BIST 9.645
DOLAR 32,58
EURO 34,80
ALTIN 2.412,65

Unvanlara rağmen, Türk müziği terminolojisinde gelişme yok!..

Müzikle mesleki olarak uğraşan arkadaşlar; sanki Türk müziğinin sorunları bitmiş, ses sistemi konusu netleşmiş, halk müziği-Türk müziği farklılıkları giderilmiş, müzik terminolojisinde anlaşılmış gibi, sürekli tali konularda yazılar yazıyor, terminolojiye "yeni kelimeler" katıyorlar... Oysa, halk arasında/bestekarlar arasında  konuşulmayan/kullanılmayan  kelimelerin alana yararı yok!.. Bilimsellik, alana netlik kazandırmakla, yarar sağlayıcı çalışmalar yapmakla mümkün…Popüler kültür/kadın ve müzik v.b.gibi konulara ağırlık vermek beyhude bir çaba olarak görülüyor.

Bildiri başlıklarında, yazılan makalelerde bu yanlışları sürekli görüyoruz. En çok ta; Doç./Prof. unvanlı arkadaşların bu yollara yönelmesi ki, gençler örnek aldıkları için büyük tehlike!...Kendisini diğerlerinden farklı göstermek, okuduğunu göstermek v.b. sebeplerle bu tür kelimeler aranıyor ve kullanılıyor. Ama, faydasız!...Bir de kendilerini unvanlı oldukları için eleştirilemez görmeleri var ki!..

Jeolog Cenk Yaltırak şöyle bir tweet atmış; “Akademik unvanlar, insana “saygınlık” sağlamaz.  Eğer “bilimde bir değeriniz varsa” unvana katarsınız.  Adının önüne bir unvan gelince kendini bir şey sanmaktan daha tehlikelisi, bu unvanın arkasında bir şey var mı diye merak etmeden kişiyi adam sayan cehalettir, Şeyhi mürit uçurur!”

Üniversiteler bilim/sanat araştırmalarına önemli bir pay ayırıyor. Ancak, gördüğümüz kadarıyla kabul edilen çalışmaların;  eğitime, alana pek bir yararı olmuyor. Çünkü, uygulamadan uzak konular satışı iyi yapılarak, başlıkları ilginç verilerek -komisyon üyeleri konuyu bilmedikleri için olsa gerek- kabul ettiriliyor…

Bütçe konusunda, mensubu olduğum İTÜ’den bilgi verelim;

İTÜ, 309 sayılı Bilimsel Araştırma Projeleri’ne ayrılacak miktarları;

Proje Türü:

Genel Araştırma Projeleri: 75.000 TL(Azami Konferans Bütçesi:15.000)

Yüksek Lisans Tez Projeleri: 10.000 TL

Doktora Tez Projeleri: 25.000 TL

Araştırma Başlangıç Projeleri: 30.000 TL

Lisans Öğrencisi Katılımlı Araştırma Projeleri: 25.000 TL

https://www.internethaber.com/konservatuarlarda-terminoloji-ve-diger-yanlislar-8-1227630y.htm

 Bildiri/makale başlıklarından yeni örnekler;

1/ “Türkiye’deki popüler müzik üretiminin ‘betimsel ve semiyotik’ analizi…”

Sanki; geleneksel, tarihi ve geçmişi olan Türk müziği ve halk müziği üzerinde gerekli çalışmalar yapılmış, konservatuarlar görevini yapmış, sıra popüler kültüre gelmiş! Yok, böyle bir şey..

Bir Prof. arkadaşımız, araştırma projesi (TÜBİTAK) ile ilgili (Mesam-Vizyon,21.sy.) yukardaki başlıkla bir makale yazmış.

Daha öncede yazmıştım, mesela; müzikle ilgisi olmayan “bilim dallarının” müzikle  ilişkilendirilmesi ve yabancı müzik insanlarının yazılarını çevirerek yeni kelimeler bulunması çok yaygınlaştı.   

