BIST 9.645
DOLAR 32,55
EURO 34,90
ALTIN 2.435,55
HABER /  GÜNCEL  /  EĞİTİM

Üniversitede 11 sorun bulundu

YÖK'ün hazırladığı ''Türkiye'nin Yükseköğretim Stratejisi'' raporunda, 11 sorun alanı belirlendi.

Abone ol

Yabancı dil sorununa dikkat çekilen raporda, üniversitelerden mezun olacak öğrenciler için lisans tespit sınavı düzenlenmesi ve bu sınavdan belli bir puan alma koşulu getirilmesi önerildi. Raporda, yükseköğretim alanında yönetimden işleyişe kadar çeşitli konularda sorunlar tespit edilerek, çözüm önerilerinde bulunuldu.

Yükseköğretimdeki sorunlar, ''Arz kapasitesinin yetersizliği, öğretim kalitesi, bilim ve teknoloji yarışında gerekli ve esnek mekanizmanın kurulmamış olması, öğretim üyesi açığı, kaynak yetersizliği, yükseköğretim sistemindeki yabancılaşmayı giderebilecek yönetim kültürü, üniversitelerin kadrolarının oluşturulmasında ve yükselmede liyakat, üniversiteye giriş sisteminin öğrenciler üzerinde yarattığı gerilim, öğrencilerin yabancı dil sorunu, meslek yüksekokullarının sorunları ve fırsat eşitsizliği'' olarak 11 başlık altında belirlendi.

Bu sorunların çözümüne ilişkin önerilerin yer aldığı raporda, ortaöğretimi bitirme sınavına dayalı yeni bir sınav sisteminin yanı sıra, yükseköğretimdeki yönetim yapısında da değişiklikler tavsiye edildi.

REKTÖR VE DEKAN SEÇİMİ-
YÖK'ün yetkilerinin bir kısmının Üniversitelerarası Kurul'a ve üniversitelere devredilmesi önerilen raporda, rektörlerin görev süresinin 4 yıldan 5 yıla çıkarılması ve tek dönemle sınırlandırılması gerektiği kaydedildi.

Rektör belirlenmesinde özellikle büyük üniversitelerde tek dereceli seçimin yararlı olacağı ifade edilen raporda ''Rektörlerin görev süresi içinde saydamlık ve hesap verilebilirlik ilkeleri öncelikle gözetilmelidir. Bunun, sözde kalan bir ilke olmaktan kurtarılması için gerekli kurumsal mekanizmalarla donatılması gerekir'' denildi. Raporda rektörlüğe sadece ilgili üniversiteden değil, Türkiye'deki diğer tüm üniversitelerden aday olunmasının özendirilmesi gerektiği belirtildi. Raporda, bir üniversitede kaç rektör yardımcısı bulunacağı konusunun ilgili üniversiteye bırakılması istendi. Raporda, dekanların belirlenmesi konusunda da daha katılımcı bir yönetim benimsenmesi ve dekan atamasında YÖK'ün devreden çıkması gerektiği vurgulandı. Dekanların görev süresinin 3'er yıllık iki dönemle sınırlanabileceği ve rektörler gibi hesap verebilirlik ilkesine uymalarının yararlı olacağı dile getirildi.

ÜNİVERSİTEDE ETİK DEĞERLER
Raporda, üniversitelerin etik değerler konusunda açık olmaları gerektiği de vurgulanarak, şöyle denildi: ''Her kurum toplumdaki saygınlığını açık seçik şekilde belirlenmiş etik standartların bulunmasından ve davranışlarının bu etik standartlara uyum içinde olmasından alır. Türkiye'nin üniversite tarihinde etik standartlar üzerinde duyarlığının artması ve bu konuda görüşmelerin başlaması 1980'li yıllardan sonra olmuş ve tartışma alanı da büyük ölçüde yayın etiğiyle sınırlı kalmıştır. Üniversiteler için bir gelişme stratejisi öneren bu çalışma günümüzde üniversitelerin tüm işlev alanlarındaki etik standartlarının açık hale getirilmesini de stratejik önemde bir sorun olarak görmektedir.'' Raporda, üniversitelerin toplumla ilişkileri ve bu ilişkinin sınırlarının korunması, yükseköğretimin öğretim işlevi, bilimsel araştırma ve yayın ile üniversitenin kamu hizmeti üretmesine ilişkin etik standartları olması ve bunu açıkça ortaya koymaları gerektiği vurgulandı.

