BIST 9.717
DOLAR 32,48
EURO 34,95
ALTIN 2.437,25

Müzik Üniversitesi yapılanması nasıl olmalı?, “aman dikkat!”

Müzik üniversitesi acele etmeden, özenerek kurulmalı

GÜNCEL/İTİRAFÇILAR YALAN SÖYLÜYOR:  “……Şu anda içeride olanlardan çok iyi tanıdıklarım var. İtirafçı namıyla ortaya çıkıyorlar. Fakat bunlar doğru konuşmuyor. Bakın bunu açık söylüyorum. İtirafçı diyerek ortaya çıkarken bunlar, gayet iyi aldatmacayı oynuyorlar. En tehlikeli olan da bu. Çünkü bunların bir kısmıyla benim zamanında başa baş görüşmelerim olmuştur, Başbakanlığım zamanında. Şimdi itirafçı olarak söyledikleriyle Başbakan olduğum zaman bana söylediklerine baktığım zaman tamamen aykırı ifadeler. Bu oyuna asla gelmemek gerekiyor.. "Önümüzdeki dönemde de HSYK'nın çoğulcu ve geniş tabana oturan yapısı mutlaka korunacaktır. Ülke olarak, adalet teşkilatı olarak çok büyük faydasını gördüğümüz bu çoğulcu yapıdan geriye dönüş mümkün değildir…." (Sn. Cumhurbaşkanı’nın, yargı mensuplarına yaptığı konuşmadan/18.01.2017)
TÜRKİYE/MİLLİ MÜZİK ÜNİVERSİTESİ YAPILANMASI….
GEREKÇE;
Bu ülkenin kültürünü ayırt etmeden, eksiklerini gidermeye çalışmak, konservatuarları ve müzik bölümlerini, alt yapısı hazır olmayan illerde kurdurmamak, özellikle konservatuarları “bölge konservatuarı”  olarak “milli müzik eğitimi programı ile” programlamak, müziği Batı-Türk diye ayırmadan kucaklamak-öğretmek, evrensel ve milli  müzik  kurallarını bilmek, tek sesliliği çok sesliliğin karşıtı gibi göstermemek, halkı iyi ve kaliteli müzik konusunda eğitmek, müzik eğitimi ana bilim dallarından ve konservatuarlardan yetişen öğrencilerimizin “iyi çalgı çalmalarını”  sağlamak, folklor derlemeciliğine önem vermek, Türk müziğinin ve çalgılarının gelişmesi- metotlarının yazılması için araştırma ve çalışmalara destek vermek,  yeni- özgün bestelere ve bestecilere imkan tanımak şarttır. 2017 yılına kadar, maalesef bu amaçlar doğru bir şekilde  gerçekleştirilememiştir.
İş bu gerekçe ile, İstanbul’da,  Türkiye/Milli Müzik Üniversitesi kurulması amaçlanmaktadır.
HEDEF;
Tür ayrımı yapmadan, Çoksesli  ya da Türk Müziği eğitimi gören gençlere;
a/Müzik tarihimizi, gelişmeleri, müzik eğitiminin önemini ve yararını,   
b/Yaratıcılığın, varolanları değerlendirmenin ne olduğunu,
c/ Okumanın, her eserin-bestenin yeni bir dünya olduğunu,
d/ Diploma değil meslek sahibi olmanın önemini,
e/ Bilgi-sabır ve hoşgörü ile kendi ayakları üzerinde nasıl durulacağını,
f/ İyi çalgı çalmanın ne kadar önemli olduğunu,
g/ Hayatı ve insanları sevmenin, saymanın, kabul etmenin insani bir vasıf olduğunu,
h/ “İdeal müzisyen- öğretmen..” ruhunu ve coşkusunu yitirmeden, her türlü imkansızlığa karşı üretim yapmayı,
ı/ Hayat boyu öğrenilenleri, kıskanmadan, öğrencileriyle paylaşmayı,
i/ Ülke geleneksel müziklerini, “varlığını kabul ediyorum ve farklılığına saygı duyuyorum” prensibinden hareketle, bilgileriyle geliştirmeyi, çok kültürlülük içinde kullanmayı,
j/ İyi ve kaliteli müzikte birleşmeyi,
k/ Arşiv ve diskotek oluşturmanın önemini,
l) Müzik teknolojisini kullanmayı, bilgisayarın önemini,
m) Osmanlıca ve bir yabancı dilin iyi derecede öğrenilmesinin önemini öğretmektir.
