BIST 9.563
DOLAR 32,50
EURO 34,76
ALTIN 2.484,05

Sultan Murat, Gazi Erdoğan…

Hakkaniyet çerçevesi içerisinde tarih okumaları yapabilen kişi zamanın mukayese ve değerlendirmesini de yapabilir.

Müşahede ettiğimiz zaman diliminin tezahürlerini geçmiş ile kıyas edebilmek için öyle zannediyorum ki tarihçi olmaya gerek yok. Hakkaniyet çerçevesi içerisinde tarih okumaları yapabilen kişi zamanın mukayese ve değerlendirmesini de yapabilir.

Bu minvalden hareketle yapmaya çalıştığım tarih okumalarından yansıyan enstantaneler perspektifinde günümüzle örtüşen mukayeseler kendiliğinden zihne düşmüş oluyor.

Tarih tekerrürden ibarettir derler. Doğru bir sözdür ama dikkat edilmesi gereken tekerrür eden hadiselerde tecrübelerden faydalanarak hep daha iyisini yapmaya çalışmaktır.

Son 5 gündür millet olarak büyük destek verdiğimiz ve Afrin’e yönelik olarak yapılan “Zeytin Dalı Harekâtı”, geçmişe baktığımızda 4. Murat dönemini anımsatmaktadır bizlere…

Sultan 4. Murat, tahta çıktığında devlet iç karışıklıklardan bunalmış, hızla çöküşe doğru gitmekteydi. Özellikle Yeniçeri Ocağı’nın devlet işleyişi üzerinde büyük etkisi vardı. Yeniçeriler kelle almakta, istediklerini sadrazam yapıp istediklerini katletmekteydiler.

Hatta Padişahı bile hâl edip tahttan indirip bir diğerini padişah ilan ediyorlardı.

Ehil olmayan kişilerin adeta bir oyuncağına dönmüş Osmanlı Devleti’nin diğer devletler nezdinde bir itibarı kalmamıştı.

Sultan 4. Murat, tahta çıktıktan sonra azim ve sabırla bekledi. Tahttaki yerini sağlamlaştırdıktan sonra önce Yeniçeri ocağını düzene soktu. Orduyu düzenli hale getirdi.

Devleti ele geçirmiş olan kifayetsiz ve muhteris yöneticilerin yerine gerçek manada devlet adamları yerleştirdi.

Devletteki otoritesini sağlamlaştıran 4. Murat ordunun başına geçerek “Bağdat Fatihi” unvanını kazandı. Osmanlı yeniden ihtişamlı dönemlerine dönmüştü.

AFRİN FATİHİ

Son 50 yıla baktığımızda benzer bir süreç yaşıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti devleti adeta bir darbeler cumhuriyetine dönmüştü. Devletin geleceğini askerler belirliyor, devleti adeta askerler yönetiyordu.

Kardeş kavgaları devletin belini bükmüş, Türkiye milletlerarası arenada görmezden gelinmeye, görüşleri itibara alınmamaya başlayan bir devlet haline dönüşmüştü.

Devlet kadroları hak edenlerin değil artık net ve kesin bilinen bir şekilde soruları çalanların eline geçmişti.

AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidara gelmesi ve devleti yönetmeye başlamasıyla çark tersine döndü. Önce darbe çarkı kırılarak devlet askerin yönettiği, askerin yönetimi belirlediği bir düzenden kurtuldu.

Devlet içinde hak etmeden makam sahibi olanlar yerlerini hak eden kişilere terk etti.

Devletteki otoritesini sağlamlaştıran Cumhurbaşkanımız  Erdoğan milletinden aldığı destekle süper güçlere karşı bir mücadele başlattı.

“One Minute”, “Dünya Beşten Büyüktür” ve benzeri çıkışlarla Türkiye’nin uluslararası alandaki prestijini ve etkinliğini artırdı.

Kararlı ve sert duruşuyla dosta güven, düşmana korku veren Cumhurbaşkanımız Erdoğan Türkiye’yi piyon pozisyonundan çıkarıp "oyun kurucu" haline getirdi.

Ve "Oyun Kurucu" şimdi yeni hamlesini yapıyor.

İçindeki hainlerden temizlenen Türk ordusu, Başkomutan Erdoğan’ın emriyle “Zeytin Dalı Harekâtı”nı başlattı. Görebildiğimiz kadarıyla bu harekât sadece Afrin’le sınırla kalmayacak.

Türkiye geniş bir coğrafyada oyunun kurallarını ve sınırlarını yeniden belirleyebilecek.

Şimdilerde Erdoğan’a “Gazi” unvanının verilip verilmemesi tartışılıyor. Karşı çıkanlar Erdoğan’ın eline silah bile almadığını ileri sürüyorlar.

Beyler, zafer kazanmak için artık günümüzde elinize silah almanız gerekmiyor. Zaferler önce zihinlerde başlıyor ve zihinlerde bitiyor.

Erdoğan bir milletin zihin yapısını değiştirerek zilletten izzete taşıdı. Başı eğik bir milleti başı dik ve dünyaya kafa tutar hale getirdi.

Bu büyük devrimi yapan adama mı verilmeyecek “Gazi” unvanı da Oval Ofis’te el pençe divan duran zihniyete mi verilecek.

Geçiniz beyler geçiniz. Siz vermeseniz bile millet çoktan verdi Başkomutanına Gazilik unvanını…