AK Parti'den milletvekili aday adayı olduğunu açıkladı. Adaylığını açıklamasıyla Twitter'da en çok konuşulan isimler arasına giren Hüseyin Yayman neden siyasete girdiğini bugünkü köşe yazısında açıkladı.

"Gençlik hayallerimi gerçekleştirmek için AK Parti’de siyasete girdim" diyen Hüseyin Yayman, sessiz devrime ortak olmak istediğini yazdı. İşte Hüseyin Yayman'ın kaleminden siyasete girme nedenleri:

"Üniversitede, gazete, televizyonlarda söylediklerimi bu defa farklı bir yerde anlatmak için siyasete girmeye karar verdim. Biz akademisyenler için pratik siyasetin zor olduğunu biliyorum. Ancak fildişi kuleden çıkıp demir çarıkları giyip halka gitmek gerektiğini düşünüyorum.

Çocukluğum Akdeniz’in dut ve incir ağaçları altında geçti. Güneşli ve güzel günlerdi. Hatta bugünkü çocuklara göre eski zaman masalı dahi sayılabilir. 12 Eylül darbesi olduğunda henüz ortaokula başlıyordum. Darbenin olduğunu pamuk tarlasında transistörlü radyodan dinlemiştik. Okul binamız askeri kışlaya çevrilmişti.

Politik bilincim Özal’lı yıllarda oluştu. Özal’ın transformasyon sözcüğünü nasıl heyecanla söylediğine şahitlik ettim. Özal’ın gerçekleştirdiği büyük dönüşümü yaşayarak gördüm. Doksanlı yıllarda esen özgürlük rüzgarı üniversitemizin kantinine ikinci cumhuriyet olarak gelmişti.

GALAKSİNİN MERKEZİNDE BİZ

Kendimizi galaksinin merkezine koyarak dünyayı değiştirebileceğimizi düşünüyorduk. Özal’ın glasnost ve perestroyka politikasının Türkiye’yi geri dönüşü olmayan bir yola soktuğunu sanıyorduk. Ancak yalancı bahar çabuk bitti. Özal’ın ölümüyle ülke büyük bir destabilizasyona sürüklendi.

1991 seçimleri sonrasında on bir yılda, on bir hükümet kuruldu. Türkiye özgüven ve prestij kaybetti. Gençlik umutlarımız göğ ekin biçilir gibi rüzgara savruldu. Geri dönülmez denilen liberalizasyon politikalar statükoya teslim edildi. Demokratikleşme hamleleri 28 Şubat soğuğuna kurban verildi.

SESSİZ DEVRİME ORTAK OLMAK

Bu dönem ‘devlete kırgın millet, halkını tehdit olarak gören düzen’ aforizmasıyla özetlenebilir. Sadece bizim kuşak değil topyekün bir ülke umudunu kaybediyordu. İktisadi kriz, toplumsal krizi, toplumsal krizi, toplumsal kriz politik krizi tetikledi. Türkiye irtifa kaybına uğradı. Yeni anayasa, demokratikleşme, AB, Kürt meselesi, Kıbrıs, kalkınma meseleleri unutuldu.

Sözü uzatmaya gerek yok. Aslında baştaki sorunun cevabı kafamda çok net. Gençlik hayallerimi gerçekleştirmek için AK Parti’de siyasete girdim. 21. Yüzyılın Türkiye’nin yüzyılı olması hedefine katkı sunmak, evrensel ölçekte bir demokrasi tesisi, özgürlüklerin alanının genişlemesi, refahın büyütülmesi, açılım sürecinin kalıcı barışa evrilmesi ve Büyük Türkiye ülküsü için siyaset tercihinde bulundum."