BIST 9.006
DOLAR 32,31
EURO 35,07
ALTIN 2.279,76

‘SEROK’ kavgasının galibi kim olacak, Bahçeli mi Davutoğlu mu?

Aylardır söylüyoruz Diyarbakır anneleri PKK’nın da yardakçılarının da sonunu getirecek. Bunu gördüler, bugüne kadar ettikleri küfürler, hakaretler yetmezmiş gibi, Merkel’in finosu gibi tipler, şimdi de o anneleri dilencilikle suçluyor. El açmışlar Erdoğan’a dilenmişler... Oysa bu anneler dilenmiyor, 700 güne yakındır evlatlarını hem HDP’den, hem de PKK’dan istiyor. Onlar çığlık attıkça evlatlar yuvaya dönüyor, annesine babasına kavuşuyor devletin kararlı duruşu sayesinde.

Almanya’da Merkel’in finoluğunu yapan Adem diye sözümona bir gazeteci var. Bana sallamış,
“Devşirme” demiş, Kürtlere ihanet ettiğimi söylemiş.
Kürtlere ihanet etmişim!
Kendisi gibi, ya da Fransa’da Macron’un köpekliğini yapan Vartolu kod adlı Özer gibi terör
örgütü seviciliği yapsaydım, Kürtler’e ihanet etmemiş olacaktım. Vatanımı sevdiğim için, yurt
dışında kula kulluk etmediğim için, Merkel veya Macron’un köpekliğini yapmadığım için
Kürtler’e ihanet etmiş oluyorum öyle mi?
Merkel’in finosu, Cumhur Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır annelerinin ayağına
kadar giderek onlara cesaret ve moral vermesine pek içerlemiş.
Erdoğan için, “Taaa HDP’nin kapısına gitti” diyor. Aklınca dalga geçiyor, “Serok Erdoğan”
sloganının PKK’ya ait olduğunu ballandıra ballandıra anlatıyor.
Bu Merkel’in finosu, şöyle diyor:
Diyarbakır’a gitti, Diyarbakır analarının elini öptü. Dedi ki, “Kusura bakmayın biz sizin
çocuklarınızı öldürüyoruz. Tek kişi kalana kadar da öldüreceğiz. O analar da aval aval baktılar ve Erdoğan’a el açtılar. Analarda suç var mı? Onları o hale getirenler utansın. Kürt analarını Erdoğan’ın iki sözüne bırakanlar utanacak bir gün. O anaların suçu yok, onları oraya yönlendiren her kimse, mutlaka vardır arkalarında birileri.


-

İşte asıl korku bu... Aylardır söylüyoruz Diyarbakır anneleri PKK’nın da yardakçılarının da
sonunu getirecek. Bunu gördüler, bugüne kadar ettikleri küfürler, hakaretler yetmezmiş gibi,
Merkel’in finosu gibi tipler, şimdi de o anneleri dilencilikle suçluyor. El açmışlar Erdoğan’a
dilenmişler... Oysa bu anneler dilenmiyor, 700 güne yakındır evlatlarını hem HDP’den, hem de PKK’dan istiyor. Onlar çığlık attıkça evlatlar yuvaya dönüyor, annesine babasına kavuşuyor devletin kararlı duruşu sayesinde.
Merkel’in finosu “dilenci” diyor ya Diyarbakır anneleri için. Soruyor:

- Bir tane anne niye çıkıp “Sayın Erdoğan bizim çocuklar niye gitti?” demiyor.
Fino’ya göre Erdoğan Kürdistan’ın başkenti Diyarbakır’a gitmiş ve orada gülmüş, şarkı söylemiş, şiir söylemiş... bu tutumundan dolayı özür dilemeliymiş. Kimden? Kürtler’den tabii ki...

Ey Allah’ım sen bizi Merkel’in finosunun düştüğü duruma düşürme. Kürtmüş, üzülmüş falan filan. Öyle Almanya’da finoluk yapmak kolay, Macron’un finosu Vartolu’yu da alıp gelsene Türkiye’ye...

Burada da bülbül gibi şakısana...

Yiyorsa gel...

Erdoğan’ın konuşması sırasında bir grup Diyarbakır genci, tıpkı Ahmet Davutoğlu için attıkları “Serok Ahmet” sloganını bu sefer Erdoğan’a uyarladılar. Ahmet Davutoğlu, “Serok” sloganlarıyla karşılandığında bu ülkenin başbakanıydı. Aynı gençlik, “Serok Erdoğan” sloganı
ile Erdoğan’a seslendiler.
Cumhur İttifakı’nı bir vesile ile tekrar diline dolamak isteyen bir kesim, hazır kıta bekliyordu zaten. Anında harekete geçtiler.
- Bahçeli çok kızacak!
“Serok Ahmet” demişti Kürt gençleri. Bahçeli de çok kızmıştı. İşte şimdi kaçarı yok, Cumhur İttifakı bitecek... Bahçeli bunu affetmezmiş, Erdoğan’ı arayıp bu ne rezalet diyecekmiş.
MHP kanadından beklemedikleri cevap geldi bile. Bahçeli’nin danışmanı Yıldıray Çiçek, çıktı iki “Serok” arasındaki farkı anlatan bir yazı yazdı.
“Serok” tartışmaları süredursun, Gelecek Partisi hiç vakit kaybetmeden bir video hazırladı.
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “Serok” konuşmalarıyla süslü video, tartışmaları daha da alevlendirecek gibi.
Erdoğan’ın Diyarbakır gezisi bir başka tartışmayı da beraberinde getirdi. Erdoğan’ın Diyarbakır halkını Kürtçe selamlamasa, gençlerin “Serok Erdoğan” sloganı...                                                                                              Bütün bunlar “Açım sürecini” hatırlattı. Herkes hala birbirine soruyor, “Yeni bir açılım süreci olacak mı?” diye.
İyi Parti bu konuda bastırıyor. Muhalif kanat, Erdoğan’ın “Yeni bir çözüm süreci” başlatacağı düşüncesinde. Meral Akşener bu konuda çok sık tekrara düştü, “görüşüyorlar” dedi. İyi Parti Grup Başkan Vekili Lütfü Türkkan da, Erdoğan’ın Diyarbakır gezisinden önce bir video ile
“Yeni bir açılma başlayacak” demişti.
Aynı Lütfü Türkkan, Erdoğan’ın dönüşünde, “Ben demiştim” diyerek sosyal medya hesabından bir paylaşım yaptı. Ne demişse artık, sanki Türkiye sürece gitti..                                                                                                   Erdoğan’ın böyle bir niyeti alsaydı zaten Diyarbakır’da söylerdi, “Çözüm sürecini HDP- PKK bitirdi” dedi. Bu sözlerle yeni bir sürecin olmayacağını belirlemiş oldu. Ama Lütfü Türkkan hala “ben demiştim”
diyor...
Bu arada şu “Serok” tartışmasının gereksiz olduğu kanaatindeyim. “Serok” kötü bir laf değil, “Başkan” demektir. Öyle olduğu içindir ki, Ahmet Davutoğlu hiç gocunmadı, “Serok” olmaktan gurur duyduğunu söyledi, söylemeye devam ediyor. Çektikleri video da bunun göstergesi.
Hem içeride birbirimize bu kadar laf söyleyeceğimize, birbirimizi betona gömmek için seferber olacağımıza dışarıdaki finolara odaklanmamız gerekiyor.
Görmüyor musunuz, her gün havlıyorlar.
Birbirimizi yemek yerine, HOŞT desek ya bu finolara..