BIST 9.722
DOLAR 32,56
EURO 34,86
ALTIN 2.431,82

Siyasetteki iletişim hatalarına yetişilemiyor!...(3)

Sağlıklı iletişim için; kişilerin birbirlerini anlaması şarttır.

 

GÜNCEL/DANIŞMANLIK: “Ünlü şarkıcı Ferhat Göçer, sağlık okuryazarlığını artırma projesinde görevlendirildi. Bakanlıkta oluşturulan çalışma grubunda danışmanlık yapan sanatçı, görevi gereği toplantılara katılıp seminerler veriyor. Tanıtım filmlerinin hazırlanmasına da katkıda bulunan Göçer, diyabetten kansere kadar yaygın sağlık konularıyla ilgili halkı bilgilendirmek için çalışıyor. Sanatçı kimliğinin avantajlarını kullanan şarkıcı sayesinde bakanlık daha çok vatandaşa ulaşıyor.” (Basından) F.Göçer, fazla gözler önünde olmayan, ama popüler bir sanatçı…Doğru bir iletişim kanalı, saygın sanatçıların bu tür projelerde yer almasından memnun oluruz, başarışı çalışmalar diliyoruz…

Siyasi partilerimiz ve iletişim yazımıza  ediyoruz…

20/ Türkiye bir darbe teşebbüsünün eşiğinden döndü, ama hala ders alınmamış gözüküyor. Çünkü, bakanlıklarda bazı cemaat  mensuplarının (İsmailağa, Menzilciler, Süleymancılar, Işıkçılar v.b.) etkin olması  ve bununla ilgili  basındaki haberler tabanda olumsuz karşılanıyor. Örnek; “Sakarya’ya yeni atanan vali, makam koltuğuna tekbir sesleriyle oturdu. İnternete yansıyan coşkulu merasimi İsmailağa cemaatinin düzenlediği kaydedildi.” Ve; “Sosyal medya günlerdir Menzil Tarikatı şeyhinin torununun altın yaldızlarla donatılmış tahta otururken çekilmiş fotoğrafını,arabalarını, lüks yaşantısını  konuşuyor...” Yanlış yanlıştır, benim cemaatim/adamım olmaz… “Allah (c.c.), her türlü boş ve gayesiz harcamaları sevmez. Bu bir ekmek olabileceği gibi, bir ekmek kırıntısı olabilir. Bir damla su olabileceği gibi boşa akan bir nehir de olabilir. Bu bir ömür olabileceği gibi, boşa geçen bir dakika da olabilir. Bunun içindir ki israfın haram olması İslâm ekonomik sisteminin temel ilkelerinden biri kabul edilmiştir. Müslüman müsrif olamaz, elindekileri israf edemez, lüzumsuz ve fuzuli yerlerde kullanamaz.” O nedenle, bir takım gerekçelerle bu fotoğrafların savunulması yanlıştır. Cemaatlerin görevinin -6,5 milyar TL'lik bütçesiyle 12 bakanlığı ve çoğu devlet kurumunu geride bırakan- DİB kontrolünde; dini öğretmek olduğu, ama sırtları sıvazlanıp büyüyünce her alana girmek istedikleri biliniyor. Bu, bir iletişim hatası ve öngörü eksikliği olarak tespit ediliyor. Görüntüler, sizce   kime kazandırır/kaybettirir?..

21/ “AKP Sakarya İl Başkanı Fevzi Kılıç, sosyal medya hesabından AKP Sakarya Milletvekili Şaban Dişli'nin, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'ın ekonomiden sorumlu başdanışmanlığı görevine getirildiğini açıkladı.” Ş.Dişli;  darbe teşebbüsünün ardından, -kardeşi nedeniyle-  çok konuşulmuş/yazılmış ve AK Parti’deki görevden alınmıştı. Şimdi, hiçbir açıklama yapılamadan en üst bir göreve getirildi!...Elbette suçun şahsiliği esastır, ama bu doğru bir iletişim değil?! Oysa, bir açıklama ile hakkında yapılan soruşturmalar hakkında bilgi verilir, darbe teşebbüsü  ile ile ilgili bir suç bulunmadığı v.b.  kamuoyuna açıklanabilirdi!... Bu sessiz atama AK  Parti’ye kazandırır mı/kaybettirir mi?

