BIST 9.693
DOLAR 32,50
EURO 34,69
ALTIN 2.499,53

Uydu TV kanallarındaki müzik programları, bir felaket…

Yerelde de; müzikte kaliteyi yükseltmek gerek.

KONSERVATUARLAR SANATÇI ÖĞRETİM ELEMANLARI, HALA HAZİRAN TEŞVİKLERİNİ ALAMADILAR.

GÜNCEL/İSLAM ÜLKELERİ: “…Bugün İslam dünyasındaki nüfusun yüzde 55’i okuma yazma dahi bilmiyor. OECD ülkelerinde milli gelirden eğitime ayrılan payın ortalaması yüzde 5,2 iken bu oran İslam dünyasında yüzde 1’i dahi bulmuyor. En başarılı çocuklarımızı, en parlak beyinlerimizi Batılı kurumlara ve ülkelere kaptırıyoruz. Günümüzün en önemli güç kaynağı olan enformasyon ve bilgi teknolojileri konusunda üreten değil tüketen konumundayız. Bu durum bizi milli güvenliğimiz başta olmak üzere birçok açıdan kırılgan hale getiriyor. Altını çizerek ifade etmek isterim ki dün olduğu gibi bugün de güçlü ülke olmak, bilgiyi üretmekten ve bilgiyi en iyi şekilde işleyebilmekten geçiyor…” (Cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan’ın, Kazakistan’ın başkenti Astana’da Bağımsızlık Sarayı Genel Kurul Salonu’nda gerçekleştirilen,  İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) 1. Bilim ve Teknoloji Zirvesi’nin açılış oturumu konuşmasından/09.09.2017).

GÜNCEL/ GELİR VERGİSİ DÜZENLENMELİ: Değerli okurlar, bu işin şakası yok...Maaşlar arttıkça, vergi dilimleri nedeniyle ele geçen net miktar azalıyor.Devlet ve piyasa zam üstüne zam yapıyor, ama ücretli daha az maaş alıyor. Yıllardır söylenen ve gerçekleştirilmeyen bir toplum gerçeği.  15 yıllık AK Parti iktidarında, bunun düzeltileceği umudu vardı, çünkü kimsesizlerin kimsesi olmak/orta sınıfı güçlendirmek için gelinmişti, ama olmadı. Hazır  konu gündeme gelmişken, gelin ‘aklın yolu bir olsun’, ‘orta sınıf bordrolu vatandaş’ sevindirilsin ve  vergilendirme adaletsizliği son bulsun. Gelir dilimi brüt 3-4 bin liranın üstüne çıktıkça kesilen vergi oranı da artıyor. Bu, gelir dağılımında adalet değil herhalde? Yani olan yıllarca; sabit gelirli -orta sınıftan- gidiyor. Maliye Bakanımıza ve Cumhurbaşkanımıza acilen arz ediyoruz.

Gelelim konumuza…

“Milletime sabır diliyorum.”

Tatilde kaldığım sitede (Side/Kumköy) uydu  yayını vardı. İstanbul’da izleyemediğim bir çok yerel  TV kanalını izlemek fırsatı buldum…

Özellikle müzik programlarını izleyince,  içimden yukardaki ilk cümle geldi…

Sanatçı/aşık/yerel sanatçı v.b.   birileri festivallerde/şenliklerde yer alıyorlar…

Ama;

Ses  yok,

Renk yok,

Yorum yok,

Çalgı çalma yok…

Ezgiyi doğru  çalma/okuma yok,

Ritm yok!…

Peki, ne var?

Çalım/hava,

Detone/sürtone istediğin kadar…

Ama, hepsi ben “sanatçıyım”  diyor…

Bir de N.Ertaş gibi büyük değerlerin eserlerini okumak istemezler mi?

Bu ne cesaret!...

Sunucular ise, tam bir çığırtkan…

Bağırmak sunuculuğun ilk şartı sanki!...

Türkçe kötü…

Giysiler felaket…

Hepsi birbirinin kopyesi…

Ankara havaları tam bir yozlaşma içinde devam ediyor…

Ankara  havalarının popülerliği, civar il müzik kültürünü de etkilemiş durumda…

Ankaralı, Kayserili, Bayburtlu, Tokatlı v.b.

İnanın izlemekten yoruldum, sürekli izeleyebilenlere helal olsun…

Bu arada,

Alanya Caz Festivali’nden bir program izledim…(Hangi yıl olduğu yazılmadı/TRT Müzik)

İyi bir orkestra…

Ama, esmer, uzun saçlı bayan solist yetersiz…

Ses yok, yorum yok,

Seyircilere duygu aktarılmıyor,

Ama, cesarete bakın ki; önemli simlerin meşhur olan eserlerinden örnekler veriyor,

B.Manço’dan, E.Evgin’e, İ.İrem’den C.Karaca’ya kadar,

Her şarkı  başında “biz bu şarkıyı kendi dokunuşlarımızla” söylüyoruz!..demez mi?

