BIST 9.525
DOLAR 32,52
EURO 34,75
ALTIN 2.490,96

Poşet Meselesi

Daha önce bolca ve ücretsiz ulaşma konforu elden gidince...

Alışveriş fileleri ve çantaları, 35 yaşın altındakiler için anlam ifade etmeyen nostaljik Yeşilçam detaylarından biridir. Kesekağıdını da aynı şekilde sadece 35 yaşın üstündekiler hatırlıyor.  Şimdilerde hayatın vazgeçilemez unsurlarından sandığımız poşetler yaygınlaşmadan önce alışverişte kullandığımız bu gereçler, seksenlerin sonunda sessiz sedasız kayboldu.

Tek kulanım olarak tasarlanan poşetler düşük yoğunluklu polietilenden (LDPE) üretiliyor. Ucuz, hafif ve dayanıklı olduklarından dolayı kısa sürede sadece ülkemizde değil tüm dünyada alışverişlerin vazgeçilmezi oldu.

Ancak, dayanıklı olmaları kullanımda kolaylık sağlarken, kendi kendine doğada yok olmaları için ciddi bir sorun oluşturuyor.  Zaten insanlığın modern hayat tarzı doğayı çok hızlı ve acımasız bir şekilde tahrip ediyor ve dünya üzerinde silinmesi imkânsız bir ayak izi bırakıyor. Buna ilaveten her yıl 500 milyar ile 1 trilyon arasında poşet kullanıldıktan sonra doğaya atılıyor.  Türkiye için hesaplanan rakam ise yılda 30-35 milyar civarında. Ortalama 12 dakikalık kullanım ömrü olan bir alışveriş poşetinin doğada yok olması ise 1000 yıl alabiliyor.  Maalesef gelişigüzel doğaya atılan poşetlerin önemli bir kısmı akarsular ile denizlere de taşınıyor ve akıntılar ile neredeyse tüm ekosistemlere yayılıyor. Bütün canlıları ve doğayı tehdit ediyor şu kullandığımız basit poşetler. Poşetin sebep olduğu çevresel yıkım için bir rakam daha vereyim ki sorun net anlaşılsın: sadece poşetlerin sebep olduğu deniz aslanı, deniz kaplumbağası ve balina ölüm vakası yılda 100.000’in üzerindedir. Sözün özü şu ki, poşet kullanımı çok önemli bir çevresel sorun.

Hızlı bir şekilde kirlilik oluşturan poşetler ile ilgili araştırma ve bilgilenme, önlem almayı da gündeme getirdi ve tüm dünyada çeşitli adımlar atıldı/atılmaktadır. Doğada hızla yok olan biyobozunur materyalden üretim, geri dönüşüm ve kullanımın sınırlandırılması gibi tedbirler hâlihazırda uygulanan önlemlerden bir kaçı. Geri dönüşüm pahalı ve uygulaması zor olduğu için genellikle en az etkili yöntem olarak biliniyor. Buna karşın kullanıma sınırlama getirmek daha kolay. Bu yüzden de dünyada yaygın bir mücadele şeklidir sınırlandırma. 1 Ocak 2019 tarihi itibari ile 54 ülke, plastik poşet kullanımını yasaklarken 32 ülke de belli bir ücret karşılığında satarak tüketimi azaltılmaya çalışıyor.

Türkiye bu 32 ülkeden biri ve Çevre Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun kapsamında 1 Ocak 2019'dan itibaren plastik poşetler kullanıcıya veya tüketiciye ücreti karşılığı verilmektedir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 25 kuruştan az olmayacak bir bedel belirledi poşetler için. Daha önce bolca ve ücretsiz ulaşma konforu elden gidince genel bir huzursuzluğa sebep oldu uygulama. Elimizde somut bir rakam olmasa da şahsi gözlemlerim bu konuda toplumda ciddi bir rahatsızlık olduğu yönünde. Sosyal medyada epeyce gündem olmakla kalmadı, merkep ile markete gelme gibi çeşitli sıra dışı eylemlere de kaynaklık etti yeni uygulama.  Bu huzursuzluğun ve tepkilerin de bir kaç sebebi var bana göre.

Yukarıda kısaca açıkladığım çevresel sorunla ilgili toplumsal bir farkındalığın henüz yeterince oluşmamış olması, bu tepkilerin ilk sebebi. Vatandaş kullandığı poşetin aslında ne kadar sorunlu olduğunu bilmiyor. Bu uygulama planlandığında, kamu spotları kullanılarak medyada bilgilendirme yapılabilir, okullarda teknik bilgi sunulabilir, bu sayede bir kamuoyu oluşturulabilir ve toplum zihinsel olarak uygulamaya hazır hale getirilebilirdi. Tüm bu önlemler olmayınca da eski köye yeni adet olarak algılandı ve huzursuzluğa neden oldu.

Ekonomik olarak zor zamanlarda çevresel kaygılar önemsenmez. Ekonomik krizin vatandaşa değmeye başladığı bir vasatta poşetin çevresel yıkım etkisini azaltmak kimse için öncelik değil. Hele de poşet satış bedelinden 15 kuruşun hazineye devri, son zamanlarda artan trafik cezaları gibi ekonomik krize bağlanınca da huzursuzluğu arttırmaktan başka bir işe yaramadı. Bu uygulamanın toplumsal kabulü ancak ekonominin iyi olduğu bir dönemde olabilirdi. Zamanlama iyi değil.

Uygulamada istismar görüntüsü bir diğer sorun. Marketlerde sunulması gereken çok kullanımlık bez alışveriş çantalar bulundurulmuyor. 3 büyük market zincirine ait farklı şehirlerde çok fazla mağazayı kontrol ettim ve hiç biri bu çantaları bulundurmuyor. Vatandaş her halükarda poşet almaya zorlanıyor ve bundan ciddi maddi gelir elde ediliyor. Bu durum da çevresel kaygı gerçeğinin haklı olarak sorgulanmasına sebep oluyor. Bu tür istismarları engellemek adına belli ölçekteki marketlerin tekrar kullanılabilen alışveriş çantalarını bulundurmaları  zorunlu hale getirilmeli. Mevcut uygulama biraz Deli Dumrul misali olduğu için huzursuzluk doğuruyor.

Bu uygulamanın başarılı bir şekilde hayata geçirilebilmesi için herkesin ödevleri var. Uygulamaya dönük yukarıda saydığım konularda hassasiyet göstermek ve bu işten ciddi kazanç sağlayan market zincirlerinin bu durumu istismar etmesini engellemek, kanun koyucu ve uygulayıcıların ödevidir. Bunlar yapılmazsa siyasi bedeli herkesin hesap ettiğinden çok daha ağır olabilir.

Uygulamada karşılaşılan sorunlara dair itiraz hakkı baki olmak üzere içinde yaşadığımız dünyaya, çevremizdeki canlılara ve gelecek nesillere karşı sorumluluk adına “çevreye verdiğimiz zarardan dolayı özür dileriz” nezaketi ile atık azaltma çabalarına ahlaki destek ise biz vatandaşların ödevi.  İnsanlığın doğada sebep olduğu yıkımın farkında olması, bunu asgariye indirmeye çalışması, bu uğurda alışverişe giderken koltuğun altına çok kullanımlık alışveriş çantaları alması oldukça değerli bir çaba. Bırakın bir sonraki nesil de kirlilik kaynağı olan poşetleri sadece nostaljik filmlerde görsün.