22/ MHP, çok özel konularda bile D.Bahçeli’nin twetleriyle ortaya çıkıyor. MHP MV’leri sus pus vaziyetteler…Biz, yaz boyunca gezdiğimiz yerlerde (Tokat- Balıkesir-Edremit-Alanya-Side- Artvin) gözlerin M.Akşener’e çevrildiğini ve partinin kurulmasını beklediklerini gördük. MHP tabanı; MHP yönetimini beğenmiyor, gel-gitlerden rahatsızlar ve partilerinin küçüldüğünü/oy kaybettiğini, yönetimin T.Türkeş AK Parti’ye geçince ağza alınmayacak sözler söylediklerini, ama sonra AK Parti’nin yanında yer aldıklarını, AK Parti’nin milliyetçi söylemlerinin MHP’yi erittiğini” söylüyorlar…MHP yönetimi, her istifada; “yel kayadan ne kaldırır”  diyor…Bu durum, sizce  kime kazandırır/kaybettirir?

23/ HDP; vicdan ve adalet nöbetlerinin ardından; Eylül ve Ekim aylarında 6 ilde miting, 6 ilde çalıştay ve sempozyum, 13 ilde halk şölenleri, 17 il ve ilçesinde ise bölge gezileri düzenleyecek. HDP, arkasına aldığı rüzgarı beceremedi, 80 MV aldı şımardı/kalıcı olacak zannetti, terör unsurları ile arasına bir türlü çizgi çekemedi, Türkiye partisi olamadı,Eş Başkanları ve birçok MV içerde…HDP; iletişimde çok kötü sınav verdi ve kaybetti, kaybetmeye de devam ediyor…

24/ Tabanın sevmediği AK Parti MV M. Metiner :“Bir  gider, bin Atatürk gelir” demiş...Oysa, kendisi de biliyor ki, “O; bir yere gitmez, bin tanede gelmez!…., O, bu milletin ve devletin; kurucusudur...AK Parti MV’nin,destekleyen yazarların sürekli M.K.Atatürk ve  İ.İnönü ile ilgili uygun olmayan ifadeler kullanmaları, -MHP il papaz olunmasına rağmen- halkın hassasiyetlerine değer vermemeleri doğru değil…Ölümüne Reis’ciyim diyen, M.Metiner, son yazısında yine gürlemiş, hamaset yapmış; “…Ne yaparsanız yapın, kökünüzü kazımak konusundaki inancımızda ve kararlılığımızda zerre bir sarsılma olmayacaktır.Bir ölür, bin diriliriz biz! Düşmanlığı mertçe olmayan tehlikelidir, biliriz.Lakin sizden korkmadığımızı da siz biliniz.Topunuz birden gelseniz; vız gelir, tırıs gider...”    Bu dil kime kazandırır/kaybettirir?

25/ İşte yanlış bir iletişim örneği daha. “Balıkesir'de Vali ve Belediye Başkanının(Ak Parti’li) 30 Ağustos törenine katılmamasında CHP'den tepki: "Bunun aynısını 19 Mayıs'ta da yaptılar. Bunu Balıkesir halkı da Türk milleti de görüyor. 2019'da bu büyükşehir belediye başkanını göndermek ve değiştirmek boynumuzun borcudur."(Basından) Biz, bayramda Edremit-Güre’deydik. Bayramlaştığımız yazlıkçılar bunu konuşuyor ve tepkide bulunuyorlardı. “%51, artık çok zor, çok çalışmak, dikkatli olmak  lazım”,deyip, seçmenin değerlerine saygısızlık yapmak doğru olmasa gerek.

