BIST 9.735
DOLAR 32,53
EURO 34,81
ALTIN 2.433,37

Özlenen günler

Sanki bize bu dünyada o Büyük Duruşma Gününün küçük bir kesitini minyatürünü yaşattı.

Sevgili dostlar, neredeyse bir buçuk yıla yakın bir süreden bu yana, her birimiz hem kendi sağlığımız, hem de başta aile bireylerimiz olmak üzere çevremizdekilerin, içinde bulunduğumuz toplum bireylerinin ve hatta bütün insanlığın sağlıkta kalabilmesi için çok sıkıntılara katlandık.

Bu arada hiç ummadığımız sonuçlarla karşılaştık, bir yaprak dökümü misali, sevdiklerimizin aramızdan ayrılışına şahit olduk. Ölüm Allah’ın emri dedik, kadere teslim olup, kederden emin olmak istedik.

Ama en zor olanı da bu salgın sebebiyle, son yolculuğuna çıkan dostlarımıza uzaktan mendil sallayıp onları kucaklayan sandukaların dört bir tarafından tutan yiğitlerden biri olamadık.

Bu salgın süresine kadar hayat bize çok şey öğretmişti, ama “hızlandırılmış eğitim” misali bu salgın süreci, aramızdan alıp götürdükleriyle “Büyük Duruşma Günü”nde olduğu gibi zorda kalınca insan oğlunun kendi canının derdine düştüğünü, iki elin bir baş için olduğunu, “düşenin dostu olmaz” misali virüse mübtela olana ana-babasının, hayat arkadaşının bile yaklaşıp dokunamadığı pratiğine bizi şahit kılmasıyla, bu süreç şimdiye kadar öğrendiklerimizin on mislini bize öğretti. Sanki bize bu dünyada o Büyük Duruşma Gününün küçük bir kesitini minyatürünü yaşattı.

Söyleyecek sözümüz yok; hüküm O’nun, ferman O’nun, gerisi hep angarya deyip, elden gelen tedbirlerle birlikte, kederden emin olma yolunda ilerlerken yavaş yavaş her karanlık gecenin mutlaka bir aydınlık sabaha ereceğine şahit olabilmenin umudunu hiç kaybetmedik.

Nitekim Sayın Cumhurbaşkanımız 1 Temmuz itibariyle sokağa çıkma kısıtlamalarının tümüyle kaldırılacağını, şehirlerarası seyahat kısıtlamalarıyla şehiriçi toplu taşıma araçlarındaki sınırlamaların sona ereceğini, kısacası artık NORMALE DÖNÜLECEĞİNİ açıkladılar.

İnşallah çektiğimiz sıkıntılardan ders çıkarır elde ettiğimiz sonucun kıymetini bilir, rehavete kapılmayız.

Bu arada dikkat çeken bir husus

Ben dahil, kamuoyunun yaygın kabullenişi; bütün dünyayı kasıp kavuran bu virüsün çok sinsi bir organizeye dayalı olarak bizzat birileri tarafından üretildiği ve dünyanın başına bir musibet şeklinde musallat kılındığı yönündedir.

Bu hususta her ne kadar kemmiyette büyük olup, keyfiyette mazlumun ahını alanlar birbirine çamur atıyorsa da, gelinen son noktada Beyaz Saray, virüsün bütün dünyaya nereden yayıldığına dair kapsamlı bir araştırma yapılmasını istemiş durumda.

Gel gör ki Pekin, buna engel olmanın peşinde. Pekin, koronavirüsün kendi labaratuvarlarından yayılmadığını ısrarla savunurken ABD ise, kapsamlı bir araştırmanın yapılmasında ısrar ediyor.

Hatta bu doğrultuda Beyaz Saray, Pekin’e karşı diplomatik baskı uygulamayı düşündüğünü dillendirmekte ve gerekli izin verilmediği takdirde Çin’in uluslararası toplumda TECRİT ile karşı karşıya kalacağına vurgu yapmaktadır.

Böylece yavaş yavaş da olsa, bir kere daha “ Şecaat arzederken merd-i kıpti sirkatin söyler” vecizesi tecelli etmiş oluyordu.

Normale dönüşün bizdeki garantisi: "Turcovac" 

Evet sevgili dostlar, toplumlardaki tekamül, gelişme ve onun zıddı olan bozulma, gerileme ve çöküş, “birleşik kaplar” misali birbirine bağlı dengeli ve etkileşim içinde her sahada kendini gösterir. Bunun en canlı örneği bizim, ülke olarak geldiğimiz noktadır.

Sonunda savunma sanayii’nde bütün dünyanın dikkatini çekecek şekilde üretmiş olduğumuz İHA ve SİHA’larla birlikte geçenlerde 55’incisini üretip Kara Kuvvetleri Komutanlığımıza teslim ettiğimiz el emeği alınteri ATAK Helikopterlerimiz nasıl herbirimizin gururunu kabartıp açık alınla güven içinde yürümemize katkı sunduysa, sağlık sahasında da bizzat Sayın Cumhurbaşkanımızın adını “ TURKOVAC” olarak koyduğu “Yerli Aşı”yı üretmiş olmamız da, aynı şekilde her birimizi onurlandırmış ve salgın karşısında savunmasız olmadığımızı, normale dönüşün gelişerek hayatın bütün safhalarına hakim olacağının garantisi mahiyetinde bütün dünyanın dikkatini çekmişti.

TURCOVAC yalnız bize güven sunmakla kalmamış, dünyanın bütün mazlumlarının da umut kaynağı olarak, şimdiden dünyanın neresinde olursa olsun bütün mağdur ve mazlumlara huzur sunmuştu.

Zira bu alemde herkes gayet iyi bilmektedir ki; bu milletin elinde olan deva, nemalanma vasıtası değil nerede olursa olsun fakir fukaranın, garip gurebanın, mazlum ve mağdurun şifa kaynağıdır.

Normale dönüşün meyveleri

Devletin salgın döneminde kısa çalışma ödeneği, KDV indirimi ile birlikte uyguladığı, diğer destek ve teşvikleri takdir ve teşekkürle dile getiren turizmciler, bu sezona daha ümitle bakıyor ve sektörlerinde 20 milyon turisti aşmayı hedefliyorlar.

Ayrıca turizmciler, kendilerine uygulanan katma değer vergi indirimi desteğinin 31 Temmuz’a kadar uzatılmasını, kötü günlerinde devletin daima yanlarında yer almasının tezahürü olarak belirleyip, kendilerinin tespit etmiş oldukları hedeflere doğru bihayli şartlandırmış bulunuyorlar.

Normalleşme, inşallah rehavete kapılmamıza yol açmaz, eğitimde, sağlıkta ve çalışma hayatında, turizmde kısacası toplumsal hayatın bütün bölüm ve safahatında hızla devam eder, biz de eski günlerimize kavuşuruz.

Her ne kadar “ davulun sesi uzaktan hoş gelir” denilmişse de, biz eğitimciler olarak bir an önce öğrencilerimize kavuşmak, onlarla yüz yüze hasbihal edip, onların çakmak-çakmak bakışlarından alacağımız heyecan ve azimle, ruh ve mana bütünlüğü içerisinde üretip gönül şerbetiyle nemalandıracağımız bilgi ve birikimimizi onlarla paylaşacağımız günleri dört gözle bekliyoruz.

İşte bizim hedefimizde bu… Kavuşmak ümidiyle... Kalın sağlıcakla sevgili dostlar.