“Semiyotik; "Gösterge bilimi, göstergelerin yorumlanmasını, üretilmesini veya işaretleri anlama süreçlerini içeren bütün faktörlerin sistematik bir şekilde incelenmesine dayanan bir bilim dalıdır. Fransızlar semiyoloji terimini kullanmışlardır. Semiyotik/semiyoloji  disiplinlerarası bir sahadır.”

Semiyotik bir çalışma, Türk müziğine ne getirebilir? Faydasız!..

Betimsel: “Betim niteliğinde olan, betim özelliği taşıyan, betimle ilgili.” Yani, “tasviri olarak” anlamında. Peki, Türk müziğine katkısı nedir? Faydasız!..

O kelimeleri çevirelim, bakalım ne olacak?; Türkiye’deki popüler müzik üretiminin “tasviri ve göstergebilim” analizi…Oldu mu, bir mesaj verdi mi? Sonuçta ne bulunabilir, merak ettiniz mi?

2/ “Şanlıurfa'da Genel, Mesleki ve Özengen Müzik Eğitimi, Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm Önerileri”

Özengen; amatör, farklı demek. Şanlıurfa’da “Genel Müzik” tanımı içinde zaten; “mesleki, amatör, profesyonel” müzik eğitimi vardır. “Şanlıurfa’da”, “da” ekine gerek yoktur. Gereksiz kelimeler kullanılmıştır?. Doğrusu; “Şanlıurfa, Müzik Eğitimi Kurumları’nda Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm Önerileri”

Arkadaşımız, müzik eğitiminde yaygın olarak kullanılan, özellikle değerli hoca Prof. Ali Uçan’ın “özengen müzik eğitimi” yazılarından ve yazılan bildirilerden  etkilenmiş.

“Özengen müzik eğitimi, müziğe ya da müziğin belli bir dalına özengence(amatörce) ilgili, istekli ve yatkın olanlara yönelik olup, etkin bir müziksel katılım, zevk ve doyum sağlamak ve bunu olabildiğince sürdürüp geliştirmek için gerekli müziksel davranışlar kazandırmayı amaçlar”,“Mesleki müzik eğitimi, müzik alanının bütününü, bir kolunu ya da dalını, o bütün, kol ya da dal ile ilgili bir işi meslek olarak seçen, seçmek isteyen, seçme eğilimi gösteren, seçme olasılığı bulunan ya da öyle görünen, müziğe belli düzeyde yetenekli kişilere yönelik olup, dalın, işin ya da mesleğin gerektirdiği müziksel davranışları ve birikimi kazandırmayı amaçlar” (Uçan, 1997)

“Genel, özengen ve mesleki müzik eğitimi süreci içinde verilen keman eğitiminde karşılaşılabilecek olası güçlükler” adlı bildiri de olduğu gibi. Doğrusu: “Müzik Kurumlarımızda, Keman Eğitiminde Karşılaşılan Güçlükler.”

3/  “Müzik Toplumsallaşma Mekânı Olarak, Şanlıurfa Sıra Gecesi Geleneği”

Ne demek; "müzik toplumsallaşması?, “…mekanı olarak?” Müzik, kişilerin  toplumsallaşmasında ilk sıradadır. Doğrusu; “Toplumsallaşmada, Şanlıurfa Sıra Gecesi Geleneği” veya “Müziğin toplumsallaşmadaki önemi ve Şanlıurfa Sıra Gecesi Örneği”

4/ “Şanlıurfa'nın Müzik Geleneği Bağlamında, Eski Mezopotamya Uygarlıklarında Müzik Kültürü”

İki özel konu, iki ayrı bildiri konusu, bir bildiride gereksiz bir şekilde birleştirilmiştir. “Bağlamında” kelimesi kullanılmamaktadır; “Şanlıurfa Müzik Geleneğinde..” doğru tanımdır. Şanlıurfa’nın, 'nın' ekine gerek yoktur. Tamlama doğru olmalıdır.  İçini doğru doldurmak şartıyla başlık şöyle olabilir: “Eski Mezopotamya Uygarlıklarında Müzik Kültüründe, Şanlıurfa Müzik Geleneği”

