Medeniyet dediğin

Batı: Avrupa ve Kuzey Amerika merkezli kültür, gelenek, siyaset, inanç ve dil bakımından Avrupa ile ilişkili bölgelerde; Avustralya, Yeni Zelanda, Güney Afrika Cumhuriyeti, Rusya gibi ülkeleri de kapsayan geniş bir alanda hayat sürmüş ve süren bir medeniyettir. Sanıldığı gibi medeniyetin kendisi değil, dünyada var olan on medeniyetten bir tanesidir. Bu geniş coğrafyada farkı diller, kültürler, gelenekler barındıran "batı" kavramının asıl birleştirici unsuru Hristiyanlıktır.
 

Peki bize uygarlık dersi veren batı medeniyeti ne kadar medenidir? Örneğin dillere destan Haçlı orduları kurulduğu yıllarda, Avrupa'da öylesine bir kıtlık vardı ki, toplumda aydın ve elit olmayan fakir halktan açlıktan ölenler için toplu mezarlar kazılmış, hatta bazı bilgilere göre aç insanlar bu mezarları kazıp ölülerini yemeye başlamıştı. Kıtlık, despotluk ve kilisenin maddi manevi baskısından yılmış insanlar, en ufak hatalarında engizisyon mahkemelerinde diri diri yakılıyorlardı. Papa bu asileşmiş hırçınlaşmış fakirleri, katilleri, mecnunları, suçluları, hayalperestleri hatta çocukları toplayıp, İsa'nın gladyatörlerisiniz gazıyla dünyanın en vahşi, en düzensiz ve vasıfsız ordusunu kurmuş; çekirge sürüsü misali girdikleri yerlerin, müslüman hristiyan ayırt etmeden yağmalanıp, kadınlara tecavüz edilip, oluk oluk masum insan kanı akıtılmasına vesile olmuştur. Avrupa'nın askeri düzen ve savaş ahlakındaki medeniyet seviyesi...
 

İslam medeniyeti 1400 yıl önce indirilen dinle, gusülden istincadan abdestten yükümlü oldu. Avrupalılar ise 17. yüzyıla kadar lazımlıkları sokağa boşaltıyorlardı. Hatta 19. yüzyıla kadar Osmanlı'ya gelen İngiliz Büyükelçiler lazımlıkları pencereden dökme adetleri yüzünden, şehirden uzak konaklara gönderilirlerdi. Evliliklerini de Haziran ayında yaparlardı çünkü Mayıs ayında yıllık banyolarını yaptıklarından, Haziranda daha az kokuyorlardı. Ayda bir seferden fazla banyo yapanların cezalandırılmasından başlayıp, tüm ailenin aynı fıçı içinde yıkanmalarına vs değinirsem bu konu bitmez. Bu da birilerinin hayranı olduğu batının temizlik medeniyetine örnek olsun.
 

Bir başka medeniyet timsali(!) ise dünyanın yuvarlak olduğunu savunan bilim insanlarının Avrupa'da yargılandıkları zamanlardan yüzyıllar önce, Bursa Ulu Camii minberine işlenen güneş ve galaksi sistemleri şemasında, gezegenlerin yörüngelerinin isabetli büyüklük oranları yanı sıra çok enteresan bir detay da mevcuttur. Minberin ayrı bir tarafına nakşedilmiş Plütön gezegeni, 2006 yılında bazı farklar nedeniyle Uluslararası Astronomi Birliği tarafından "gezegen" kategorisinden çıkartılmış, yeni bir tabirle ona "cüce gezegen" denmiştir. Hortlayacak diye çekinilen irtica, böyle bir irtica olsa bari...
 

Şimdilerde, bu acınası medeniyetin içimizde dönüştürülmüş mensupları oturmuş İslam medeniyetini gericilikle itham ediyor, kurban kesmenin vahşet olduğunu iddia ediyorlar. Kurban medeniyettir. Komşusu aç yatarken, tok yatmamaktır. Paylaşmak, gönül almaktır; infaktır. Fakir çocukların mutfağından senede bir gün tüten ızgara kokusudur. 

Merhum Aliya İzzet Begoviç'in dediği gibi, "Batı hiçbir zaman medeni olmamıştır." Onların en iyi yaptığı iş, aklanma propagandaları ile bu medeniyetin parçası olmamış toplumların içindeki isyankar zihinlerde, medeniyetin ve hürriyetin sembolü olmaktır. Reklamlardaki başarıları öyle üst düzeydir ki,bir yeri işgal ederken ordaki halkın bir kısmı tarafından hala alkışlanıyorlar. 
 

Yeni Türkiye'de, kendi medeniyetini kültürünü seven insanların yetişiyor olması umut verici. Biz, bize ait olanların eksiklerini giderip yol almalıyız. Batı'dan ithal edilmiş özel günlerde birbirimizi şımartmak yerine, kendi bayramlarımızda bize ait gelenekleri yeşertip; yetimleri, fakirleri, kimsesizleri sevindirmeliyiz. Hristiyanlık çatısı altında oluşmuş batı medeniyetine özenmeyi bırakıp, yüzlerce yıl dünyanın süper gücü olan Osmanlı'nın hatırasına uygun şekilde İslam medeniyetinin bir mensubu olmakla şeref duymalıyız.

Bu vesileyle İslam medeniyetinin ve ensar kalpli aziz milletimin bayramı kutlu olsun...