BIST 8.718
DOLAR 32,33
EURO 35,17
ALTIN 2.240,78

Türkiye’yi bekleyen iki ciddi tehlike…

Evet, bugünlerimizi kurtaralım ama yarınlarımızı da heba etmeyelim…

Ülkemiz uzunca bir süredir koronavirüs ile büyük bir mücadelenin içerisinde. Bu mücadelede bütün kesimler büyük bir özveriyle çalışıyor.

Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de birçok sektör salgından olumsuz etkilendi.

Ancak salgından etkilenen iki alan var ki eğer tedbir alınmazsa sadece bugünlerimizi değil gelecek yıllarımızı da oldukça olumsuz etkileyecek.

Sağlık çalışanları, salgının ilk çıkış günlerinden itibaren canla başla çalışan bir kesim. Gerektiğinde günlerce evlerine gitmediler, hastanede yattılar, yemeklerini hastanede yediler. Kesintisiz 24 saat mesai yapan sağlık çalışanları oldu.

Annesinden babasından, eşinden ve çocuğundan ayrı kalan sağlık emekçileri oldu. Sadece ülkemizde değil bütün dünyada korona ile insanlık arasında bir kalkan görevi gördüler.

Ancak sonuçta onlar da insan.

Yoruluyorlar, üzülüyorlar, psikolojileri bozuluyor.

Salgın boyunca vefat eden doktor haberlerini aldık ve çok üzüldük. Son günlerde ise vefat eden doktor haberlerinin yanına meslekten istifa eden sağlık çalışanlarını da duymaya başladık ve bunların sayısı her geçen gün artıyor maalesef.

Eğer sağlık çalışanlarına yönelik iyileştirici tedbirler alınmazsa bir süre sonra sağlık çalışanı sayısında ciddi sıkıntılar yaşanabilir.

Bu belki şu anda çok fazla göz önünde tutulmuyor ama ilerleyen günlerde bunun eksikliğini yaşayacağımız kesin.

Özellikle de dün açıklanmış olan yeni veriler perspektifinde değerlendirmeye tabi tutulursa durumun vahameti daha iyi anlaşılacaktır. Pik yaptı haberleri sonrası şehir şehir, bölge bölge paylaşılan bilgilerin oluşturabileceği tedirginlik sağlık sektörünün önemini bir kez daha hatırlatmış olmalı.

Devleti yönetenlerin bununla ilgili politika geliştirmeleri elzem bir durum.

Salgından etkilenen diğer bir sektör ise eğitim.

Öyle görünüyor ki çocuklarımız bir süre daha okula gidemeyecek, öğretmenleri ile bir araya gelemeyecek.

Her ne kadar uzaktan eğitim adı altında bir şeyler yapılmaya çalışılsa da bu eğitimin ne kadar verimli olacağı tartışmalı bir konu.

Evlerde ekran başında yapılan eğitimin sınıf ortamında yapılan eğitimle bir olmayacağı gayet açık. Bugün bu şekilde yeterli eğitimi alamayan öğrencilerin ilerleyen yıllarda gidecekleri üniversitelerde ne kadar verimli olacakları ise bir muamma.

Burada öğretmenin yükü anne babaların omzuna binmiş gözüküyor ama bir ebeveyn asla bir öğretmen gibi olamaz.

Her ikisinin yeri de ayrı.

Birbirlerinin yerine ikame edilemezler.

Ayrıca son zamanlarda öğretmenlerin maaşları üzerinden yürütülen tartışma da çok verimli ve sorunları çözecek nitelikte tartışmalar değil. Bir an önce bu tartışmalara son verilmeli ve eğitim kalitesini artırıcı yatırımlara öncelik verilmelidir.

Hem sağlık çalışanlarının hem de eğitim camiasının sorunları ülkemizin onlarca yılını olumsuz etkileyecek bir seyir gösteriyor.

Eğer şimdiden önlem alınmazsa ilerleyen yıllarda ciddi sıkıntılarla yüzleşmek zorunda kalabiliriz.

Başta devleti yönetenler olmak üzere bütün toplumun bu tehlikenin farkına varması ve bu sorunları çözücü politikalar ve uygulamalar ile üretmesi gerekiyor.

Her ne kadar gündemimizi ekonomi ve diğer ülkelerle olan ilişkilerimiz oluşturuyorsa da bu iki alan asla ihmal edilmemeli.

Evet, bugünlerimizi kurtaralım ama yarınlarımızı da heba etmeyelim…