BIST 9.525
DOLAR 32,50
EURO 34,77
ALTIN 2.491,10
HABER /  GÜNCEL

TÜSİAD'ın ABD ziyaretinde demokrasi vurgusu

Washington’dan İlhan Tanır, TÜSİAD heyetinin ABD ziyaretini BBC Türkçe için kaleme aldı. Tanır, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz'ın, görüşmelerde demokrasinin ekonomik gelişmenin şartı olduğunu vurgulamasına dikkat çekiyor.

Abone ol

TÜSİAD (Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, TÜSİAD’ın Washington temsilciliğinin 15. yılını kutlamak amacıyla yaklaşık 50 TÜSİAD üyesiyle birlikte Washington’ı ziyaret etti.

Ziyaret, ABD hükümetinin 'kısmen kapalı' olduğu ve borç tavanı tartışmaları ile ilgili olarak da iktidar ve muhalefetin kilitlendiği bir döneme denk geldi.

Yılmaz, “Washington’ın düştüğü bu durumun kısa sürede çözüme ulaştırılacağını umut ettiğini" söyledi.

Ziyaret esnasında TUSİAD grubu, Obama yönetiminden yetkililer, Temsilciler Meclisi Başkanı John Boehner ve Kongre’deki Türk Dostluk Grubu üyeleri ile görüşmeler yaptı.

'Ekonomik başarı için demokratik standartlar şart'

Yılmaz, ziyaretinin son gününde hem ziyareti ile ilgili izlenimleri hem de ABD’deki Türkiye ile ilgili beklentiler hakkında bazı özel demeçler verdi.

Yılmaz’a göre, “Türkiye’nin son yıllardaki ekonomik başarısının sürdürülebilirliği ancak demokratik standartlarının temini ile mümkün. Piyasa ekonomileri ancak demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü hâkim olursa devam edebilir. Onun dışındaki başarılar ise saman alevi gibi geçici olur.’’

Yönetim ve düşünce kuruluşlarında da programlara katılan Yılmaz, ABD’li yetkili ve Kongre üyesi muhataplarının hem ekonomi, hem de Türkiye’deki demokrasi standartlarının ne yönde gelişmekte olduğuyla sorular sorduklarını, Türkiye’nin demokratikleşme ve reform çizgisinde devam ettiğinden emin olmak istediklerini söyledi.

AKP hükümetinin Obama yönetimi ile ilişkileri, Obama yönetiminin 2009’da göreve başlamasının ardından, Başkan Obama’nın okyanus ötesindeki ilk ikili ziyareti Türkiye’ye yapması ile sıcak bir başlangıç yapmıştı.

Arap Baharı olarak anılan büyük isyanların başladığı ilk yıl olan 2011 yılında, Başkan Obama ile Başbakan Erdoğan arasında sıcak bir ilişki yaşanmış, yoğun telefon görüşmeleri dünya basınına yansımıştı.

Obama, gazeteci Fareed Zakaria’ya Erdoğan’ı, kendisine en yakın beş dünya liderinden birisi olarak tanıtmıştı.

'Batı karşıtı söylemler dönemsel'

İkili ilişkiler özellikle Türkiye-İsrail ilişkilerindeki gerginlikler ve sonrasında Suriye krizine yaklaşımdaki farklılar ile zorlu bir dönem geçirdi.

Geçtiğimiz yaz mevsiminde beklenmeyen bir şekilde İstanbul’da ortaya çıkan Gezi protestolarına karşı özellikle Türk polisinin yaklaşımı ise, Washington’dan arka arkaya gelen eleştirilere neden oldu.

Bu dönemde birçok AKP yöneticisinin ve hükümete yakınlığıyla bilinen basının, Batı’yı protestoların arkasında olmakla suçlamasındaki Batı karşıtı söylem Washington’da dikkat çekti.

Muharrem Yılmaz’a göre ise, Türkiye’de son zamanlarda artan Batı karşıtlığı söylemi dönemsel: “Türkiye yüzyılı aşan bir süredir Batı’ya yüzünü dönmüş, gerek toplumsal yapısını, gerek ekonomisini Batı standartlarına çıkarmak için önemli gelişmeler yapmış bir ülke.’’

Yılmaz, Batı’nın Türkiye’nin yükselmesini engellemek için planlar yaptığı yönündeki spekülasyonları da yersiz buluyor: “Ekonomisi ve demokrasisi güçlü bir Türkiye herkesin menfaatine. Batı’nın da, Doğu’nun da, bölgenin de menfaatine. O bakımdan bizim bu yolda eksikliklerimizi gidermemiz ve işimize bakmamız lazım. Türkiye’de biz son zamanlarda, reformlarımızı yapmak yerine, enerjimizi başka yerlere harcadık.’’

'Paket yetmez yeni Anayasa gerekli'

Hükümetin mali politikaları ile ilgili olarak, TÜSİAD’ın Türkiye’nin büyüme temin eden performansının devam ettirilmesini beklediğini kaydeden Yılmaz, ülkenin ekonomisi için gerekli görülen yumuşak inişin geçen yıl gerçekleştiğini, % 3.8 civarında gerçekleşmesi beklenen bu yılki büyümenin ise Türkiye’nin meselelerini çözecek bir seviye olmadığının altını çizdi.

Yılmaz, “%4, Türkiye’nin potansiyel büyümesi. Ama bu seviye ile Türkiye’nin istihdam sorununu, genç nüfusunun ihtiyacı olan ekonomik gelişmeyi, refahı temin edemez.”

Yılmaz, Türkiye’nin yatırım ortamını iyileştirmenin yolunun da demokrasi ikliminden geçtiğini söyledi: “Hak ve özgürlükler, demokrasi ikliminin olması gerekiyor. Yatırımın asıl ihtiyacının olduğu iklim bu. Batılı dostlarımız, Türkiye’nin Batı standartlarına yönelik bu çabalarının devamı hususunda bir şüpheye düşmek istemiyor.”

Bu alanda gerçekleşen son düzenlemelerle ilgili de şunları söylüyor Yılmaz: “Türkiye’nin tekrar demokratikleşme paketine geri dönmesi önemli bir adımdı. Bu adımların devamı gerekir. Türkiye’nin paketlerle sorunların tamamını çözmesi mümkün değil. Yeni bir Anayasa’ya ihtiyacı var.”