BIST 9.722
DOLAR 32,57
EURO 34,98
ALTIN 2.427,56

Seçime doğru; İTÜ Rektör adayı Prof.Dr.Abdul Hayır’ın vaatleri…

Akademisyenler 12/26 Temmuz’da oy kullanmaya çağrılıyor.

12 Temmuz Salı günü, 20 üniversite  rektör adayını belirlemek için seçime gidecek. Bunlar;: Adana Bilim ve Teknoloji, Akdeniz, Atatürk, Ankara, Boğaziçi, Cumhuriyet, Çukurova, Dicle, Dokuz Eylül, Ege, Fırat, Gazi, Gaziantep, İnönü, İTÜ, Karadeniz Teknik, Ondokuz Mayıs, ODTÜ, Trakya ve Yıldız Teknik (YTÜ). Öğretim üyelerinin en az yarısının hazır bulunmaması halinde seçimler 14 Temmuz'da gerçekleştirilecek. Sonuçlar 15 Temmuz'da YÖK'e bildirilecek. Rektör adaylarını inceleme komisyonu ise 18-26 Temmuz tarihleri arasında adayları dinleyecek. YÖK Genel Kurulu'nun 1 Ağustos'ta yapacağı toplantı sonrasında belirlenen 3 aday Cumhurbaşkanı'na sunulacak.

26 Temmuz Salı günü ise 17 üniversitede sandığa gidilecek. Bunlar; Ağrı İbrahim Çeçen, Ardahan, Artvin Çoruh, Bartın, Batman, Bitlis Eren, Çankırı Karatekin, Gümüşhane, Hakkari, Iğdır, Karamanoğlu Mehmetbey, Kırklareli, Kilis 7 Aralık, Nevşehir Hacı Bektaş Veli, Osmaniye Korkut Ata, Siirt ve Yalova üniversitesi. Çoğunluk sağlanamadığı takdirde seçim  28 Temmuz'da gerçekleştirilecek.

İTÜ Rektör adaylarının görüşlerine yer vermeye devam ediyoruz. Bugün sıra Sn.Hayır’da;

“Teknik Üniversite camiasının bir bireyi olmaktan her zaman onur ve gurur duydum. Bu güzide kuruma her kademede özveri ile katkı vermeye çalışıyorum. Gelinen bu süreçte rektör adayı olarak çok daha fazla hizmet etmek en büyük hedefimdir.

Bu amaçla bu nadide kurumda hukuka uygun adaleti, şeffaflığı, ulaşılabilirliği, katılımcılığı, paylaşımcılığı, kurumsallığı ön planda tutup, ayrımcılığı, adaletsizliği ve kindarlığı bertaraf etmek yönetim felsefemi oluşturmaktadır. Bu yönetim felsefesi altında Teknik Üniversite için sizlerin görüşleri doğrultusunda yapmak istediklerim  yirmi  madde  halinde aşağıdaki gibi sıralanabilir:

1)Eğitim Sisteminin güncellenmesi ve gelişen teknoloji ile bilgilere göre iyileştirilmesi için acilen köklü önlemler alınacak, akreditasyon çalışmalarına devam edilecek, havuz dersleri yeniden düzenlenecek, bazı dersler web ortamına aktarılacak.

2)Bölümlerdeki öğretim üyelerinin fikirleri alınarak, bu görüşler doğrultusunda Anabilim-Anasanat dalları veya benzer bir yapı yeniden tesis edilecektir. Bu sayede bölümlerdeki bazı uzmanlık dallarındaki orantısız büyümeler veya küçülmeler önlenmiş olacak. Bu birimlerde, akademik ihtiyaçlar daha kolay belirlenebilecek ve bu birimlerde çalışanların koordinasyonları daha kolaylıkla sağlanabilecek.

3)Lisansüstü eğitim sistemini desteklemek amacıyla daha fazla proje alınması teşvik edilecek ve BAP sayısı artırılacak ve deneysel çalıştırma gerektiren araştırmalar için daha fazla bütçe ayrılacak. Lisansüstü eğitiminde çift diploma programları teşvik edilecek, uluslararası lisans programları yeniden ele alınacak.

4)Gerçek anlamda ulusal ve uluslararası üniversite olunacak.

5)Türkçe,İngilizce kitap yazarlığı ve yeni ders açma teşvik edilecek.

6)Uluslararası makale, proje ve kitap editoryal ofis kurulacak.

7)Projelerde gerekli olan makine, teçhizat, ürün vs gibi yurt dışı alımları koordine edecek bir ofis kurulacak.

8)Öğretim üyelerine altı ay süre ile yurt dışında akademik çalışma yapmaları için destek verilecek.

9)Dönem başında bütün akademik personele sarf malzemesi desteği yapılacak.