Ayrıca; seçimle gelen ve hizmet için oy almış kişilerin, il mülki amirinin, Türk milletinin kalbinde özel yeri olan bayramlara katılmaması, dini ve resmi bayramları ayırması yanlıştır. AK Parti, siyaset okullarında; iletişim/kültür v.b. konularda çok iyi kişileri çağırır ve konuşmalar yaptırırdı. Acaba, son yıllarda bu çalışmalarda da metal yorgunluğu mu başladı? Bu tür yanlış uygulamalar kesinlikle AK Parti’ye kaybettirir…

26/ Son aylarda T.Çiller’in AK Parti’ye katılacağı basına yansıyor. Ancak, aldığı kredileri bolca harcayan, ülkeyi ekonomik açıdan derin bir çukura saplayan, en büyük devalüasyonu yapan, çiftlikleriyle ilgili bir çok açıklanmayan yatırımları bulunan, AK Parti döneminde hakkında bir soruşturma açılmasın diye hep sustuğu söylenen, tabanın soğuk durduğu  eski başbakanı, kendi tarafına aldırmak, hele hele doğruysa 2019 Başkan Yard. olarak lanse etmek, oyu olmayan bir kişiye makam vermek –dile getirmek bile- bize göre AK Parti’ye kaybettirir?

27/ AK Parti hükümetleri içinde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kurulunca, çok büyük heyecan yaratmıştı. Ancak, atanan bakanlarla zamanla ışığı söndü,kadrolaşmaya yaradı, günlük çalışmalara yönelindi.Sonra  F.Şahin ile bir ivme kazandı, kadınlar tam örgütten, K.K. dan gelen bakanlarına kavuşmuştu ki,F. Şahin Gaziantep B.B.Başkanı oldu. (Gri renge boyalı Gaziantep, Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin'in girişimleri doğrultusunda çalışmalarını hızlandırdı, gri yüzlü şehir, zaman içerisinde yeşil renge bezenecek. Bu doğrultuda Başkan Şahin'in, “İkinci 100'üncü Yıl Parkı” dediği Gaziantep Livas Botanik Bahçesi, Yamaçtepe rekreasyon alanında 250 dönüme kuruluyor.) Şimdiki  bakan konusunda –nedendir bilinmez- tabanda olumsuzluklar had safhada, “inandırıcılığı yok” diyorlar… Kadınlar AK Parti’nin en büyük gücü, bunu dikkate almak gerek…Basında yer alan habere göre; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı F. B. S. Kaya; kadınlardan, engelli; çocuklardan gençlere; dar gelirli vatandaşlardan yaşlılara kadar toplumun tüm kesimini yakından ilgilendiren ve kucaklayan yeni dönemin sosyal reformlarını 6 başlık altında AK Parti Genel Başkanı’na sunmuş ve yeni dönemde aile kurumunun korunması için polis, asker ve öğrencilere yönelik evlilik eğitimi verileceğini açıklamış. Demek ki sorun asker ve poliste!, diğer meslekler evlilik eğitiminde donanımlılar.  Projelerde çocukların korunmasına öncelik tanınacakmış. Burada bir kafa karışıklığı/yanlışlık  var galiba…Öğrencilere eğitim vermek bu bakanlığın işi değil, yasalarla yetki verilmiş MEB’nın  görevi…Bakanlık yapacaksa; önce bakanlık personeline, il müdürlerine, çalışanlarına bu konularda oryantasyon kursları açmalı…Çünkü, çoğu çalışan  bu konulardan habersiz, nedeni “liyakatsız atamaların” en yoğun olduğu Bakanlık olarak adı geçiyor. Özellikle bütün yakınlarının üst kademelere atanmış olması, çocuklarını işe sokamayan  tabanı çok etkilemiş gözüküyor. Acaba, bu konuşulanlar AK Parti’ye kazandırır mı/kaybettirir mi?

28/ “GIDA Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, usulsüz fatura ile destekleme primi alıp yolsuzluk yapanları uyarıp,"Benden önce yolsuzluklar varmış ve usulsüz faturalar ile destekleme alanlar olmuş. Bu geride kaldı, ben bunun takipçisiyim. Erkek olan şimdi yolsuzluk yapsın, göreyim bakayım" dedi.”

