BIST 9.723
DOLAR 32,54
EURO 34,82
ALTIN 2.443,17

Tamam parti kapatılmasın ama!...

Sosyal medyada ve internet sitelerinde izledim. Şanlıurfa Ceylanpınar’da sözde kadınlar günü programı adı altında bir etkinlik düzenleniyor.

Sosyal medyada ve internet sitelerinde izledim. Şanlıurfa Ceylanpınar’da sözde kadınlar günü programı adı altında bir etkinlik düzenleniyor.

Etkinliğe katılan HDP'li milletvekili Saliha Aydeniz kadın haklarını falan bir kenara bırakıp, Abdullah Öcalan'ı övmeye ve PKK propagandası yapmaya başlıyor.

Tam o anda karşısına bir polis dikiliyor.

Önce nezaket içinde, "Buna izin vermeyeceğini" söyleyip uyarıyor. PKK yardakçısı olan kadın propagandasına devam edince alnı öpülesi polis aralarında 20 santim mesafe kalacak şekilde yaklaşıp daha sert sözlerle müdahale ediyor.

O da olmayınca tüm Türkiye'nin hislerine tercüman olacak bir konuşma yapıyor isimsiz kahraman. 

"Burası Muz Cumhuriyeti değil. Burada PKK terör örgütü propagandası yaptırmayacağım. Anladın mı? Ögrütü öven konuşma yapamazsın burada, yaptırmam" diye haykırıyor.

HDP'li kadın vekil "Bağırma, bana bağıramazsın" diye önce direnmeye çalışıyor ama ardı ardına tokat gibi gelen sözler üzerine pes ediyor ve kuyruğu kıstırıp alandan uzaklaşıyor.

Buna benzer onlarca olay Türkiye'nin dört bir yanında yaşanıyor. HDP adına seçim çalışması yapan vekillerin eksiksiz noksansız tamamı gittikleri yerlerde terör örgütü PKK'nın propagandası yapıyor.

İş öyle bir noktaya geldi ki artık bazı HDP seçim bürolarına Öcalan posterleri asılıyor. 

Evet, Türkiye'de eskisi gibi partiler kapatılmıyor. 2010 referandumunda böyle bir karar alındı. Bunun yerine parti çatısı altında suç işleyenlere ceza veriliyor.

Ama be kardeşim, bahsini ettiğimiz partinin bir değil, iki değil tüm milletvekilleri ve belediye başkanları seçim çalışması adı altında PKK terör örgütünün propagandasını yapıyor. Yetmiyor, aynı suç Meclis çatısı altında da hergün her saat işleniyor. 

Eğer terörü ve teröristi övmek suç ise bunun bir yaptırımı da var demektir. Yani suçu işleyen her kim ise Türk Ceza Kanunu'na göre hakettiği cezaya çarptırılmalı öyle değil mi?

E, iyi de bu suçu işleyenler artık suç işlediğini canlı yayında 80 milyona duyuruyor. Gözümüzün içine baka baka şehitlere ve  Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne hakaretler yağdırıyor. 

Teröre maddi ve manevi destek verenlerin tamamı aramızda özgürce dolaşıyor. Yetmiyor, devlet onlara terör örgütünün propagandasını yapabilmeleri için maaş bile veriyor. 

Yetmiyor, hazine para yardımı bile yapıyor. 

Yani birileri artık harekete geçse nasıl olur? Ne bileyim, Meclis üzerine düşeni yapsa da bu suçlarla ilgili önüne gelen fezlekeleri yürürlüğe koysa fena olmaz değil mi?

Mesele Türkiye'nin beka meselesiyse, beka tehlikesi oluşturanlar aramızda yaşıyor ve bizzat kendileri "Biz bu ülkenin bekası için tehlikeyiz" diyor. 

Konu polise ya da seçmene bırakılmadan halledilse artık!

Milletvekillerinin dokunulmazlığı var diye ya da parti kapatma dönemi geride kaldı diye bu kadar rezilliğe bu kadar kepazeliğe de de göz yumulmaz ki...

Amerika'da, El Kaide'nin, İngiltere'de IŞİD'in, diğer ülkelerde başlarına musallat olan terör örgütünün propagandası yapmanın yaptırımı ne ise bizde de aynısı olsun en azından....

Biz de Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya gibi "özgür ülke" olalım artık lütfen ya!

BEN O KONUŞMANIN İÇİNDE YOKUM

Balıkesir Milletvekili Ensar Aytekin, "Oyumuz Kürdistan'a" başlıklı yazımda isminin geçmesi üzerine aradı. 

Mikrofona yansıyan konuşmanın kendisine ait olmadığını, sela okunduğu sırada konuşmasını yarıda kestiğini, arkasında toplanan gruptan uzaklaştığını ve konuşulanları duymadığını söyledi.

"Ben bu konuşmaya şahit olsaydım, gereken tepki neyse onu da gösterirdim" diye de ekledi. 

Bilgilerinize...

Dipnot: Taksim'deki ezan protestosu iddialarıyla ilgili düzeltme ve özür yazımdan sonra gelen eleştirilere bir sonraki yazıda değineceğim. 

Herkes o zamana kadar eteğindeki taşları döksün lütfen!