10)Mevcut laboratuvarlar başta olmak üzere araştırma alt yapıları iyileştirilecek, laboratuvarlara teknisyen temin edilerek daha fazla kaynak aktarılacak. Laboratuvarlar mevcut performanslarına göre sınıflandırılacak.

11)Profesyonel yönetilecek olan Merkez Atölye, Merkez laboratuvar ve Malzeme Satış Ofisi kurulacak.

 12)50/D araştırma görevliliği kadrolarındaki araştırma görevlileri doktoralarını tamamladıklarında ilişikleri kesilmeden, akademik durumlarına göre üniversitede kalmasına imkan verilecek.

13)İleri düzey gelişmiş profesyonel akredite laboratuvarlar,  İTÜ kampüsleri dışında hazineden alınacak veya kiralanacak  bir bölgede kurulacak, bu bölgede ülkemizin arzuladığı sanayici ile akademisyenler buluşturulacaktır. Sanayici ile akademisyenlerin neredeyse birbirinden kopuk çalışmalar içinde olan bu dönemde ülke ekonomisine katkı sağlayacak nitelikli çalışmalar yapılabilecektir. Bu çalışmalar; nitelikli testleri, yazılım ve donanım geliştirmeyi, ileri teknolojik ürünler üretmeyi kapsayacaktır. Bu sayede “knowhow” elde edilip patentler alınabilecek.

14)Üniversitenin  tanıtımı için girişimlerde bulunulacak, İngilizce web siteleri tamamlanacak, bölümlerin ve laboratuvarların farklı dillerde tanıtım filmleri hazırlanacak.

15)Atama ve yükseltme ilanlarında kişiyi tarif eden tanımlamalar yapılmayacak, daha genel YÖK’ün belirlediği temel tanımlamalar kullanılacak.

16)Emekli olacak hocaların, emekli olduktan sonra araştırma ve eğitime ne şekilde katkı verecekleri  bir plana göre belirlenecek.

17) Başta konservatuvardaki ofisler olmak üzere, bütçe imkanları dahilinde bütün ofisler bir plan dahilinde dizayn edilecek.

18)Lojman sayısı artırılacak, imkanlar dahilinde doktora çalışması yapan araştırmacılara da lojman tahsisi yapılacak, bütçesi bulunduğu takdirde katlı otopark yapılacak.

19)Mevcut binaların bir plan dahilinde depreme karşı güvenlikleri belirlenecek. Gerekli görüldüğünde yıkılıp, yerine yeni binalar yapılacaktır. Kendisine ait bağımsız binası olmayan fakültelere (Tekstil, Bilgisayar ve Bilişim Fakültesi) bütçe olanakları dahilinde yeni binalar tahsis edilecek.

20)Genel Sekreter veya yardımcılarından en az biri hukukcu akademisyen olacak.”

Prof.Dr. Abdul Hayır, İTÜ İnşaat  Fakültesi, İnşaat  Mühendisliği  Bölümü  Öğretim Üyesi,

HALİÇ ÜNİVERSİTESİNDE  GARİPLİKLER…

“Türkiye'de ilk kez YÖK'ün faaliyet iznini durdurarak İstanbul Üniversitesi'ne devrettiği Haliç Üniversitesi'nde ortaya çıkan yolsuzluklar, Cumhuriyet tarihinin en büyük eğitim yolsuzluğu olarak tarihe geçti. Üniversitenin Mütevelli Heyet Başkanı İstanbul'da AVM alabilecek kadar zengin olurken, sahibi bulunduğu Yeni Yüzyıl gazetesinin ise tüm demirbaşlarını üniversiteye aldırdığı tespit edildi. YÖK tarafından Haliç Üniversitesi'ne gözlemci üye olarak görevlendirilen YÖK Üyesi Dr. M. Emin Zararsız, Haliç Üniversitesi'ne el konulmasına neden olan yolsuzluklar ve eski Mütevelli Heyet Başkanı Mansur Topçuoğlu ile ilgili iddiaları SABAH'a değerlendirdi. İşte özetle Zararsız'ın anlattıklarını linkten okuyabilirsiniz” ()

Gedikoğlu döneminden sonra, Haliç Üniversitesi’nde olduğu gibi yeni yapılanmalar Başbakanlık ve Sn.Koru’nun geçerli akçe olduğu günlerde (Şimdi A.Selvi yerini almış gözüküyor) yaptığı aylık fasıllarla şekilleniyordu. Sn.Koru, TV’lerin baş konuğu ve en bilgili kişisiydi, hükümetin ne yapacağı/kararları ondan sorulur, en iyi/özel haberi o verirdi. Görev isteyen/arayan kişiler, konser bekleyen sanatçılar –rektör adayları dahi- fasıllara katılmak için yollar arıyorlardı. Fasıl sohbetlerine katılanlar; birbirine güveniyor, birbirini destekliyor, üniversitelere mütevelli heyeti üyesi/danışman oluyor, bakanlıklarda/belediyelerde  ihaleleri  alıyordu. Üç yıl önce, o üniversitede bir yetkili ile tanışmıştım,  bana fasıldan bahsetmiş, orada pek çok sanatçı ile tanıştığını söylemiş, sanatçı  isimleri saymış ve  “hocam neden İstanbul Türk Müziği Günleri içinde F.Koru’ya ödül vermiyorsunuz, o da musıkiye  hizmet yapıyor”  demişti. Ben, “bir süre moda olacak  ve siyaset kokan işlere/kişilere ödül vermiyoruz, devamlılık ve orjinallik arıyoruz” demiştim. Şimdi bakıyorum da, “nereden nereye!..”