Otururken haberleri izliyoruz. Bakan açıklama yapıyor. Sanki başka partiden gelmiş gibi, eski bakanları suçluyor. (AK Parti geleneği –konuşmamazlık- yıkılmış oldu) Dinleyenlerde ortak nokta şu oldu;  “İşte bu olmadı!..Yapanın yanına kar kaldığı bir ülkede güven sağlayamaz, suistimallerin önünü kesemezsiniz.. Bu açıklamada, bakanın; “sahte faturalar alanların, yolsuzluk yapanların  isimlerini vererek, soruşturma açıldığını söylemesini beklerdik.” Eski Bakan F.Çelik tweetle cevap verdi; “Sorumlu siyasetçi ne konuştuğunu bilir yada bir şey varsa gereğini yapar.” Güzel ve zengin ülkem; suistimallerle/yolsuzluklarla çok şey kaybetti, milyonlar mağdur oldu. Üniversitelerde de aynı yöntem yıllardır devam etti…Rektör adayı, görevde olan rektörün; “suistimal yaptığından, gelince hesap soracağından” dem vuruyor, sonra göreve geliyor, ses seda yok!...Bir eski rektör hakkında, yeni rektörün dava açtığını, suç duyurusunda bulunduğunu gördünüz/duydunuz mu? Veya, seçilen bir Belediye Başkanı’nın eski Belediye Başkanı hakkında, seçimde yaptığı suçlamalarla ilgili, suç duyurusunda bulunduğunu!...  Heyhat…

“İdareci ve memurların ticaretle uğraşması halk için zararlıdır. Onların ticaretle uğraşmaları zulme sebep olur. Zulüm ise sosyal hayatın nizamını bozar, medeniyetleri yıkar. Halka ağır vergiler yüklemek, onları mecburi bir kısım işlere tabi tutmak zulüm olur, bu da sosyal hayatın düzeyini bozar, halktaki çalışma duygusunu öldürür.” (İbn Haldun)

“Yeni Türkiye” dendi ama, bu konularda –nedendir bilinmez!- eski Türkiye devam ediyor…Böyledir bizim  işleyiş tarzımız!... Peki AK Parti’ye kazandırır mı/kaybettirir mi?!..

29/ CHP ve muhalefet, gereksiz işlerle uğraşmaya devam ediyor. İşte son örnek Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın resepsiyondaki resmi…Bakalım Danıştay Başkanı’nın konuşmasına ne denilecek? Habertürk TV'den Çimen Çetin'in haberine göre; Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, "Cumhurbaşkanı'nın önünde eğildi" eleştirilerine adli yıl açılış resepsiyonunda yanıt verdi. Zühtü Arslan "Çok saçma ve anlamsız bir konu. O fotoğraf gerçeği yansıtmıyor. Kadraj oyunu ile manipülasyon yapılmış. Gerçek görüntüleri 31 Ağustos'ta Anayasa Mahkemesi sitesine koyduk. Bu fotoğraf şahsıma hakaret Sayın Cumhurbaşkanına da haksızlık. Ben Allah'tan başka kimsenin önünde eğilmedim. Cumhurbaşkanına saygı ile yargı bağımsızlığı arasında bir bağ yoktur." dedi. Hürriyet köşe yazarı A.Hakan, Anayasa Mahkemesi Başkanı Z.Arslan'ın, 30 Ağustos töreninde yayınlanan resmi ile ilgili olarak "Fotoğraf karesinin anlattığı şey ile videonun anlattığı şey aynı değil. Keşke... Ben de fotoğraf karesinin aldatıcılığına bu kadar kolay teslim olmayıp azıcık kuşkulu davranabilseydim" dedi. Aceleye ne gerek vardı,  A.Hakan? Bu –A.Hakan içinde- büyük bir iletişim hatası olarak CHP’ye  ve muhalefete kazandırmaz!...