Dokunmasa daha iyi olacak!...

Heyecan/duygu/yorum yok…

Dolayısıyla, zaten az olan seyirci eziyet çekiyor, zoraki tek tük alkışlar…

Ama, Alanya Caz Festivali’ne katıldığı tescilleniyor, o kimse?

Bu şekilde/anlayışta, halkımızın müzik kalitesi yükselir mi?

Elbette yükselmez…

THM,  Cem Adrian gibi gençlere kalır!...

Bu yetenekli ve sahne özlemi çeken insanları düzene sokacak, doğru çalmayı/okumayı öğretecek kurumlar yok mu?

Var…

40’a yakın konservatuar,

25’e yakın Müzik Eğitimi Bölümü,

15'e yakın GSF Müzik Bölümü,

Halk Eğitimi Merkezleri,

Gençlik ve Spor Merkezleri, ortak bir proje ile bu konuda çalışma yapamaz mı?

Elbette yapar…

Eeeeee…

Un var, yağ var; helva neden yapılamıyor?

Amannnnn!,

Makamın keyfini sürmek,

Oturup maaş almak varken,

Kim;ekip kuracak, onları arayacak, bulacak, çalıştıracak!..

Üstelik ek parada kazandırmaz ki!...

Ülke kültürü mü?

Sanat mı?

Gelişme mi?

İnsanlar mı?

O ne ki?!...

Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Eğitimi…

“Sağlık Bilimleri Üniversitesi Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp bölümü İdari ve Eğitim Sorumlusu Dr Kanat Tayfun, hastanelerinde isteyen doktor, eczacı ve diş hekimlerine “Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp” alanında belirlenen 15 dalda eğitim verildiğini söyledi. Böylece hem özel sektörde hem de kamuda görevli doktorlar bir kamu hastanesinde osteopatiden homeopatiye refleksolojiden sülük tedavisine kadar geleneksel tedavi yöntemlerini uygulayabilecek. Teorik ve uygulamalı eğitimler söz konusu hastanenin eğitim ve konferans salonlarında hafta içi ve hafta sonu veriliyor. Akademik çevreden isimlerle özel klinik ve hastanelerde görev yapıp yönetmeliklerce eğitim vermeye yetkin doktor, eczacı ve diş hekimleri, doktorları eğitiyor. En kısa eğitim 40 saatle kupa terapisi. En uzun süren eğitim ise 1000 saatle osteopatinin. Ücret karşılığı verilen eğitimlerin fiyatlandırması ise alınan eğitimin türü, süresi ve kullanılan malzemeye göre değişiklik gösteriyor.” (Gazete Habertürk/Ceyda Erenoğlu)

Bir folklor uzmanı olarak yıllarca, yazdım; “sağlık bilimlerinde okuyan öğrencilere mutlaka geleneksel tıp yöntemleri ile ilgili bilgi verilsin. Her yapılan geleneksel metodu yanlış bulmasınlar.”  Her yerde, duvarlarda kırık ve çıkıkçılık, bel fıtığı, hacamat , sülük tedavisi v.b. ilanları görmek mümkün. Çoğu da hastanede çalışıp emekli olan görevliler. Şimdi, diplomalı alan uzmanları bu konuya eğilecek ve uzman olmayan kişilerin tedavi yapmasının önüne geçilecek. Bunu Sağlık Bakanlığı her ile uygulamalı.

Teşekkürlerimiz;  Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi yöneticilerine….

ALEYNA KONSERİ…

“24'üncü Uluslararası Adana Film Festivali kapsamında, özel olarak hazırlanan Sinema ve Kültür Sanat Kasabası'nda sahneye çıkan Aleyna Tilki, 4 şarkı okuduktan sonra hayranlarının birlikte fotoğraf çektirmek istemeleri nedeniyle zor anlar yaşadı. İzleyenlerin sahneye çıkması üzerine genç şarkıcı sahneden indirildi. Daha sonra sahnenin ışıkları kapatıldı, Aleyna Tilki de konser alanından ayrıldı. Yarım kalan konser sonrası Adana Büyükşehir Belediye Başkan Hüseyin Sözlü, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada 30 bin kişilik konser alanına 70 bin kişinin gelmesi sonucu izdiham yaşandığını söyledi. Sözlü, izdiham sonrası konserin yarım kaldığını, Aleyna Tilki'yi gelecek yıl 100 bin kişilik alana davet ederek konserin tekrarlanacağını duyurdu.” (Basından)

Aleyna’nın konserine gelen seyircilerin (alt resimde) yaş gruplarına bakar mısınız? Bu çocukları;akıllı telefonlardan kurtarsak,  okumaya, araştırmaya, üretmeye  yöneltsek..var ya!....