BIST 9.717
DOLAR 32,54
EURO 34,88
ALTIN 2.425,79

Türk müziği eğitimi çalıştayı “Türk Müziği” raporunu okudunuz mu?!…(1)

Rapor; tutarlı, kısa ve net olmalı,kurumların isimleri verilerek yaptırım istenmeli...

GÜNCEL/ RAMAZAN COŞKUSU: Ramazan ayının ülkemize sağlık, mutluluk ve barış getirmesini diliyorum.  “Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, din gönüllülerine ve Diyanet İşleri Başkanlığı mensuplarına seslenerek, 'Son 15 günde başkanlığımıza ve hizmetlerimize yöneltilen kötü kampanyalar, itibarsızlaştırma faaliyetleri sakın sizi hiçbir zaman ümitsizliğe sevk etmesin. Bunların, Diyanet'in tarihinde, Allah'ın davet ve irşad tarihinde bir nokta kadar dahi değeri yoktur. Onların kötülüklerini gördüğümüzde bunun, bizim hizmet kusurumuz olduğunun farkında olmalıyız. Daha çok sarılmalıyız” demiş.(Basından)

Bu örnekten yola çıkarak ülkemizdeki, genel uygulama ve düşünce yapımız şöyle yürüyor. Üst görevde olanlar, kendileri hakkında eleştiri olduğunda; eleştirileri dikkate alacağız, daha iyi olmak için çalışacağız, hizmet/görev kusurumuz varsa gerekeni yapacağız” diyeceklerine; kötü kampanyacılar, kim ki onlar, bizim için denizde çakıltaşılar, bağırsak  gurultusu, kimsenin  haddi değil, nokta kadar değeri toktur, söyleyene bakarım ......mı diye  v.b. diyorlar. Oysa çözüm basit; kusursuz insan olamayacağına göre, kavga diline  gerek yok!...Eleştirileri dikkate alıp, doğru olanları uygulamak, yanlışta ısrar etmemek en doğrusu…Siz gidersiniz o görevden, ama kurumlar böyle yükselir…

 “İslam güzellik dinidir. Resulullah Efendimiz (Salat ve selam olsun ona) “Allah güzeldir, güzeli sever” buyurmuşlardır. Müslümanların sözleri, halleri, camileri, şehirleri, evleri, kılık kıyafetleri (Şeriat sınırları içinde kalmak şartıyla) güzel olmalıdır. Müslümanların mimarlık ve sanat bakımından çirkin cami binası, çirkin Kur’an kursu binası, çirkin okul binası, çirkin evler, çirkin yurtlar ve pansiyonlar yapmaya hakları yoktur. İslam ile çirkinlik bir arada olmaz. …..Müslümana her şeyin en iyisi, en lüksü, en pahalısı, en cafcaflısı yakışır sözü yanlıştır. Doğrusu şudur: Müslüman her şeyin en iyisini, en doğrusunu, en güzelini, en uygununu yapar….. Ahlaksızlık oruca ve oruçluya zarar verir. Müslüman yalan söylemez, iftira gıybet tecessüs etmez. Müslüman başkalarının karılarına, kızlarına kötü gözle bakmaz. Müslüman haram yemez. Müslüman Müslümana düşmanlık etmez. Müslüman Müslümanın başını gözünü yarmaz. Müslüman, zalim Müslümana bile yardım eder. Nasıl? Onun zulmüne mâni olarak…”

GÜNCEL/TÜRK DİLİ: “Dil, kültürün ve medeniyetin köşe taşıdır; desek yeridir. Dilini kaybeden bir toplumun diğer değerlerini koruması çok zordur. Hatta mümkün değildir. Bunun için kültürlere ve medeniyetlere saldırılar önce dilden başlıyor. Dilini aldığı anda o milleti çökertiyor. Goethe, ‘Bir millete, o milletin diliyle oynamaktan büyük suikast olamaz’ diyor. Biz işte böyle bir suikasta maruz kalmış bir milletiz. Bu saldırı, dilimizle birlikte şahsiyetimizi ve milli karakterimizi de hedef almıştır. Yaşayan bir varlık olan dil, her canlı gibi emek ister. Beslenmek, korunmak ve geliştirilmek ister. Dilimizin tek ihtiyacı, onun kıymetini bilecek insanlar ve kurumlardır. Türkçe’nin konuşma, edebiyat ve bilim olarak yetersizliğinden, fakirliğinden söz eden kimse; art niyetli değilse Türkçe’nin zenginliklerinden bihaber demektir. (Cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan’ın 8’inci Uluslararası Türk Dili Kurultayı konuşmasından)

AKM tarafından, DÂRÜ’L-ELHÂN’DAN GÜNÜMÜZE TÜRK MÜZİĞİ EĞİTİMİNİN KURUMSALLAŞMA SÜRECİ…başlığı altında geçtiğimiz aylarda bir çalıştay  yapılmıştı.

