BIST 9.693
DOLAR 32,58
EURO 34,80
ALTIN 2.510,75

Ölümsüz zamanlar aşkına!

Zamanı değerli ve ölümsüz kılan tek ölçü; içinde taşıdığı erdemli yaşanmışlıklardır. İçinde, erdem ve güzellik taşımayan zamanlar, “ölü vakitler mezarlığına” gömülen anlardır.

“Bu malum an, adedi malum bir senenin, ismi malum bir ayın, adı malum bir günün sayısı malum bir saatidir.

Mademki zaman geçiyor, yelkovanlar dönüyor. Elbette, saatin yelkovanları, gece yarısını gösteren işaretin üstünden geçecek ve saat 12’yi çalacaktır.”

(Zamanın Mimarisi hikayesi- Necip Fazıl)

Peki; bir yılı, bir ayı, bir günü, bir anı, diğerlerinden ayıran nedir?
Bu yılı, başka yıllardan farklı kılan ya da kılacak olan ne?
Bir vakti, başka vakitlere göre değerli ya da değersiz yapan ne olabilir ki?

Yediğin, içtiğin, tükettiğin dışında; yaşanmış olanla yaşanacak olanın farkı var mı?

Ve hatta sen, geçip gittikten sonra, dünyada yaşamış olmanla, yaşamamış olman arasında bir fark olacak mıdır?

***

Zamanı değerli ve ölümsüz kılan tek ölçü; içinde taşıdığı erdemli yaşanmışlıklardır.

İçinde, erdem ve güzellik taşımayan zamanlar, “ölü vakitler mezarlığına” gömülen anlardır.

Ölü bir zaman, ölü bir zamandır.

Hiçbir kıymeti yoktur ama omuzlara asılı sorumlulukları vardır.

Ölü vakitler mezarlığında, ne kadar zamanınız varsa, hayatın çöp tenekesine attığınız ömrünüz, o kadar boş geçmiştir.

***

Çoğu insan ölür, onunla zamanı da ölür.

Ama bazı insanlar ölse de zamanları yaşar.

Kendi öz zamanlarından, bir “anı daim” gibi canlı vakitler bırakılar geride.

Bir de ölümsüz vakitler vardır, onlar sonsuzluğa kadar yaşarlar.

Bir zamanı ölümsüz kılan, içinde yaşanılan anın erdemidir.

Onun için bizden sonra yaşayacak ölümsüz zamanlar bırakmalı geriye…

Zamanı diri kılmanın tek bir yolu vardır.

O da farkındalıktır..

Yani uyanık olmak.

Kadim kültürümüzde buna; “Vukuf-i Zamani denir.

O an, ne yaptığının tam olarak farkında olmak ve gelecekte ne yapman gerektiğinin zihninde net olması hali.

Geçen zamanın nasıl geçtiğinin idrakine ermektir bu.

Her anın bir hakkı vardır, dostlar.

Farkında olmak; o ana, o hakkı verebilmektir.

Uyuyan zamandan, uyanık zamanlara erişmektir.

İbnül vakt (vaktin oğlu) olmaktır.

***

Zamanın yorulmak bilmeyen tıkırtılı ilerleyişi, akreple yelkovanın telaşsız, sabırlı ve ahenkli yürüyüşüne eşlik eden hayat yolcuğunun işaret taşlarıdır, zaman noktaları: Yıllar, aylar, haftalar ve anlar…

Gelecek zamanlarınızın, geçmiş zamanlarınızdan daha erdemli geçmesi dileğiyle…

Ölümsüz zamanlar aşkına, pişmanlıklarınızın az, iyilik ve güzelliklerinizin çok olacağı bir yıl olmasını diliyorum.

Ve sözü muhteşem bir zaman şiiri ile Cahit Sıtkı Tarancı’ya bırakıyorum:

İçimi titreten bir sestir her gün.
Saat her çalışında tekrar eder:
'Ne yaptın tarlanı, nerede hasadın?
Elin boş mu gireceksin geceye?
Bir düşünsen yarıyı buldu ömrün.
Gençlik böyledir işte, gelir gider;
Ve kırılır sonra kolun kanadın;
Koşarsın pencereden pencereye.'

Ah o kadrini bilmediğim günler,
Koklamadan attığım gül demeti,
Suyunu sebil ettiğim o çeşme,
Eserken yelken açmadığım rüzgâr
Gel gör ki, sular batıya meyleder,
Ağaçta bülbülün sesi değişti,
Gölgeler yerleşiyor pencereme;
Çağınız başlıyor ey hâtıralar.