BIST 9.792
DOLAR 32,51
EURO 34,94
ALTIN 2.434,94

"Muhteşem Cuma" mı? "Black Friday" mi? Athena Gökhan cevaplıyor...

‘Kötülükleri uzaklaştırmak, çıkar elde etmekten iyidir...’

Eskilerin deyimiyle “mukallitlik” yeni tabirle “taklitçilik” son 300 yıldır onulmaz bir yaramız.

Batı’da kullanılan ne varsa, teknik veya kültürel fark etmez, aynısını alıp uyarlama gayreti ve dayatması genel olarak toplum tarafından kabul görmemiştir. Ama buna rağmen biz hâlâ Batı’da olup bitenleri hiçbir kriter ve değerlendirmeye tabi tutmadan aynen alıp kullanma hastalığına devam ediyoruz.

Bunun son örneğini Batı’da kullanılan ismiyle “Black Friday” uygulamasında müşahede ediyoruz.

Aslında tüketicinin lehine olması açısından ilk bakışta olumlu bir uygulama olarak görülebilir lakin maksadının tüketici olmadığını çok rahat görebiliriz.

“Yüzde 70-80’lere varan indirimlerle bir emtia satın almayı kim istemez ki…” düşüncesinin toplum tarafından kabul ediliyor olması maksadın ilk aşaması. Batı’da yıllardır uygulanan bu tarz tüketiciyi alışveriş mecralarına çekme stratejisi zaten herhangi bir sıkıntıya yol açmaz.

Ancak bu alışveriş uygulaması ülkemizde uygulandığı ilk yılda tam bir krize dönüştü-dönüşmeli de!

Uygulamanın ismi üzerinden olay neredeyse bir din savaşına döndü. Neredeyse diyorum zira bu stratejinin maksadı değerlerimize ve inançlarımıza bir saldırı niteliğinde.

Peki neden neredeyse dedik?

İflah olmaz “mukallitliğimiz”, “taklitçiliğimiz” nedeniyle…

“Black Friday” veya “Kara Cuma” ismi Batı’da sorun olmayabilir ama bu tabir halkı Müslüman olan bir ülkede kullanılırsa tabii ki sorun çıkar-çıkmalı da.

Siz kutsal olarak addedilen güne “Kara” derseniz eğer o günün sahiplerinin bunu kabul etmesini, hoşgörüyle karşılamasını beklemek en amiyane tabirle “aptallıktan” başka bir şey değildir.

Ya da sadece kapital merkezli dürtülerle bu taklitçiliğin sonuçlarını umursamadan ve toplumu kale almadan uygulamayı hayata geçirmeye çalışmanın adı da; toplumu “aptal” olarak görmektir.

Oysa yapılması gereken çok basit: “Batı Mukallitliği”ni veya “Batı Taklitçiliği”ni bırakmak...

Batıdaki bir şeyi birebir, hiçbir dini ve kültürel değerlendirmeye tabi tutmadan devşirmek yerine toplumun hassasiyetlerini göz önüne alarak uyarlama, yeni bir şey üretme yoluna gitmeliyiz.

Bu uygulamanın ticari ve kapital olarak hem tüketiciye hem de firmalara yararı olduğu hesaplanıyorsa kendimize ait fikirler üretemiyor, ısrarla taklit yolunu seçiyorsak en azından “kavram” olarak iğreti durmayacak şekilde yapabiliriz.

Mesela “Black Friday” yerine “Huzurlu Cuma”, “Mübarek Cuma”, “Büyük Cuma”, “Muhteşem Cuma” gibi kelimelerle bu güzel ve faydalı gün topluma lanse edilseydi bir nebze kurtarır tarafı olurdu.

Yani bu uygulama değerler açısından fırsata döndürülebilirdi. Hem mübarek Cuma gününün kutsallığı ve ehemmiyeti unutturulmaz, algılara yerleştirilir hem de uygulamanın dünyevi kazancı da elde edilmiş olurdu.

Mecelle Kanununda (Osmanlı zamanında ilmi bir heyet tarafından İslam Hukukuna bağlı kalınarak hazırlanan kanun) şöyle bir ifade vardır; “Def-i Mefasid, Celb-i Menafiden Evladır”

Yani: “Fesat çıkaran bir şeyi veya işi, toplum için fesatçı kişiyi veya zihniyeti engellemek; hayırlı veya yararlı olanı getirmekten daha önemli ve öncelikli bir gerekliliktir.” Ya da daha net bir ifade ile: ‘Kötülükleri uzaklaştırmak, çıkar elde etmekten iyidir...’ 

Aslında sorun biraz da toplumu tanımamaktan kaynaklanıyor. Toplumun değerlerine yabancı, kültürüne yabancı olunca böyle istenmeyen durumlar ortaya çıkıyor.

“Lütfen biraz hassasiyet…” diye serzenişte bulunmak geliyor içimden lakin para kazanmak için ya da az para ile çok şey alabilmek adına toplum ve inanç değerlerimizi birilerinin oyuncağı haline getirmek kişilik ve şahsiyetin oturmadığına işarettir.

İflah olmaz Batı taklitçiliği hastalığını maalesef sadece “Black Friday” olayında yaşamıyoruz. Günlük yaşamımıza bakın, o kadar çok Batı taklitçiliği ürünüyle ve sözcükleri ile karşılaşacaksınız ki…

Bu minvalden hareketle sanat dünyasının sevilen isimlerinden Gökhan Özoğuz’u (Athena) hassaten tebrik ediyor ve alkışlıyorum. Sevenlerine yönelik yapmış olduğu bir paylaşımda; “Böyle thanks giving (şükran günü), baby shower (bebek hediye partisi) kutlayıp black friday yapan arkadaşlar. Bayram, gelenek, özel gün başka şey. Bunlar ufak ufak kültür erozyonu” diyerek şahsiyetli bir ikazda bulunmuş oldu.

Bir an önce bu hastalıktan kurtularak; şahsiyet sahibi olmanın zamanı geldi de geçiyor bile. Yoksa daha çok “Black Friday” olayları yaşarız…