DURUM; 
Bilim; doğru bir şekilde araştırma-gelişme- ispat etme - üretme- yayılma için vardır. Bilim yuvası üniversitelerin amacı, alanlarında; araştırmacı, uzman, zeki insanları yetiştirmektir.1982 YÖK yasası ile, Konservatuarlar üniversitelere bağlanmıştır. Sanat alanında hedef; müziğin o olağanüstü gücünün araştırılması, metotların hazırlanması, çalgıların geliştirilmesi, Türk müziği sistemlerinin ve çalgılarının bilimsel temellere oturtularak orkestra sisteminde yerini alması, yeni besteler yaratılması, kitaplar yazılması, derleme ve araştırmalar yapılması ve her meslekte insan gücünün sosyal anlamda müzikle/tiyatroyla  buluşmasıdır.
Konservatuarlar; bir üniversitenin, en iyi tanıtım-reklam ve halkla tanıştığı bölümlerdir. Çünkü, ilköğretimden-doktoraya kadar kuruma gelen öğrenci; sürekli gündemde ve popüler olmakta, çevre tarafından ilgi ile karşılanmaktadır. Özellikle etkinlikler yolu ile; anneler-babalar-komşular- kısaca halk; üniversiteyi, konser dinlemeyi, alkışlamayı, heyecan duymayı, zevk almayı öğrenmektedirler. Siyasi nedenlerle Konservatuarların, Müzik Bölümlerin, GSF lerin, Sanat ve Tasarım Fakültelerinin,Müzik ve Sahne Sanatları Fakültelerinin çoğalması elbette doğru değildir. Önemli olan sanat eğitiminde; kaliteyi artırmak, kaliteli sanatçıyı yetiştirebilmek ve ilgi çekebilmektir.
         1975’te ilk Türk Musıkisi Devlet Konservatuarı’nın kurulması ile, her iki müzik alanı sanatçıları; paylaşıma, üretime, bilgi edinmeye, birbirlerine yardımcı olmaya  başlamışlardır. Bu, yıllar önce yapılması gereken, Önderimiz Atatürk’ün yol gösterdiği “kendi kültürünü dünya müziğinden faydalanarak geliştirmek” için önemli bir yoldu.
Özellikle teknolojinin hızla geliştiği dünyamızda; bilgi üretimini öne çıkarmak, toplumu bilgi toplumu haline getirmek gerekmektedir. Bunun da en önemli ayağı “eğitim” ve “sanat eğitimi”dir. Bilinmektedir ki; özellikle 7 zekadan birisi olan “müzik zekasının”, “müzik yeteneğinin” doğuştan itibaren geliştirilmesiyle oluşan   “müziksel gelişme”, diğer zekaları da geliştirmekte, bireyi yaratıcı yapabilmektedir.
Çünkü, olağanüstü gücüyle müzik; insana, anlam veriyor, eğitiyor, düşündürüyor, mesaj veriyor, harekete geçiriyor, duyarlı kılıyor, tepki sağlıyor, direnme gücü veriyor, arındırıyor, keyiflendiriyor, yönlendiriyor... Bu da, her okuyan/meslekte  kişinin; “müzik okur yazarı” olmasının prensip haline getirildiği “milli müzik eğitimi programı” ve “milli  halk eğitimi programı” ile mümkün olabilecektir.