Raporlar 6 başlıkta  yayımlandı. Raporlarda; çok fazla imla-kelime  hatası var, aralarında uyumsuzluk var. Türkçe’de cümlelere anlam veren, noktalama işaretleri -nokta-virgül dahi- kullanılmamış. 2017, “Türk Dili Yılı” ilan edildi, aman dikkat edelim. Ayrıca; raporlar açık ve net değil. Bazı maddeler; üstü kapalı bazı kurumları suçluyor ya da büyütüyor. Oysa, rapora 2017 Türkiyesi’’nde kurum isimleri yazılabilmeli, açık olmalıydı. Raporda, dil birliği yok; musıki mi-müzik mi?, hala birleşilememiş gözüküyor…Raporların; ucu açık, kimler yapacak belli değil, biri yapsın deniyor ve geleneksel Türk işi  raporlarından biri oluyor…Merak ettim kaç kişi okudu acaba?... Bu raporlar; AKM’ye yakışmamış…Ne demek istediğimi aşağıda anlayacaksınız. Şimdi raporları görüşlerimle aktarmak istiyorum.

Çalıştay Grup Yöneticisi: Prof. Dr. Hakan CEVHER

Katılımcılar: Prof. İsmet DOĞAN, Doç. Dr. Erhan ÖZDEN, Doç. Dr. Uğur TÜRKMEN, Yrd. Doç. Dr. Hikmet TOKER, Yrd. Doç. Dr. Mehtap DEMİR

1- Uluslar arası ve ulusal düzeyde birlikte ölçme kolaylığını kolaylaştırması bakımından referans sesi olan 440 frekanslı "la" sesinin gerek Halk Müziği, gerekse Sanat Müziğinde “başka nota” adlarıyla adlandırılmasının sonlandırılması.

AY: Halk müziğinde zaten perde isimleri farklı değil. Ama, anladığımız kadarıyla; Türk müziği perde isimlerinin; çargah, dügah, segah,neva  v.b. olarak adlandırılması istenmiyor.Bu madde, nasıl ses getir(mey)ecek merak ediyorum?!. Belki de, her zaman olduğu gibi; es geçilecek/tartışılmayacak, herkes bildiğini okumaya devam edecek!...Bekleyelim bakalım!...

 2- Lisans, yüksek lisans, doktora ve sanatta yeterlilik programlarının yeterli akademik yapıya sahip olmayan üniversitelerde verilmemesi.

AY: Burada, “yeterli..sahip”  demeyip, kurum isimleri de verilmeliydi. Çünkü, her kurum ben yeterliyim/ben büyüğüm  diyor, ama, iki unvanlı (yükle dersleri) ve ücretli elemanlarla eğitimi  çözmeye çalışıyor. Onun yerine; “yeni kurulan sanat kurumlarında ilk mezunlar verilip (5 yıl), değerlendirme yapıldıktan sonra, yeterli donanıma sahip olunmuş ise Y.L. ve Dr./San.Yet. açılmalı” dense daha doğru bir karar olurdu.

3- Bazı kurumlarımızda,  yüksek lisans ve doktora programlarına alınan öğrenciler için aranan ön koşulun, sadece lisans mezunu olmak üzerine kurulmaması, müzik lisansı ön koşulu aranması.

AY: Yine kaçamak karar. Müzik lisansı aramayan hangi kurumlar, kimler?...Yıllardır yazıyorum. İTÜ TMDK ve MİAM bu yolun öncüsü oldu, söyleyin artık, korkmayın…Gerçeklerin üstü örtülemez ki!... Lisansı müzik olmayan kişi; sanat  kurumlarında Y.L. ve Dr./San.Yet. yapabilir…Ancak o kişilerin, sanat kurumlarında kadroya geçirilmesi,  müzik lisansı mezunlarının  önlerinin tıkanması yanlıştır. Zaten, ana kanunda; lisans ne ise Doç.kadrosuna o branştan atama yapılır denilmektedir. Ancak, bu madde de delinmiştir maalesef…

4- Güzel sanatlar liseleri için hazırlanmakta olan müfredatın yeterli sürede yapılmadığı, çok kısa süre içerisine sıkıştırıldığı ve hazırlanmakta olan ders kitaplarının yeterli olgunlukta tartışılmadan yapıldığı ve bu bakımdan bu program ve kitapların daha nitelikli bir çalıştayda ele alınması.

