BIST 9.722
DOLAR 32,57
EURO 34,96
ALTIN 2.422,30

Sosyal medyayı ‘kötü kullanan’ arkadaş!; bu gidiş, gidiş değil…

Bu gidişin dönüşü olmayacak, nolur gitme!...

Sosyal medya, kişilerin klavyenin arkasına saklanarak; desteksiz konuşmasının, küfür etmesinin, argo konuşmasının, kişileri aşağılamasının/suçlamasının,  kabahati başkalarına yüklemesinin, doğru olmayan -sansasyonal-  konuları yazmasının, tuzağa düş(ürül)mesinin, rezil olmasının, karşı tarafa/meslektaşlarına  biriktirdiği  öfkeleri/nefreti kusmasının, meslektaşlarını suçlayarak attırma gayretinin v.b. meşru zemini haline dönüştü. Tek kelimeyle YAZIK!...

Gençliğe kötü örnek olunuyor, farkında mısınız?!...

Çinlilerin binlerce yıllık kültürlerinden elde ettikleri hikmeti yansıtan bir sözleri var: “Sevinçli anında kimseye vaatte bulunma, öfkeli anında kimseye cevap verme.” Sosyal medya için çok uygun…

 Daha önce yazdığımız gibi,MV’lerimiz, köşe yazarlarımız dahi bu zemini kötü kullanmaya devam ediyorlar…İbn Haldun  demiş ki; “İnsanın tabiatı; önce kaba, sonra sert, sonra yumuşak, daha sonra narin, en sonunda yoz olur”

İşte, bir bestekarımızdan  anlamlı bir şiir;

“Şirazesi kaymış dünya!.. 

Nasıl bir devrandır bu!

Biri atar, biri tutar

Şirazesi kaymış dünya

Biri çatar, biri yatar

 

Dost ve düşman belli değil

Biri yazar, biri bozar

Herkes kendi çıkarında

Biri zarar, biri azar

 

Vefa kalmış eskilerde

Biri yaşar, biri şaşar

Hatır, gönül şimdi nerde?

Biri aşar, biri taşar

 

Ayıpları örtmez kimse

Biri söker, biri çeker

Kin ve nefret tohumunu

Biri eker, biri biçer

 

Dünya fani, yalan imiş

Kimi erer, kimi söner

Sadık yar da toprak imiş

Devr-i daim sürer gider (Fatoş Koçarslan / Nisan 2014)

 

Gelelim bugünkü  örneklerimize;


T.Tanyol-N.Genç..

Edebiyatçılar arasında şair diye bilinen T.Tanyol (1953), bir köşe yazarının görüşüne öyle bir cevap vermiş ki, edebiyata,güzel Türkçe kullanımına önem veren bir akademisyen-sanatçı olarak yadırgadım. Bir kişinin görüşünü/yazısını beğenmeyebilirsiniz!... Köşe yazarı N.Genç, bir yazısında; “CIA’nın sanat ve edebiyata nasıl müdahale ettiğini anlatmış ve Türkiye’deki CIA dostu yazarlara değinmiş.” T.Tanyol’da  cevap vermiş;"CIA’nın işi yok da sanat ve kültüre mi para harcayacak. Bir salak bir laf atıyor. Bu cibilliyetsize mi inanacağız…"

Türkçe kelimeniz mi yetersiz kaldı? Yazık; özellikle şiir kitapları bulunan bir şairin dili, kesinlikle böyle olmamalı!…

E.Tekmen-S.Yılman-İ.Çelik...

Yargıtay Hakimi E.Tekmen, Diyanet İşleri Başkanlığı’na Ali Erbaş’ın getirilmesiyle ilgili haberi Twitter hesabından paylaşarak “Yurtta sulh, cihanda sulh!!!” notunu düştü. Tekmen’in bu paylaşımına Sabah gazetesi köşe yazarı Sevilay Yılman “Nasıl yani” yorumunda bulundu. Yargıtay üyesi İsa Çelik ise "Düşündürücü" yazdı. Tekmen daha sonra paylaşımını, Yılman da yorumunu sildi. Tekmen açıklama yaptı;“Yapılan atamanın toplum huzuru ve barışı için atılmış iyi bir adım olduğu düşüncesiyle  paylaşım yaptım. Tweetteki bir konunun yanlış değerlendirileceğini görerek paylaşımı sildim. Özel bir kasıt veya düşüncem yoktur. Paylaştığım tweet M. Kemal Atatürk'ün bir veciz sözüdür. Olay yaratacak bir yönü yoktur.”

