BIST 9.693
DOLAR 32,59
EURO 34,79
ALTIN 2.509,30

Terzi her gün ölçü alıyor..

Bugüne kadar olduğu gibi başkalarının kültür ve fikir kaynaklarıyla ruhumuzu doyurmaya ve bu minvalde taklit inşa etmeye devam edersek mağlubiyetlerin her daim kahramanı oluruz.

Yazmaya başlarken hissettiğim şey; yazılan kelamın doğruluğu ya da yanlışlığı kişiye kimlik kazandırıyor olmasıydı.

Bu minvalden hareketle kalemi elime alıp, hangi gündemi ve var olan gündemlerin zamana ve geleceğe etkisi “nasıl olurunu” yazmalıyım diye düşündüm.

Yeni başlangıçlarımızda “eyvah” demek istemiyorsak bizi oyalayan gündemlerden uzaklaşarak özümüze dönmemiz gerekiyor.

Son yıllara baktığımızda zihnimizi meşgul eden, gündemimize bütün ağırlığı ile oturan bir hayli fazla olay var...

Yaşanılan zamanın içindeki yoğunluk ve kaygılar gelecek endişesi oluşturuyor.

Zamanın vakıaları ve toplum bütününün algısı bizi dönüştürüyor.

Bir yoklar yüzyılı ve zamanı yaşıyoruz. 

Huzur yok, sükûn yok, sabır yok, şükür yok, güven yok…

Tevekkülde büyük bir kuvvet vardı, sükûtta bir cazibe, maalesef artık bunlarda yok…

Var olan tek şey kendi öz benliğimizi, kim olduğumuzu, inancımızı, gayemizi, ideallerimizi ve hedeflerimizi bize unutturmuş durumda olan yoğun gündemler!

Anımı ve geçmişimi düşünmeye başladım!

15 yaşında bir delikanlı iken ilkokul yaşlarındaki isteklerimi ve arzularımı düşündüğümde kendime gülerdim. 25 yaşına geldiğimde 15-20’li yaşlardaki isteklerim, hatalarım, günahlarım, başarılarım “hadi oradan be!” dedirtirdi.

40 yaşındayım 25-30’lu yaşlarımdaki istek-arzularım, günahlarım, yanlışlarımı düşündükçe “eyvah eyvah” dedirtiyor.

Muhtemelen 50-60’lı yaşlarına geldiğimde de (ömür Allah’tan) şimdiki halime gülümseyecek belki de acımakla bakacağım ve yorumlayacağım.

Bu böyle sürüp gidecek ve bir de bakacağız ki; sadece geçmişin gamı ile geleceğin tasasını düşünmüşüz ve ömür bitmiş.

Geleceğin inşası için istekler, arzular ve bunların doğrultusunda yapılan hatalar, yanlışlarla dolu bir hayat serüveni.

Bu örnek eminim ki toplumun kahir ekseriyeti için geçerlidir.

Demem o ki;

Hepimiz geleceğimiz için yüksek hayaller ve hedefler koyuyoruz. Tramplen üzerinde zıplayıp yükseklere ulaşmak istiyoruz.

En yükseğe sıçramanın fiziki kanunu, gerilerek yere en yakın yerden sıçramaktır.

Bilgi ve bilincimizi yoğunlaştırarak rafine edip arınmamız gerekiyor özellikle gençliğimizin...

Bugüne kadar olduğu gibi başkalarının kültür ve fikir kaynaklarıyla ruhumuzu doyurmaya ve bu minvalde taklit inşa etmeye devam edersek mağlubiyetlerin her daim kahramanı oluruz.

Benliğimize özümsetmeden giydiğimiz başka milletlere ait kültür libasları bize yakışmadı-yakışmıyor. Hatta diyebilirim ki çoğu zamanda üzerimizde komik duruyor.

Bize ait olan ne kadar üzerimize oturmuş ve bize mâl olmuşsa o kadar kalıcı ve istikbal vaat edici olur.

Biliyoruz ki; herkes için ölüm yeni bir başlangıca kapı açılması demektir.

Okun ileri fırlayabilmesi için yayın onu geri çekmesi gerekir.

Bizi geri çekecek olan yay; fıtratımızdır.

Geri çekilmek ise; kişi fıtratına Allah’ın bahşettiği şeylere memnun olmayla başlar.

İşlediğimiz günahlar, yaşadığımız sıkıntılar gelecekte bizim sermayemiz olarak yatırıma dönüşmeli.

Allah her daim yeni hallerimize ve geçmişimizdeki marazlardan uzak kalarak yenilenmemize bakıyor.

Her yaptığımız yeni ile ölçüme tabiyiz.

Terzi bile müdavim müşterisi için her geldiğinde bütün ölçülerini yeniden alıyor.

Terzinin ölçüm alması gibi Allah her yeni anda ölçümüzü alıyor.

Tekrar fıtratımıza hicret etmemiz gerekiyor yaşadığımız gurbetten.