 Sağlam/kaliteli  bir “milli  müzik eğitimi”  için;
a)Güçlü, donanımlı, bilgili, evrensel ve milli müziği özümsemiş, kaliteli, yeterli “müzik öğretmenleri”,
b) Motive edilmiş, seçilmiş “öğrenciler”,
c) Yeterli ve geliştirilmiş, standartlaştırılmış “çalgılar-metotlar”,
d) Hazırlanmış, ayağı yere basan, müzik ayrımı yapmayan, milli ve evrensel müziği yeterli şekilde içine almış “milli müzik eğitimi programı”,
e) Sürekli olan “uygulama toplulukları”,
f) Yeterli ve sağlıklı “çalışma odaları” gerekiyor.
Müzik üniversitesi kurulması gündemdeyken, hala, “konservatuarların statüsü” tam olarak ortaya konmamıştır; Kiminde  Yüksekokul, kiminde Fakülte, kiminde Akademik Birim altındadır!.. Master ve doktora/sanatta yeterlik programlarının açıldığı Enstitülerde dahi birlik yoktur; kiminde Sosyal Bilimlerde, kiminde Fen Bilimlerde, kiminde Güzel Sanatlarda!... Sanatta yeterlik/doktorada,  “sanatında iyi olan öğrenci”  yeterli ağırlık veremediği için ve “ÜDS nin barajı nedeniyle”  yükselememektedir...
“Sanatta yeterlik eğitimi” yapan, hala “unvan” kullanamamaktadır... Konservatuar Müdürü, “senatoya” katılmakta, ancak, statü gereği, kendisini ilgilendiren konuların karara bağlandığı “üniversite yönetim kuruluna” girememektedir...(Konservatuar Müdür Yardımcısı olduğum yıllarda -1996/1999- YÖK Kanunu değişimi için görüş istenmişti. Ben, raportör olarak görev almış, ciddi ve çözülmesi gerekli maddeleri yazmıştık. Ancak, nedense çözüme ulaşılamadı.YÖK,hala tartışılıyor…)
“Türk toplumu” müzikte, “Türk kalarak” çağdaşlaşmalıdır. Sadece bir “yabancı modeli” örnek almak, onun yarattığı “kurumları/değerleri aktarmak”, “ona öykünmek/benzetmeğe çalışmak” doğru değildir.
Amaç; milli ve evrensel değerleri, çağdaş bir anlayışla;  “günlük yaşama katmağa/kazandırmağa” yönelik bir ortam oluşturmak, kendi toplumsal yapımızı “yaratıcı kılmak”, gençlerin “yaratıcı potansiyelini” en verimli biçimde değerlendirmek ve “milli  ihtiyaçları çağdaş ölçülerde” karşılarken, “uluslararası geçerlikte değerler” yaratabilmektir.
Sn. Cumhurbaşkanı’mızın talimatı ve YÖK Başkanı Sn. M. Y. Saraç’ın çalışmalara başlayacağız demesiyle gündeme gelen “Türkiye/Milli Müzik Üniversitesi”, çok büyük bir özenle kurulmalıdır. “Kuralım da aksaklıkları sonra düzeltiriz” kolaylığına asla girilmemeli, eski hastalıkların/zıtlıkların, yeni kuruma sirayet etmemesi için, gereken hassasiyet gösterilmelidir.
Çünkü, Mûsikî Mu'allim Mektebi, Mustafa Kemal Atatürk'ün emriyle, 1924 yılında, orta dereceli okullara müzik öğretmeni yetiştirmek üzere, daha sonra Milli Eğitim Bakanlığı adını almış olan Maarif Vekâleti’ne bağlı olarak kurulmuş, 1982 YÖK yasası ile Hacettepe Ün. Devlet Konservatuarı adını almıştır. Yani 93 yıldır Batı müziği eğitimi yapmaktadır. Türk Müziği Devlet Konservatuarlarında da 42 yıldır Türk müziği ve batı müziği (karma)eğitimi  yapılmaktadır.Kısaca; deneme yapılmıştır.