E.Tekmen’in açıklaması da ilginç!..Argo tabiri ile “yersen” durumu…

D.Bahçeli-İngiltere…

D.Bahçeli yine –tweetle-  sert  yazmış; "ABD ve İngiltere öncelikle kendi işine bakmalı, haksız, hukuksuz ve hadsiz politik tasavvur ve tavırlarından acilen ve derhal geri dönmelidir. İngiltere'nin atadığı valilerce Kanada, Avusturalya, Yeni Zelanda'nın yönetiliyor" demiş ve bu ülkelerin yeter derse neler olacağını düşünen var mı'  diye sormuş…

İngiltere Büyükelçisi'de cevap vermiş; “Sayın Başkanım İngiltere ve ABD, Türkiye gibi referanduma karşı çıktı. Türkiye gibi Irak'ın toprak bütünlüğüne inanıyoruz. Ayrıca, o ülkeler tam bağımsız. Ankara'da Büyükelçileri var. Onlara sorunuz. Karşılaştırma yanıltıcıdır." D.Bahçeli, gereksiz tartışmalara giriyor ve yanlış yapmaya devam ediyor…Siyasi bir lider olarak, konuları iyi araştırmalı!...

S.Yalçın-M.Akşener…

MHP Genel Başkan Yardımcısı S.Yalçın, sürekli suçlamalar ve argo kelimeler ve rakiplerini aşağılayıcı söylemler yapıyor. Daha önce de vermiştik. Şimdi de, ayrılanlar için “siyasi atık” demiş. “Geçmiş dönemde bazı huzursuzluklar olduğu doğrudur. Ama o isimlerin bir kısmının partiyle ilişkileri kesildi. Yani siyasi atık durumundalar. Partiden itildiler atıldılar ne derseniz deyin. Onların partiyle ilgisi kalmadığı için bunlara muhalefet demek de çok doğru değil.” M.Akşener’in cevabı; “onu terbiyeye davet ediyorum” olmuş..Hak etmemiş  mi!...

SONUÇ:

Vay, arkadaş; koca koca insanlar, önemli bir makamda ve görevdeler...Acelece  sosyal medyaya giriyorlar. Kesinleşmemiş ya da yalan  bir haberi sayfalarına koyuyorlar…Sanki sosyal medya sizi bekliyor, ne yazacak diye!… Yazdıklarını, bir süre sonra siliyorlar…Yazıyorsanız arkasında durun...Yazmadan önce iyi düşünün...Sizler 17 yaşında ergenler değilsiniz ki!...Sosyal medya, büyük insanların oyuncağı  gibi.. Tam bir komedi…Ama, toplum onları  hak etmiyor!...

Naci Ahıskalı’nın, Mehmet Öksüzer yorumuyla  ‘Bu gidişin gidiş değil’  şiiri;    

KAÇAK REZİDANSLAR MI VAR?!..

Yakınlarınızdan duyuyorsunuzdur. Dünya kadar para verip; havuzlu, spor salonlu, açık/kapalı otoparklı, alışveriş merkezli v.b. rezidanslardan ev alıyor(lar)sunuz...Ama, dertler bitmiyor, mutluluk yok... Alt yapı, iskan sorunları baş ağırtıyor.  Yakında, İstanbul’da ödül almış bir büyük proje ile ilgili (1000 konutluk, bir çok proje de yürütülüyor) bize gelenleri size aktaracağız.

Haber şöyle: “Akşam gazetesinden Ercan Öztürk'ün haberine göre, Şişli’de,  Keten İnşaat'ın sahiplerinin gözaltına alınmasının ardından gözler iskân alınamayan kaçak inşaatlara çevrildi. Şişli'deki kaçak inşaatlardan biri Zincirlikuyu Mezarlığa akasındaki 40 katlı İstanbloom isimli proje. Kaçak katları olduğu için iskân alınamayan projede sürpriz bir ismin (kaçak Z.Öz) iki dairesinin olduğu ortaya çıktı.” Doğal olarak birinci haber olan Z.Öz kısmı adli konu, biz “iskan”  konusunda ne haber çıkacak diye bekledik…Tek bir ses yok…Vay arkadaş; İstanbul’un göbeğinde, 40 katlı bina yap, milyon dolarlarla sat, kaçak yerler yap ve  iskan alamama...” Kim izin verdi/gözlerini kapattı/onayladı?… KİM?..KİM?..KİM?…Yazılı/görsel basın neden bunun üzerinde durmaz?…Acaba, kaç rezidansın  böyle sorunları var?!.. Var da,  -kuvvetli oldukları için-  basında yer alamıyor mu?

Mecidiyeköy’de yükselen Torun Tower; 50 katlı, milyon dolarlarla açılacağı günü bekliyor. Bu büyük binalar, arka caddelerin/sokakların  rüzgarını kesti, artık oralarda rüzgar esmiyor, sıcak ve nem var…Yağmur yağınca Torun inşaatın yol kenarlarında ve merdiven inişlerinde kum dolu torbaları görünce, içimizden sorumluları tebrik etmek geldi.  (Alt resim)Kuru/güneşli  havaya göre yapılan; caddeler tretuvarlar, kaldırımlar, ah..ah…Sonra, yağmur çok yağmışmış!...Böyle bir Türkiye yok ve olmamalı!…