YABANCI DİL SORUNU
Raporda, yabancı dil konusuna da ayrıca yer verildi. AB içinde yer almak isteyen Türkiye'nin üniversite öğrencilerinin en azından bir yabancı dille donatılması gerektiği belirtilen raporda, bunun asgari koşul olduğu, aslında AB ülkelerinin öğrencilerden en az iki yabancı dil bilmesini beklediği vurgulandı. Bu sorunun Türkiye'nin uzun süredir gündeminde bulunduğu ifade edilen raporda, ''Türkiye eğitim sisteminin genelde bu konuda güçlü bir iddia ortaya koyması gerekir'' denildi.

Konuya ilişkin öneriler şöyle:
Uzun erimde ortaöğretimden gelen öğrencilerin yabancı dil sorununu çözmüş olarak yükseköğretime başlamaları başarılmalıdır.

Kısa erimde yükseköğretim kurumları değişik yollarla öğrencilerin yabancı dil açığını gidermek için mutlaka ısrarlı çabalara girmelidir.

Yükseköğretim sistemindeki lisan okutmanları önümüzdeki yıllarda hızla artırmalıdır. - Orta erimde üniversiteden mezun olacak öğrencilerden geçerliliği kabul edilen lisan düzeyi tespit sınavlarından belli düzeyde puan alınması istenebilir. Yüksek lisansa devam edecek öğrencilerin bu koşulu yerine getirmesi daha önce uyulamaya konulabilir.

Üniversitelerin öğrencilerine, lisan öğrenme kanallarını sadece tek bir dili (İngilizce) öğrenmeye yöneltmesi de yetersizdir. Birden fazla dil öğrenilmesi özendirilmelidir. AB ülkelerinin dilleri, Türkiye'nin komşusu Balkan, Ortadoğu, Kafkas ülkelerinin dilleri ile İspanyolca, Çince, Rusça, Japonca gibi dünya ekonomisi ve siyasetinde önemli roller oynayan ülkelerin dillerinin daha büyük sayılardaki öğrencilere öğretilmesi için örgütlenmeye gidilmelidir.

''DOKTORA BURSU VERİLSİN''
Doktora eğitimi alanların sayısının da artırılması gerektiği kaydedilen raporda, doktora öğrencilerinin yaşamlarını sürdürebilecekleri geliri sağlamakta karşılaştıkları zorlukların, araştırma görevlisi sayısına getirilen kısıtlamaların kaldırılarak, ücretlerin iyileştirilmesi istendi. Devletin doktora bursu vermesi istenen raporda, doktora ve araştırma görevliliği için TUS'a benzer merkezi bir sınav yapılması önerildi. Meslek yüksekokullarına da değinilen raporda, bu okulların yükseköğretim sisteminde hep ''ikincil konumda'' kaldıklarından yakınıldı. ''Meslek yüksekokulları konusunda mutlaka iddialı ve mevcut durumda köktenci değişiklikler yapabilecek bir program geliştirilmeli ve ısrarlı biçimde uygulanmalıdır'' denilen raporda, bu okulların dağılımlarının ve büyüklüklerinin yeniden yapılandırılması gerektiği belirtildi. Raporda ayrıca, ''Öğrenci ve sicil afları'' konusunda da şunlar kaydedildi:

''Yükseköğretim kurumlarının topluma birçok farklı açıdan öncülük eden kurumlar olduğu noktasından hareketle en başta bu kurumlarda cezanın caydırıcılığını ortadan kaldırdığı, benzer şekilde, sık aralıklarla çıkarılan öğrenci aflarının akademik yaşama kabul edilemez bir siyasal müdahale biçimi olduğu dikkate alınarak tümüyle gündem dışında tutulmaları gerekmektedir.''