Türkiye/Milli Müzik Üniversitesi; “çağdaşlaşmada “tek tipin” değil, “çoklu modernliklerin-kültürlerin” (multiple modernities) geçerli olduğunu; içinde bulunulan kurumun kuruluş amaç ve görevlerinin bilincinde olmayı ve bu doğrultuda  çalışmayı,  bunun da zorunlu olarak çoğulculuğu, hoşgörüyü, karşılıklı saygıyı gerektirdiğini” dünyaya  göstermelidir.
TÜRKİYE/MİLLİ MÜZİK ÜNİVERSİTESİ YAPILANMA ÖNERİSİ; 
41 yıllık birikimim sonucunda geliştirmiş olduğum, şu ana kadar, bütün olarak hiçbir müzik kurumunda uygulanmayan, belki, Türkiye/Milli Müzik Üniversitesi’ne kısmet olacak yapılanmayı, yetkililer isterse/arzu ederse-  görüşlere ve  tartışmaya sunmak isterim. 
Konumuzla ilgili  İLK ve SON SÖZ’üm: “Türkiye/Milli Müzik Üniversitesi” yapılanması; acele etmeden, özenle, sağduyulu bir anlayışla, müzik kurumlarının aksamalarından ders alınarak, çalışanların özlük haklarını iyileştirerek/sorunlarını gidererek, 2547’de müziğe/sanata pozitif ayrımcılık yaparak ve  Müdür/Dekan v.b. idari görevleri sırasında; objektif olmuş, ETİK, BAZI sanatçıları ötekileştirmemiş, kurumlarını ileriye götürmüş, yönetmeliklerle haşır neşir olmuş, saygı duyulan ve müzikte taraf olmamış kişilerin görevlendirilmesi  ile” başarıya ulaşacaktır.
Gelecek yazı: Yeni müfredatta;öğretmen mi, müfredat mı önemli olmalı?!.   
İKSV’den Kültür Sanat Kartı…
“İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV), 45. yaşını kutladığı 2017 yılında, öncü sponsoru Eczacıbaşı Topluluğu’nun desteğiyle, çok önemli bir proje başlatıyor. İKSV, öğrenimini Türkiye’de sürdüren 18-25 yaş arası 1000 üniversite öğrencisine, İKSV’nin düzenlediği tüm etkinliklerde kullanabilecekleri 250 TL değerinde İKSV Kültür Sanat Kart hediye edecek. İKSV’nin gençlerin kültür-sanat etkinliklerine erişimini artırmak amacıyla başlattığı İKSV Kültür Sanat Kart projesi, 2017’de 75. yılını kutlayan Eczacıbaşı Topluluğu’nun desteğiyle gerçekleştiriliyor. Önümüzdeki yıllarda da sürdürülecek İKSV Kültür Sanat Kart projesiyle binlerce öğrenciye ulaşılması hedefleniyor.Türkiye’de öğrenim hayatını sürdüren 18-25 yaş arasındaki tüm üniversite öğrencileri, İKSV Kültür Sanat Kart için başvuruda bulunabilecekler. Başvurular, 23 Ocak-11 Şubat 2017 tarihleri arasında, biruniversiteliaraniyor.com adresi üzerinden yapılacak.”     45 kocaman yıl, kimlergeldi kimler geçti…Sanatta kolay değil, kaliteyi devam ettirmek…Bizlerde, 1993 yılında başladığımız  İstanbul Türk Müziği Günleri’ni  24.yıla ulaştırdık, ama gelin bana sorun… Bir ay süren etkinlikler (Mayıs ayı boyunca), bir uluslar arası sempozyum hazırlamak, üstelik sponsor olmadan, tamamen kendi gücümüz ve müzik/sanatsever dostlarımızın katkılarıyla…Onun için İKSV’yı; anlıyor ve kutluyoruz ve özellikle gençleri düşündüğü için, teşekkürler….