Ne fasıl kaldı, ne Sn.Koru, ne de  Haliç Ün. yönetimi…Ve, bir sürü raporlar ortaya saçıldı…Hayırlısı diyelim…

TEMMUZ  MAAŞLARI NE OLACAK?...

“Temmuz ayından geçerli olmak üzere, çalışanlarla emeklilerin % 5 artışlı yeni zamlı maaşları netleşti. Buna göre; en yüksek devlet memuru olan Başbakanlık Müsteşarı'nın maaşı 567 lira artışla 11 bin 908 liraya yükseldi. 2 bin 421 lira olan evli iki çocuklu memur maaşı 121 lira artışla 2 bin 542 liraya, 2 bin 796 lira olan öğretmen maaşı 140 lira artışla 2 bin 936 liraya çıktı.
Memur emeklilerine %5, işçi emeklilerine % 3.63 yapıldı. Böylece memur emeklileri yıllık % 12.2 zam alırken işçi, esnaf ve çiftçi emeklilerinin 2016 toplam zammı % 7.63'te kaldı. Buna göre en düşük işçi emeklisinin maaşı 35 lira artışla bin liraya çıktı. Bin 922 lira olan memur emeklisinin aylığı da 2 bin 18 lira oldu.

Milletvekillerine ocak ayında % 6.86 zam yapılmış ve 2015 Aralık'ta 15 bin 919 lira olan vekil maaşı ocak 2016'da bin 92 lira artışla 17 bin 11 liraya yükselmişti.  Milletvekili maaşlarına %5 zamla, 850 lira zam yapıldı. Böylece milletvekillerine yapılan toplam zam oranı % 12.2'ye, toplam zam tutarı da bin 942 liraya ulaştı. Oysa aynı dönemde örneğin işçi emeklilerine yapılan zam oranı yüzde 7.63'te, toplam yıllık zam tutarı da, 85 lirada kaldı. Ocak ayında bir defaya mahsus yapılan 100 liralık destek ödemesi de dahil edildiğinde işçi emeklisinin aldığı yıllık zam 185 lira oldu.

Cumhurbaşkanı’nın  maaşı ocak ayında 3 bin 643 lira zamla, 29 bin liradan 32 bin 643 liraya yükseltilmişti. Aynı dönemde emekli cumhurbaşkanlarının maaşı 2 bin 200 lira artışla 19 bin 700 liraya, emekli başbakan maaşı bin 648 lira artışla 14 bin 773 liraya ve emekli milletvekili maaşı da 924 lira artışla 8 bin 274 lira oldu. Bu maaşlar yıl sonuna kadar aynı şekilde devam edecek.” (Basından)

GÜNÜN AÇIKLAMASI…

“Başbakanın söylediği ‘Dostlarımızın sayısını arttırmak, düşmanlarımızın sayısını azaltmak’ kuralı çok doğru. Bu zaten tersinden baktığımızda dostlarımızdan daha fazla düşman var demektir. Yurt dışında bu adımları atarken, içeride de dostlarımızın sayısını arttırmamız gerekiyor. Türkiye içinde de gerginliğin olduğu ortada. Gönül köprüsü kurmaya ihtiyacımız var. Köprü diyorsanız, köprünün iki ayağı var demektir. Bu bile Türkiye’deki manzarayı ifade etmeye yetiyor. Köprünün iki ayağı var ama birbiriyle bağlantısı yok. Bunun iki ayağını buluşturmamız gerekiyor.”  Bir yandan, ülkede birlik ve bütünlüğüne ihtiyaç var diyoruz, öbür taraftan bütünlüğü darmadağın eden, ülkenin dikişlerini yıpratan konuşmalar yapıyoruz. İçerideki dostlukları arttıracak, ilişkileri normalleştirecek bir üslup ve anlayışa ihtiyaç var. Ramazan iyi bir iklimdi ancak iyi değerlendiremedik. Önce özeleştiri yapmak gerekiyor. Buna da kendimizden başlamak lazım. Bunu yapmadığınız sürece ‘ haklı, başkaları haksız’ noktasında kalırız.” (Basından/Cemil Çiçek/05.07.2016)