BIST 9.150
DOLAR 32,37
EURO 34,97
ALTIN 2.325,31

Roma’nın yeni imparatoru Joe Biden başarılı olur mu?

Dört yıl önce, Joe Biden başkan yardımcılığından ayrılmaya hazırlanırken, Dünya Ekonomik Forumu'na ABD'nin "liberal uluslararası düzene" liderlik etmeye devam edeceğini ve "vazgeçilmez ulus olarak tarihi sorumluluklarını yerine getireceğini" söyledi.  
 
Sonraki yıllar Biden’ın beklediği gibi geçmedi. 
 
Başkan Donald Trump, ABD için dünya da denge düzenleyici rolünü reddetti ve bunun yerine “önce Amerika” milliyetçiliğini serbest bıraktı.  
 
2020'deki başkanlık kampanyası sırasında, Biden artık liberal uluslararası düzen veya Amerika'nın vazgeçilmezliği hakkında fazla bir şey söylemedi. 
 
Ülkenin iç yaralarını iyileştirmeyi ve başkalarını etkilemeyi "yalnızca gücümüzün örneğiyle değil, örneğimizin gücüyle" diye vurguladı.
 
Ancak başkanlığının başarılı olması için Biden'ın çok daha cesur olması gerekecek.  
 
Biden, kendisini ya yapıcı bir rotaya sokacak ya da selefleriyle aynı konularda onu tuzağa düşürecek kararlardan uzak kalması gerekecek.  
 
Biden, Birleşik Devletler’in “sonsuza dek süren savaşlarını” sona erdirme ve Orta Doğu’da diplomasiyi geliştirme sözü verdi.
 
Fakat, sistemik olarak bozulmuş ve hiçbir ton ayarlaması veya politika nüansının düzeltemeyeceği uzun süredir devam eden büyük bir ABD stratejisini miras alıyor.  
 
Başkan Joe Biden, Amerika Birleşik Devletleri’nin kararlı ve güvenilir bir güç olarak itibarını geri kazanma sözü verdi. 
 
Ancak bazı analistler ve akademisyenler, son yıllarda meydana gelen hasarın uzun süreli olabileceğinden endişe ediyor. 
 
Biden gergin ilişkileri güçlendirmek ve dünyanın güvenini yeniden kazanmak konusunda zor bir görevle karşı karşıya.
 
Washington elitlerine göre Biden, Trump’ın ardından ABD'nin itibarını geri kazanabilecek bir kararlılık ve itibar inşa etmek için dar bir pencereye sahip.  
 
Önemli uluslararası konulardaki politika hedeflerini açıkça iletmesi ve ardından bunları sürekli olarak ilerletmek için çalışması gerekecektir.  
 
Biden, tehlikeli bir zamanda başkanlığı devraldı. Sadece ölümcül bir salgınla değil, Çin, Rusya, İran ve Kuzey Kore ile devam eden gerginliklerle karşı karşıya. 
 
Bu konularda net ve güvenilir bir ABD duruşu, tutarlılık ve özgüllük gerektirecektir. 
 
Biden, bu politika alanlarının bazılarında pozisyonları belirledi, ancak diğer hedefleri belirsiz veya bunları gerçekleştirme stratejileri kötü tanımlanmış.  
 
Örneğin, Biden yönetimi Kuzey Kore’nin gelişmiş nükleer yeteneklerini nasıl ele alacağını veya bu kabiliyetlerin bölgedeki müttefiklerle diplomatik çabalar için ne anlama geleceğini netleştirmedi.  
 
Devam.
 
Art arda gelen başkanlar - Trump dahil - otuz yıl boyunca, dünya çapında silahlı hakimiyet arayışında ki ABD, ileri konuşlandırmaları ve savunma taahhütlerini sürekli olarak genişletti.  
Birleşik Devletler, küresel hakimiyet arayışıyla bir dünya düşman sahibi oldu. 
 
Bu hakimiyetin maliyetlerini ve tehlikelerini daha da artırdı. 
 
Washington elitlerine göre; ABD dış politikası en temel amacında başarısız oldu ve Amerikan halkını yaşadıkları yerde daha az güvenli hale getirdi.
 
Biden yönetimi, Amerikan üstünlüğünü, bir yıkıma başkanlık etmek yerine daha güvenli bir dünya için göreve geldiklerini belirttiler. 
 
Biden ilk günlerinde acil öncelikleri ele alırken ülke içi demokrasiyi onarmak, kitlesel katliam yapan bir salgını sona erdirmek, ABD diplomasisini kurtarmak gibi hedeflerin çeliştiğini görecektir. 
 
Sonuçta liderler, belirli politika önerilerinden yoksun oldukları durumlarda büyük tehditler ve vaatler verme eğiliminde olabilirler. 
 
Ancak aşırı söz verdiklerinde ve retoriklerini yeterince desteklemediklerinde başları belaya girer. 
 
Bazı söylemleri liderleri köşeye sıkıştırabilir, bu da istemeyecekleri veya veremeyecekleri sert politika tepkileri gerektirebilir.
 
Kararlılık, güvenilirlik ve itibar, açık politika pozisyonları belirleyerek ve ardından bunları doğrudan ve tutarlı eylemlerle takip ederek oluşturulur.  
 
Sonuçta, yeni yönetim hızlı haraket ederse Amerika’nın itibarına verilen zarar telafi edilebilir ve Biden'ın vaatlerini yerine getirmek için yapacakları sadece başkan olarak itibarını değil, ABD'nin itibarının da kaderini belirleyecek.