5/ “Estetize edilmiş politik bir eylem olarak Özgün Müzik ve Hasan Hüseyin Demirel:“Halepçe (Rüzgar Ve Gül İklimi), Dokuz-Sekiz, Aşk Coğrafyasından Şarkılar”

Estetize olmak; güzelleştirmek anlamına gelen bir ifadedir. “Özgün müzik; Türkçede daha çok protest-halk müziği veya protest-arabesk müzik kavramlarıyla özdeşleşmiş bir olgudur. Özgün müzik; bir müzik turu olamaz. Kendine özgü olan hersey özgündür. Ayrıca, rahmetli H.H.Demirel, bir döneme imza mı atmıştır ki, bitirme ödevi olarak seçilmiştir.  Şimdi kelimelerin karşılıkları ile yazalım; Güzelleştirilmiş politik bir eylem olarak özgün müzik” oldu mu?

Elbette, olmadı...

6/ Türk Sanat Müzikleri ve Türk Halk Müzikleri Dikotomisinde Önemli Bir Dinamik: " Toplumsal Katmanlar” (Makale)

“Müzikleri” kelimesi yanlış, böyle bir terim yoktur. “Türk sanat müziği ve Türk halk müziği…” doğrusudur.

Dikotomi; “İkili”, “İkileşim”,“Çatallama”, “Genellikle birbiriyle çelişkili kısımlar, kategoriler veya fikirlere olmak üzere, ikiye bölünme” demek. Hadi yazalım; “Türk sanat müziği ve Türk halk müziği ikileşiminde…” oldu mu? Elbette, hayır!..

Şimdi bu makalenin  özetine bakalım; "Bu makale, müzikteki çeşitliliği, “sosyolojik/toplumsal” merkezli bir bakış açısıyla incelemektedir. Yani makale, var olan diğer müziksel bileşenlerden bağımsız bir biçimde, müziklerin toplumsal bir zemini olduğundan hareket ederek hem ulusal hem de uluslararası ölçekte, farklı toplumların farklı müziklere sahip olduğunu savunmaktadır. Bir başka ifadeyle, toplumların farklılaşması, onların ürettikleri ve tükettikleri müzikleri de farklılaştırır. Bu yaklaşım, konuyu kuramsal olarak, antropolojiye yaslanan müziksel bir disiplin olan, etnomüzikoloji zeminine de taşımaktadır. Makalede öncelikle müzik-toplum ilişkisi incelenerek toplumların farklı tabakalara ayrılması gibi müzikte de bir farklılaşmanın olduğu konusunda örnekler sunulmaktadır. Sonrasında ise Türk Sanat Müziği ve Türk Halk Müziği türlerinin farklı coğrafyalarda farklı toplumsal katmanlar ile ilişkisi ele alınmaktadır. Makale ikinci olarak, Türkiye’deki iki farklı müzik geleneği olan Türk Sanat Müziği ve Türk Halk Müziği türlerinin toplumsal zemindeki farklılıkları üzerine değerlendirmeler yapmaktadır. Makalede, Türk Sanat Müziğinin yönetici sınıfın himayesinde gelişen bir müzik türü olduğu ile ilgili örneklere yer verilmiştir. Türk Halk Müziği ise zaman zaman yönetici sınıf tarafından desteklense de bu kesimden yeterli ilgiyi görememiştir. Buna ilaveten, Türk Halk Müziğinin halkın bütünü tarafından benimsenen tek bir müzik türü olmak yerine farklı kültürleri içerisinde barındıran ve yöresel izler taşıyan bir tür olduğu savunulmuştur. Makalenin son bölümünde ise müziğin kültürel bağlamı incelenerek halk kültürü, öğrenilmiş kültür ve melez kültür gibi kavramlar üzerinden değerlendirmeler yapılmıştır."

Soru: Özet’te, başlıkta yazılan "yanlı"ş diye belirtiğimiz "kelimele"r geçiyor mu?

Geçmiyor!

Neden?

Bilmiyoruz ki!..