BIST 9.734
DOLAR 32,52
EURO 34,79
ALTIN 2.431,97

"Şah-TEOG"

Ebeveynler sistem alaborasında gelgitler yaşadıkları için diploma ve puan odaklı başarıya kanalize edip disipline edebilmek adına evlatlarına kıymaya başladılar.

Son bir haftadır eğitimde yapılan ve yapılacak olan yeniliklerle yatıp kalkıyoruz. Cumhurbaşkanımızın dertlenmiş olmasından ötürü “TEOG kalkmalı” açıklaması ile birlikte halk, eğitimciler ve siyasiler nezdinde değerlendirmeler ve tartışmalar yapılmaya başlandı.

Vücut bulamayan sistemlerin ardından TEOG sorunları bitirecek diye hayata geçirildi lakin muvaffak olunamadı. Hal böyle olunca yeni bir düzen yeni bir sisteme geçiş için ihtiyaç zemini oluştu.

Bütün düzenlemeler beraberinde sınav telaşını ve yarışını getiriyor. Ebeveynler sistem alaborasında gelgitler yaşadıkları için diploma ve puan odaklı başarıya kanalize edip disipline edebilmek adına evlatlarına kıymaya başladılar. O kadar abartıldı ki dizilere dahi konu edilerek “ebeveyn çocuğuna nasıl kıyar” gösterilmeye çalışıldı.

Bu değerlendirmeler ve tartışmalar nasıl sonuçlanır bilemem ama ben buradan çok önemli olduğuna inandığım bazı uyarılar yapmak istiyorum.

İlk endişem eğer TEOG sonrası inşa edilecek sistem konusu yetkin kişiler haricinde oluşturulmaya çalışılırsa ve akılcı bir çözüme kavuşturulmazsa bu hamle hükümetin sonunu getirebilir.

Halkın hoşnutsuzluğu ve memnuniyetsizliği hükümet için “şah-mat” olayına sebebiyet verebilir. Yaz döneminde velilerin çocuklarını okula yazdırmak için yaşayacakları bir kaos ortamı seçimlere mutlaka yansıyacaktır. Eğer hükümet muhtemel bir erken seçimde veya zamanında yapılacak bir genel seçimde mat olmak istemiyorsa sınavlar konusunu ve sistem değişikliğini herkesi memnun edecek şekilde çözmek zorunda. Yoksa hükumet “şah-mat” olayında olduğu gibi “şah-TEOG” sonucu bir yenilgiye uğrayabilir.

Pek tabi bu söylemiş olduğum tablo ilk bakışta siyasi neden-sonuç ilişkisi olarak değerlendirilebilir. Lakin bu fotoğrafı yansıtmaya çalışırken daha önceleri defaten yazılarımda zikretmiş olduğum üzere ülke bütününü ve istikbalini düşünerek dile getiriyorum.  

İkinci endişem ise eğer eğitim sistemimizi revize edip düzeltmez isek bu sefer mat olan hükümet değil Türkiye olur.

İşte asıl söylemeye çalıştığım fotoğraf; Osmanlının sonunu getiren müfredat bozukluğu ve sistem boşlukları hem siyasi hem de içtimai açıdan sonumuzu getirecek.

Daha önceki bir yazımda okutulan müfredatın yetiştirdiği gençlerin Osmanlı’nın sonunu getirdiğinden bahsetmiştim; Abdülhamid Han çok büyük ıslahat ve yeniliklere imza attı. Sanayiden eğitime, ticaretten ulaşıma varıncaya kadar yüzlerce proje hayata geçirildi.

Eğitim için de bir dizi yenilikler yapılmaya çalışıldı. Günümüz sisteminden çok farkı olmayan Rüştiye, idadi ve Darülfünun sistemleri ile birlikte yeni ve lüks okul binaları inşa edildi.

Almanya’dan getirtilen bir eğitim Profesörü bu okullardaki görev süresinin sonunda sunduğu raporda acı bir gerçeği ortaya çıkardı: "Bu okullarda mevcut müfredatla yetişen öğrenciler, gün gelir devleti yıkar"

Eğer acilen eğitim sistemimiz düzelmez ise korkarım Türkiye’nin sonunu getirecek. Son 15 yılda 16 tane eğitim sistemi ve sınav sistemi denemişiz. Böyle bir şey olabilir mi? Böyle bir eğitim sisteminden verimlilik beklenebilir mi?

Yine son 15 yılda 6 Milli Eğitim Bakanı görev yapmış. İstikrarın olmadığı yerde biz nasıl olup da dünya ile mücadele edeceğiz…

Ülkemiz şu anda güzel hamleler ve yatırımlar yapıyor. Dev projeler hayata geçiyor. Ama kaliteli insan yetiştiremediğimiz, dünya ile mücadele edecek beyinler yetiştiremediğimiz sürece geleceğimizi garanti altına almış sayılmayız.

Eğer hükümet “Şah-TEOG” olmak istemiyorsa bir an önce sürekli ve kalıcı bir okula yerleştirme sistemini bulmak zorunda. Eğer Türkiye olarak “şah-mat” olmak istemiyorsak eğitim sistemimizi bir an önce revize ederek dünyadaki eğitim sistemleri ile yarışır hale getirmek zorundayız.   

SOSYAL MEDYA TAKİBİ İÇİN