30/ Bakanlığa atanınca damat olduğu için çok eleştirilmişti  ve bir yazımda “bekleyelim, tek taraflı bakmayalım, bir süre takip edelim, hemen boğmayalım” demiştim. Zamanla, haklı olduğum anlaşıldı. O; “güncel politikalara girmedi, yoğun çalıştı, projeler açıkladı, yerli ve milli enerji kaynaklarının artırılması projelerine destek verdi, güneş enerjisinden yararlanmak için imkanlar açtı v.b.” Kimden bahsediyorum; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı 'tan…B.Albayrak; AK Parti’ye kazandırıyor gözüküyor…

31/ Nihayet -aralarda konuşulanlar- dile getirildi ve AK Parti “İl başkanlarının şikâyetleri iki nokta üzerine yoğunlaştı.1- Değişim işin gereğidir. Ama değişim yapılırken, teşkilatların onuru korunsun. Küskünler ordusu oluşturulmasın. Çünkü önümüzde bir kırılma noktası olan 2019 seçimleri var.2- Her gidene defolu gözüyle bakılıyor. Bu, değişen kadroları rencide ediyor. Genel Merkez tarafından il başkanlarına, “Sosyal medya üzerinden racon kesenlerin partiye zarar verdiğinin farkındayız. Onlara gereken cevabı vereceğiz. Siz de bunlara pabuç bırakmayın. Değişimi gerçekleştirirken, küskünler ordusu oluşturulmasına fırsat vermeyeceğiz” mesajı verildi.”

Devam edeceğiz.... 

Gelecek yazı:

Tehlike büyük; siyasette, 2019’a doğru  iletişimsizlik artıyor!..(4)  

YÖK ve ALES…

Haber şöyle; “Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitime Giriş Sınavı'nın test ve soru sayıları azaltıldı, süresi kısaltıldı ve geçerlilik süresi 3 yıldan 5 yıla çıkarıldı. ALES, 2 bölüm ve 100 sorudan oluşacak, adaylara soruları yanıtlamaları için 2,5 saat süre verilecek. Gelecek ay yapılacak ALES'te, yeni düzenlemeler uygulanmaya başlanacak.”

YÖK’ün  doğru kararlarından birisi daha…

Nisan ayında da Doç. dosyalarının jüriye elden teslimi yerine İnternet üzerinden gönderilmesi kararı alınmış ve Doç. adayları büyük bir masraftan kurtarılmıştı. İstenince oluyormuş, yeterki akademisyenlerin sorunlarına eğilen, zamanını eğitimle geçirecek YÖk üyelerinin atanması lazım… Şimdi Y.Doç.liğin kaldırılması ve akademisyenlerin müktesebi olan ünvanlara yükseltilmesi için yönetmelik bekleniyor….Teşekkürler YÖK… 

BÜYÜK AYIP…
Ş.Mardin; Türkiye'de din ve modernleşme, sivil toplum, ideoloji, merkez-çevre ekseninde yaptığı bilimsel çalışmalarıyla öncü olmuştu.
Eserleri: Din ve İdeoloji, İdeoloji, Bediüzzaman Said Nursi Olayı/Modern Türkiye'de Din ve Toplumsal Değişim, Jön Türklerin Siyasi Fikirleri 1895-1908, Siyasal ve Sosyal Bilimler, Türk Modernleşmesi, Türkiye'de Din ve Siyaset, Türkiye'de Toplum ve Siyaset, Yeni Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu, Religion, Society and Modernity in Turkey. Ünlü sosyolog Prof.Dr. Şerif Mardin’in cenazesine;ne Başbakan(A.Davutoğlu vardı),ne  bir bakan,ne bir milletvekili,ne bir bakan yardımcısı(H.Yayman vardı), ne bir belediye başkanı, ne bir rektör, ne partililer katılmış. Sosyal medyada başımız sağolsun diyenler çoktu ama,yüz kişiye yakın bir cemaat hocaya yakışmamış!...Allah rahmet eylesin..