AY:  Müfredat gibi özel konular çalıştaylarla hazırlanmaz. Ders kitapları/müfredat; kurum içinde liyakatlı, bu konularda çalışan 3-5 kişiden oluşan kurullarda hazırlanır ve üst bir kurula sevk edilir. Düzeltmeler sonrasında uygulamaya geçer. Bu konuda MEB, Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı; liyakatlı ve doğru kişileri seçmelidir.

5- Konservatuvar sözünün üniversal yapı altında yerinin ne olduğu netleştirilmelidir. Bu bakımdan fakülte yapılanmasının yeniden ele alınması.

AY:

Yanlış bir cümle, konservatuar sözünün -konservatuar yazılmalı- değil, “konservatuar kurumunun” akademik yapı içinde –üniversal kullanılmamalı- yeri elbette tesbit edilmelidir. Yüksekokul mu? Fakülte mi? Birim mi?

6- Mesleki müzik eğitimi verilen kurumlarda çalgı eğitiminin Milli Eğitim müfredatına uygun bir şekilde (Özellikle Güzel Sanatlar Liselerinin) yeniden düzenlenmesi.

AY: Bildiğimiz kadarı ile bir seneye yakındır MEB ve YÖK böyle bir çalışma yürütüyor ve toplantılar  devam ediyor. Son olarak YÖK bir komisyon daha görevlendirdi. Ama, duyduğumuz Türk-Batı savaşı hala devam ettiriliyor. Yazık…

7- 1928 Öncesi kaynaklara ulaşılması ve akademik çalışmalara kaynak teşkil eden zeminin Latinize edilmesi için 3. ve 4. sınıflarda (lisans) Osmanlı Türkçesi derslerinin verilmesi bilim ve sanat  dallarına yönelik eser okuma listelerinin hazırlanması.

AY: Arkadaşlar, “dilde” bir şeyi ispata mı çalışıyorsunuz? “..zeminin” (eserlerin/kaynakların v.b.)  “Latinize edilmesi”  (latinceye çevrilmesi için denilse daha doğru olmaz mı?) yapmayın etmeyin!.. Bu paragrafı doğru tercüme ettim sanıyorum… Sonra, Osmanlı Türkçesi dersi  koydunuz da/eser okuma listelerini hazırladınız da;  Rektörlük mü/YÖK’mü karşı çıktı? Topu başkalarına atmayalım…

8- Tüm makam müziği coğrafyasında araştırmalar ya(pıl)mak üzere makam araştırmaları enstitüsü kurulması.

AY: “Makam Araştırmaları Enstitüsü” şeklinde yazılmalıdır. Böyle bir kurum/kurumlar, üniversiteler bünyesinde kurulabilir. Engel yoktur. Ancak, biz çok teklif vermemize/uğraşmamıza  rağmen, hala İTÜ’de Türk Müziği Uygulama ve Araştırma Merkezi’ni kurmayı başaramadık.

 9- Konservatuvar, bölüm, ana sanat ve anabilim adlarının standardize edilmesi.

AY: Aman, arkadaşlar, her şeyi söyleyinde, standart eğitim demeyiniz…Standardize edilmesi için “ortak eğitim” yapılması lazım. Eğitim Fak.Müzik Eğitimi ABD’ler, tek tip program altında yıllardır ezildiler. Oysa, konservatuarlar batı-Türk değil, içerikte de farklı çalışmalar yapabilmelidir. Standardize etmek, sanata darbe vurmak demektir. Ses sistemini, çalgıyı, akor yapılarını v.b. standardize edebilirsiniz. Her kurum elindeki elemana, yöreye v.b. göre yapılanma yapabilmeli, çevreye yararlı olabilmelidir.

10- Ortak bir konservatuvar envanteri (istahdam, materyal ve bellek) hazırlanması.

AY: Bunun, hiçbir sanat kurumuna yararı yoktur ve YÖK’ün yapacağı bir iştir.

11- Konservatuvarların  ihtisaslaşmalarına yönelik çalışmaların yapılması.

AY: Bu madde 9. Md. İle çelişmektedir. Çünkü; ihtisaslaşma standart derslerle/yapıyla olmaz. Kurumların, İhtisaslaşmasından yanayız…

12- İleride yapılacak proje ve araştırmalarda istihdam edilmek üzere bir müzik araştırmacıları personel database  hazırlanması için üniversitelerarası kurul sanat konseyi ile görüşmelerin yapılması.

AY: Database ne demek?!,.Eskiler böyle durumlarda;dilinizi eşek arısı soksun!... derdi. Veritabanı desenize arkadaşlar, anladık İngilizceniz var!.. Bu da YÖK’un görevleri arasındadır.10. madde içinde olmalıdır.

Kızımdan Emziren Annelere Bir Reklam….